Yırtmasaydın uçurtmalarımı
Ki,
Salınsaydı yinede gökyüzünde
Delik,deşik...
Ne rüzgarın varlığı uçursaydı beni,
Nede yokluğu düşürseydi
Bir diş ağrısı mıydı sadece
Beynimi zonklatan,
Yoksa ümitsiz bir aşk mıydı
Çaresizliğin derinlerinde fırtınalar kopartan!
Fark eder mi?
Yoksa kardeş miydi
Gitmeliyim artık buralardan diyorum,
Bu sokaklar artık bana zor! ! !
Unutmalıyım diyorum geçmişi,
Bu hayat bana zor…
Kahpe faklara düştüm,
Yenildim ve
Ellerim gül yaprağı,
Gözlerim kan çanağı.
Senin olmadığın
Bu sokaklar bu evler...
Zaman ardından ağlıyor,
Ve bu şehir içten içe yanıyor...
Ölüm,
Ölmek…
Hayat takviminin son sayfasını çekinmeden yırtmak…
Ölümü merak etmek!
Çabuk ölmek…!
Beklide deliliktir öbür tarafı merak etmek!
Terliksi hayvan gibi bölünerek büyüdü sevgilerim…
Her seferinde kendimi baştan başa yeniledim!
Büyürdü büyürdü kocaman olurdu gözlerim,
Bir söz bölerdi beni ikiye orta yerimden! ! !
Önce ne toparlanıp kendime gelebilirdim,
Nede sonra yarım kalabilirdim! ! !
Kırmızı olabilir miyiz sence biz?
İhtiras gibi al al,
Alev rengi yanıp kavrulan…
Sevdalı kalpleri tutuşturabilir miyiz
Kavurabilir miyiz kül misali…
Mavi olabilir miyiz sence biz?
Dalıp giderim çoğu zaman,
Düşüncelerimin renkli fotoğraflarına…
Delice çeviririm sayfaları,
Çoğunu görmeden bakar giderim…
Görmek istediklerime bakar,
Bakmak istemediklerimi
Yeşil bir göl kenarıydı
Gülüşünün sahillere vurur misali
Gözlerine yansıması!
Yeşil bir göl kenarıydı
Her şeyin sende başlayıp,
Sende son bulması
Ne karanlığı boğmaya,
Ne de beni öldürmeye yüzün yok senin…!
Ey gece yüzün yok senin,
Ne boğuk sesleri kısmaya,
Nede güneşi boğmaya yüzün yok senin…
Yüzsüzsün gece,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!