Güvercin geçer yıllardan
Ardından kelimeler biner hüzünlere
Bazı ince aydınlıklarda kör kelebekler uçuşur
Ve moraran bir sonbahar gecesinde büzülür zaman
Kağıttan mesafeler kanadında ölüm kelebeği
Yumar gözünü batık geceye
Bir el gördüm gökyüzünde,
mürekkebi rüzgârdan,
satırları sonsuzluktan.
Her satıra bir dağ çizdi,
bir deniz, bir kıta,
Sen,
bir eksiklik değildin —
fazlalığın en sessiz hâliydin.
Bir duvarın yıkılmadan önceki
son sağlam tuğlası gibi…
Dayandığın yerde tarih başlıyordu.
Yola çıktım,
bir haritanın olmadığı yerden.
Ne valizim vardı,
ne ayaklarımın yönü belliydi.
Sadece içimde bir ses:
Bir ömür, avuçlarımda dağılan kum,
Her tanesi bir gülüş, bir vedâ.
Hatırlamak; bir eski şehrin dar sokağı,
Unutmak; üstü çizilmiş bir dua.
Gölgem uzar, ben kısalırım zamana,
Bir rüzgar esti uzaklardan, adı yoktu,
Sözleri yıldızdan, bakışı topraktandı.
Gecenin en sessiz yerinden doğdu,
Bir dua gibi, hiç bozulmadan kaldı.
Gözlerin gibi derin göller gördüm,
Kapıları olmayan evler gördüm,
içinde hâlâ oturan gölgelerle.
Bir kandilin titrek alevinde saklıydı
yüz yıl önce söylenmiş bir ninni.
Taş duvarlar,
güneşin her dönüşünü ezbere biliyor;
Zamanı ilk kez
bir çayın buharında gördüm.
Yükseliyordu—
yavaş, sıcak, geçici.
Sonra annemin ellerinde fark ettim,
Bir bakışınla susar bütün şehir,
Kırılır aynalar, suya düşer gece.
Adın, içime işleyen bir sır gibi —
Her harfiyle yeniden başlar tufan.
Sessizliğini giyinmiş bir dağ gibi durursun,
Yaşamanın eline terk edilmiş saatler yığını,
Her biri suskun, her biri yorgun.
Zaman geçiyor mu, yoksa duruyor mu?
Anlamı kaybolmuş eski bir dize gibi.
Geceler, içimde susturulmuş fısıltı,




-
Hümeyra Gümüşçıbık
Tüm YorumlarTebrikler. Üretkenliğiniz bir çığ gibi ülkeyi kaplasın ve sizleri örnek alanan iyi insanlar çoğalsın.