Hayatın ne getireceğiyle ilgili olarak insanoğlu hiç bir şey bilemez.
Onu yönettiğini sanır ama asla bir anına bile müdahale edemez. Sadece öyle sanır.
Yaratılmış olanın elinde hayat karşısında kendisini savunabileceği hiç bir silah yoktur.
Gördüklerimiz üzerinden bir sonuca varırız.
Oysaki her olayın bir de arka planı, başka bir boyutu olabilir.
İnsanın karakterini daha bebekliğinden itibaren elde etmiş olduğu alışkanlıkları oluşturur ve bu karakter hayatı boyunca kendisiyle birlikte yaşar.
Kişiliğin alt yapısının temelleri ebeveynler tarafından doğru atılamamışsa eğer, onu sonradan değiştirmeye kalkışmak çok müşkül bir iştir.
Üstelik de bunu gerçekleştirmek her babayiğidin harcı değildir.
İyi bir plan yapmak hedefe varmada ne kadar önemliyse onu uygulamak da o oranda önemlidir.
Çünkü bir projenin gerçekleştirilmesi sırasında ne kadar dikkatli davranılırsa davranılsın bir takım hataların ortaya çıkmasına bazen engel olunamaz.
Ortaya çıkabilecek olumsuzlukları daha baştan düşünüp önlemlerini alanlar bu olumsuzluklara karşı hazırlıklıdırlar.
Bugün için değerliymiş gibi görünen bir şey, zaman içinde ve bulunduğu mekâna göre değerinin ya tümünü ya da bir kısmını kaybedebilir.
Bu sebepten devamlılık arz eden süreçlerde eğer eldekinin değerinden yitirmesi istenmiyorsa onu zamanın ve mekânın şartlarına göre yenilemek ve düzenlemek gerekir.
Aksi durumda ortaya koyulan emek boşa harcanmış olarak elde kalır.
Kendi fikirlerinin doğruluğunu kanıtlamak amacıyla karşıt fikirleri küçümseyip değersizleştirmeye kalkışmak, insanların genellikle sizin fikirlerinize şüpheyle bakmalarına sebep olur.
Eğer insan fikirlerine taraftar kazandırmak istiyorsa bunun en emniyetli ve etkin yolu, o fikirleri önce kendisinin içselleştirip kendi hayatına uygulamasından ve sonra da en iyi bir biçimde anlatıp muhatabına benimsetmesinden geçer.
İnsanın tarihindeki başarıları sürekli olarak öne çıkartıp böbürlenmesi bir tür edilgenlik göstergesidir.
Kişi eğer geçmişini baz alarak geleceğini kurmak istiyorsa, geçmişin başarılarıyla öğünmeyi bir kenara bırakmalıdır.
Yapması gereken şey tarihinden dersler çıkarmayı bilmesidir.
İnsanın söylediklerinin bir fikri alt yapısı olmalıdır ki muhtemel bir itiraz ya da eleştiri karşısında bocalamasın. Aksi takdirde sözlerinin altında kalır.
Ve tabi her söylediğinin arkasında olmalıdır ama bir şartla, söylediği yanlış ya da eksik çıkabilir.
Bu durumda yanlıştan dönmeyi ve özeleştiri yapmayı da bilmelidir.
İslam toplumlarında sabah namazı kılındıktan hemen sonra erken saatlerde halkın işine gücüne giderek ailesinin rızkını temin etmek için çalışıp çabalamak gibi kadim ve güzel bir gelenek vardır.
Güne erken başlamak yapılan işten elde edilen kazancın bereketlenmesine vesile olur. Özellikle kısa kış günlerinde bu durum daha da kıymetlidir
Öte yandan erken kalkmak toplumda tembelliğin yayılmasının da önüne geçer. Zaten asıl önemli olan da budur.
Dünya kurulalı beri ortaya çıkan hiçbir düşünce ve buna bağlı olarak bilgi, öncesiz değildir ve kendisinden önceki bir fikir ya da, bir anlayışla irtibatlıdır.
Eğer böyle kabul edersek her hangi bir iddia ileri sürsün veya sürmesin kişinin ifade ettiği şey ‘görüş’ olarak isimlendirilir ve başkalarının da bundan faydalanma ihtimalinin ortaya çıkmasına sebep olur.
Bu yüzden ‘görüş’ kelimesiyle tanımlanan bir olay, varlık ya da düşünce üzerinde oluşan yargı, her zaman kişinin kendisine ait özgün bir bilgi çerçevesinde meydana gelmez.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!