Yüzümdeki gülüşü alıp götüren sevdam
Çok uzaklarda olsan da
Zemheride kalsan da
Kara toprağa can versen de
Yeneceğim cellâdımı
Geleceğim iki gözüm geleceğim,
Ey sevgili, en sevgili,
Kapattın gönül kapını vurdun kilidi,
Bir zalimin gergefinde ördüm kendimi,
Bir çift bal rengi gözler vurur kalbimi, kalbimi,
Sensiz bir gün daha yağmalandı biliyor musun?
Uçurumun kenarındayım,
Direnemedim yokluğuna
Yorgun bedenimi aldım gittim.
Azap çeken ruhum sende kaldı.
Ağzımdan çıkan sözler vardı,
İki gönül arasında dinmeyen
Seni bağırıyorum taş duvarlara
Tiz bir sesim yankılanıyor
Hüküm giymiş bir sevdalı ağıtıyla ağlayışlar
Sıralıyorum.
Tüm kavuşmaların kapıları ömür boyu kilitli
Hücreme sızmıyor dünyanın ışığı
Doğunun sınır kentinde
Soğuk ayaz kış gününde
Daha yaşının on sekizinde
Amcaya emanet, baba annenin göz bebeği
Sevdalı bir nazım dı.
Sırtından inmedi ekmek teknesi
Dokuz çocuğuna erzak gerekti
Bu ne sefaletti bu ne yürekti
Pejmürde haline baktım ağladım.
Buğdayda başaktın arpada sümbül
O küf tutmayan umutlarında
Yitirdiği, terk ettiği sevdalarını anlatıyordu
Hiç birinden pişman değildi.
Hesap sormadı ne senelerden,
Ne de insanlardan
Hep sıcacık tuttu umutlarını
Bilirim, bilirim sözünün eri değildin Eylül!
Önce geldin gönlüme girdin,
Sonra, sonra;
Ne kahkahaydı be! Tıp’ ki bir gök gürlemesi
Hep beni oyalayan bir hüzündü gözlerin
Kim bilir daha kaç eylül ağlatacaksın.
Ey Aşk! hangi yürekte yol aldınsa
Od yağdırdın üstüne,
Hangi yüreğe girdinse gizli bir dünya keşfettin
Kendini aldatan, yağmalayan yürekler gördün,
Dipsiz kuyularda, cehennemi yaşayan
Yüzler seyrettin.
Acıyor yüreğim hem de çok acıyor.
Acının sahibi sendin sevdiğim
Can kırıklarıydı canımı acıtan
Özlemlerdi yüreğime ellerimi koyduğumda,
Ellerime bulaşan.
Gözlerimdi benden aman dileyen ve
doğum günün kutlu olsun can dosttum değerli hemşerim
ömrün bereketli olsun...
nice yıllara
SERHATLI