Hayatı bir kepenek gibi atsam omuzlarıma
Varabilmem muamma şairlerin yurduna
Yüzünün sevinçle boyanmış o resmine aldanma
Sinsi bir yılan gibi mutluluk, sokuluverir koynuna
O şuh bakışlarınla karşılasan da ruhumu
Düşündüm bütün gece,kan,kemik,iskelet
Ve biraz da şehvetten ibaret değil ki ruhum
Hüznümü tenime bir mühür misali vurdum
Tatlı bir armağan olarak kabullendiğim lanet
Beni muhariplerin katına yükseltir biliyorum
Serin bir rüzgâr gibi konuverdin tenime
Hatırlayınca seni berrak bir yıldız olup
Düşer gözbebeklerimin kuyusuna gece
Ellerin ellerimde… Ah o bulunmaz anlar
Yağmurların bile gıpta ettiği dudakların
İşte cehennem,işte o muazzam ruzumahşer
Açtım çünkü ruhumun saklı penceresini
Başın döner,tutup çeker bu uçurum seni
Gözlerimin anlamına sığınmazsan eğer
Bir karabasan gibi çöker uykuna akşam
Çığlık çığlığa koşuyorum, istikâmet muamma
Gizemli bir haberin heyecanı dudaklarda
Sessizliğin hükmü var ruhlarımız arasında
Sözlerim boşluğa takılan yazgısız âmâ
Çığlık çığlığa koşuyorum, istikâmet araf
Sonsuz bir sessizlik ruhumun tunçtan kapısında
Bir alacaklı misâli inatla bekler durur
Aklımın tam ortasında amansız bir ur
Bağdaş kurar gülüşlerimin sofrasına
Doğurgan bir mavilik bağışlar kelimelerim
1
Sessiz,akışkan ve pek iltifat edilmeyen bir mazeret bulup
Sokuluyorum kentin o dargın ve inatçı damarlarına
Şehrin barışçıl tınısına kulak dahi kabartmadan
Bir ölüm mangası kararlılığında istikamet buluyor adımlarım
Kelimelerden bile ötelendim, artık ne çare
Yürüsem kadınların o kokulu rüyasına
Kalbimi ediverdim hüznüm için pare pare
Değmez oldu gecenin katreleri artık sana
Ellerini çağırsan da gülleri koparmaya
Unutulur her şey… Yıldızlar ve zaman
Kayıp gider gecenin sonsuz yuvasına
İlk öpüş- ilk sevgiliden hatıra kalan-
Savrulur geçmişin o derin kuyusuna
Unutulur her şey… Ölüm ve acı
Yıldızlar gecenin koynunda uyurken
O gümüş rüyalarını gözlerine dökerdi
Yağmurlar okşarken saçlarını
Ellerine anbean dökülürken bulutlar
Yalnız seni hatırlarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!