Şair Paul Valery’e
Bir çağrı baştan sona kaplayıverdi kalbi
Dehlizler kalbinin yanında bir güneş gibi kalır
Şeytanlara ceza diye sunulurdu yüzün
Ölüm kuşları, saçlarına bir yuva gibi dağılır
Üzerine doğmaktan mahcup olurdu gün
Rahmet taşıyan o güzel bulutlar bile
Dudaklarını sevgilisinin teninde unutup
Düşüvermişti yola geceyi keşfetmek için
Denizi gölge gibi anbean yanında tutup
O şairâne ilhamlara esir olmak isterdin
Bir acı gibi soğuk, bir acı gibi mutlak
Karanlık şehirlerin gizemiyle ruhunu süsleyen
Bir hayta,bir şair ya da bir gece rençberi
Olup yürürdüm yıldızlı gökleri yoldaş bilerek
Sessizliği sinemalara yakıştırmayıp
Hayatıma bir kokart gibi takmak
Yalnızlığa bir kadeh esrikliği katmak bana mahsus.
Geldim,gecenin bir yarısı yıldızları ve dolunayı
Kendi yazgıma şahit tutmak,
Kentlerin o amansız ve hayasız davetine
Tenimi rehnetmek için.
Uzun yollardan, ıssız iklimlerden geldim
Uzakları yakın eylemenin ne hayâli
Yürüyüş, yürüyüş meçhule doğru yürüyüş
Çepeçevre sarmış beni bu vebalı inat
Bir azap gibi çöküverdi gözlerime bu düş
Çöküverdi yazgıma bu ölümlü seyahat
Şehre doğru çığlık çığlığa kaçışır çocukluğum
Bir amansız boşluk, bir ölümsüz lanet
Tuttu getirdi beni dünyanın kıyısına
Kalabalıktan kaçan şu içli sükûnet
Gecenin hüzün dolu hatırasıdır bana
Ruhum, rüzgârların iflâh olmaz çocuğu
Ne sevgi ne merhamet yalnız derin bir dehşet
Ansızın kaplasa teni ah nasıl da isterdim
Ağla evet ağla, ağla ki ey sevgilim
Bir su gibi akıp gitsin kalbindeki melanet
Evet, sana sunacağım tek ölümsüz hediye
Ruhumu yağız bir sancıyla karşılardı tenim
Nefes alıp vermek… Ah o kutsal (!) ritüel
Baştan sona çılgın ve bir o kadar kara
Belki de karların yağışı kadar güzel
Bir hatıra bırakmalı gecenin dudaklarına
Delidolu bir nehirle beraber yürürdük
Karşılamak için denizlerin o yabani sularını
Yüzüm sevgiliye, kalbim nefrete dönük
Sandalım, ettiğim yeminlerden bile çürük
Ruhuma buyur ettim o azgın dalgaları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!