Kim bilir kim, kaç yiğidi hasır üstüne yatırdı?
Sevenlerin üzerine doğan güneşi batırdı.
Ah bir dili olsa idi neler neler anlatırdı
Gözyaşlarını saklayan güncenin hüznü olmasa.
Anlamsız uzaklıklar gel desen gelirdim ben
Yollar uzak diyorsun bir gel de ne olur yar
Her an hasretindeyim ruhum senin istesen
Sanki kayıp viranım, sana ihtiyacım var
Bir rüyaya dalalım sende kapat gözünü
Mutsuzduk
Çünkü
Mevsimsiz özlemlerde taşıdığımız sevdamızı
Vuslatın kanatlarıyla uçuramadık.
Mutsuzduk
Çünkü
İncinir değersen narin bir daldır
Çiçektir her zaman kadın dediğin
Sevgisi kalbinde dudaklar baldır
Hüznü depremlere sebep olmalı
Gölgene eş olur her an peşinde
Ne kadar acı varsa gecenin örtüsünde
Saklanmışlar bir yere sobe deme zamanı
Kokusunu salar aşk sevdanın tütsüsünde
Yorgun gözler açılır cama vurur her anı
Zaman yüreğe yenik aralanır perdeler
Ey kalbimin gülü, ipek mendili;
İşlenen olmadı adından başka.
Seninle feryatta bülbülün dili,
Her sözüm sanadır her sözüm aşka!
Can yakan sözlerin dışında olsam
’ Şu semasında güvercinler olması gerekirken savaş uçaklarının geçtiği ilahi şehri görüyor musun?
İşte bebeklerin kana bulandığı Filistin ora, feryadın vurduğu yer...’
Nasıl kıyarlar sana çocuk
bir çöl sıcağında ya da bir kuyu başında
çalıntı düşler mezarlığına döner her yanın
Sen benim ilk göz ağrımsın
beni sana bu kadar çok bağlayan neydi
bir görüşte müebbet bir aşka hapsoldu yüreğim
yanardağ misali yangınlardayım o günden beri
sevmeye tövbe etmişken kalbim
böylesine çarpmamışken hiç yüreğim
Sen tozpembe hayatının en koyu rengini yaşarken
Ben kurşuni bir sensizliğe mahkumum
Gülüşünün tadında bir güne uyanmaya susadı kalbim
Hangi günahın bedeli hangi aşkın ahısın bende?
Hazanı başkadır, yeli başkadır
İzleri bulduran sevdamız Tokat
Akıl, fikir, gönül, kalem aşkadır
Gizleri bildiren sevdamız Tokat
Zambağı, lalesi, yaylası, gölü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!