Cümle Âlem
Cümle ve âlem medeni halleri evli, ancak evli halleri hiç medeni olmayan bir çifttir. Altın portakala aday gösterilseler, Cümle pişkinlikte, Âlem ise akıl okuma konusunda birinciliği hiç kimseye kaptırmayacak derecede alanlarında uzmanlaşmış kişiliklerdir. Bazen şiddetli geçimsizlik, bazen şiddetli seçimsizlik yüzünden önce evi, sonra apartmanı, sonra siteyi, sonra tüm mahalleyi ayağa kaldırırlar. Şikâyetlere aldırış etmiyorlar, yine bildiklerini okuyorlardı. Yine o günlerden biriydi. Cümle eve yine gecikmişti. Âlemden de tırsıyordu. Kapının ziline bastı.
- Kim o?
- Postacı.
Cümle aklınca kızgın olduğunu düşündüğü Âlem’i eğlendirip, kendini geç kalmanın hesabını vermekten kurtaracaktı.
sabahı zor eder çoban ali
tek dileği yavuklusunun katması hayvanları sürüye
göz göze bir tebessüm ve düşürülecek bir mendil
adının işlendiği
öğleni zor eder çoban ali
Uzaktaki Yakınım
Cümle cümle harf harf tanıdım seni
Satır arasında özünü gördüm
Oldun uzaktaki yakınım benim
Huzur veren titrek sözünü gördüm
Toprak ve Yağmur
Toprak, bir gün âşık olmuş yağmura. İstemiş babası buluttan, bulut yağmuru vermiş gitmiş. Evlenmişler toprakla yağmur. Ekin adında çocukları olmuş. Dadı tutmuşlar güneşi. Serpilip büyüdükçe güzelleşmiş ekin, güneş kıskanmış ekini sarartıp soldurmuş. Ekin ölmüş. Toprak yağmuru suçlamış. Dayanamamış üzüntüye yağmur terk etmiş toprağı.
Toprak kara âşık olmuş. İstemiş gökyüzünden karı, gökyüzü karı vermiş gitmiş. Evlenmişler toprakla kar. Çimen adında çocukları olmuş. Dadılık yapmış güneş, çekememiş güzelliğini çimeni de sarartmış. Çimen de ölmüş. Anlamışlar suçlu güneş. Su vermeden bırakmışlar yavrucuklarını güneşe. Yakmış kavurmuş güneş.
Şekerlemermi
Kâğıttan uçak yaptım
Fırlattım gökyüzüne
Boşalttım şekerleri çocukların üstüne
Korkup bağırdı çocuklar
Aşktrist
Yetmişli yılların ortalarıydı. Mahallemizin camisinin önünde duran tabutun üst tahtalarından birini aşırıp kendime ayakkabı boyacısı sandığı yapmıştım. Okul ve çalıştığım günlerin haricindeki günlerde ayakkabı boyacılığı yapardım. İyide para getiriyordu. Töb-Der ve benzeri lokaller vardı, sadece oralara giderdim cumartesi pazar günleri. Oyun oynayanlar öğlen ve ikindi vakti dürüm almam için beni gönderirlerdi. Kimi beş, kimi on, kimi yirmi lira verirlerdi. Ben bu paraları aldığım gibi tüyerdim. En az bir ay uğramazdım o lokallere. Eh arada bir ayakkabı da boyadım. Çok param olurdu, ama o parayı muhafaza etmek sorun oluyordu. Cebimde bulundurmama imkân yoktu. Çünkü evde herkes birbirinin ceplerini karıştırır, para ve sigara benzeri şeyleri aşırırdık birbirimizden. Kaldı ki babam sorsa, bu paraları nerden aldın, bir de onun hesabını vermek vardı.
Kara lastik giyerdik. Abime yenisi alındığında eskisi bana verilirdi. Ben o zaman otuz numara giyiyorum, abim otuz beş numara. Ondan bana geçen lastik ayakkabı ayağımda palet gibi dururdu. Ucuna bez tıkardım ama paralarımı o beze sarıp koyardım, kimsenin aklına gelmezdi ayakkabıya bakmak. Zaten ayakkabılar da koktuğundan kimse yaklaşmazdı. Bu paraların büyük bir kısmını sinemada harcardım. Gazoz poğaça harika giderdi. Param olmasına rağmen bilete para vermediğim çok olmuştur. Sinemaya gelen kocaman adamların palto veya ceketlerinden tutup içeri girerdim, sanki onların çocuğuymuşum gibi. Zaten içeri bir girmişsem bir daha dışarı çıkmazdım o günkü gösterim bitinceye dek.
Hastaneden Kareler
Doğum saati yaklaşan güneşin ebesidir uykusu bölünmüşler, çimenlere serilmiş battaniyeler, bahçe duvarlarındaki kâğıt minderler. Açılan kapıların gıcırtısıdır kayıt telaşları ve öne geçme çabaları.
Acil değil bedeninin sıyrığı
Bahaneyle bozamazsın kuyruğu
bir çocuk sallanıyor
beşiğinde
iki çocuk sallanıyor
biri parkta salıncakta
diğerinin sırtında boyacı sandığı
“Bir türkü dinlemiş boyacı çocuk
Camideki tabutun bir tahtasını yürütmüş.
Sonra bütün türküleri dinlemiş,
Dört duvar arasında…
Edeptasyon
Bir heykeli öptüm bugün
Buzu eridi
Ağladı heykel
Bu yağmur
Sn Rahim Taş şiirleri itina ile düşüncelerini kişilere kırmadan incitmeden tüm açıklıgıyla yazabilen degerli şairlerimizden şiirlerinden haz aldıgım antolojide olmazsa olmazlardan degerli bir dost şiirinden bir dörtlük sizlere..
Sözcüklerle cümlelerle tanıdım
Satır arasında özünü gördüm ...
Sayın Rahmı Taş Düşündüren uslubu şiire kattığı akıcılık zevkle okuduğum dost yürekli kişi yolun açık olsun saygılarımla
melek ayaz
Duygulardaki gizi, dizelerinde, kelimeleri ustaca dizerek deşifre edebilen bir Şair. Tebriklerimi sunuyorum.
Gülsüm Tanrıverdi