Zamanı mı geri alalım?
Yoksa biz mi geri gidelim.
Akrep yelkovan dönüp duruyor,
Zembereği geriye mi çevirelim.
Çocukluğumun utangaçlığını,
Başucuma getirip koysalar,
Beni kırılmış aynalarda ara,
Su verilmeyen çiçeğin toprağında,
Çiğ düşse ne olur kuru yaprağa,
Şebnem gülde olur,
Hâle ayda.
Kahve cezveye küstü,
Katırlar fincanın üstünden geçti,
Ne telve ne köpük,
Ne de kırk yıl hatır,
Tepsiler, lokumlar ve ihtiyar falcı,
Hiç birisi yok artık.
Karanlık bir geceydi,
Yalnızlık sokaklarda sakince geziyordu,
Sığ bir liman arayan adam,
Yollara düşmüştü.
Ayaz yüzündeki sıcaklığı soğuturken,
Uzağından geçeceğim senin,
Hep uzaklarından,
Yağmurun bozkıra düşmemesi gibi,
Hep en, en uzağından.
Hangi çölün serabıyım ey ıssız gönül söyle,
Hangi denizin umudu olmayan karasıyım,
Hiçbir katil senin kadar usta değildi,
Geriye ne bir iz ne bir emare bıraktın kendinden,
Maktulünü yavaş yavaş öldürdün,
Hiçbir katil senin kadar usta değildi,
Maktulün bile bunun farkına ölürken vardı,
Hayat bir oyundu.!
Birisi mızıkçılık yaptı
Oyundan çıktı
Kaçtı arkasına bakmadan,
Evet o bendim. Oyuna son veren.
Özlemek var ya,
Bu güne kadar hiç özlemediğimi anladım,
Seni özlerken.
Neydi bu hiç anlamadım,
Aşk değil galiba keş gibi sana bağlandım,
Bu duygu seli,
İçimde akıp giden,
Ne bent dinleyen
Nede set dinleyen,
Azgın bir nehir gibi,
Kalbimden sana akıp giden.
Sesi yok duvarların,
Ki duvarlarımın baharı resimlerindir,
O baharda mor menekşe gömleğin,
Arasındaki kırmızı birkaç gül,
Tüm arsız yalnızlığımın,
Esintisidir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!