Uzağından geçeceğim senin,
Hep uzaklarından,
Yağmurun bozkıra düşmemesi gibi,
Hep en, en uzağından.
Hangi çölün serabıyım ey ıssız gönül söyle,
Hangi denizin umudu olmayan karasıyım,
“Donat” dedi “Donat masayı, ortaya karışık bir mısra,
Biraz hüzün biraz da neşe koksun”.
-Birinci sarhoşun hüznü;
Fırtına borandı her mevsimim,
Her mevsimde zemheri yaşardı yüreğim,
Hiçbir katil senin kadar usta değildi,
Geriye ne bir iz ne bir emare bıraktın kendinden,
Maktulünü yavaş yavaş öldürdün,
Hiçbir katil senin kadar usta değildi,
Maktulün bile bunun farkına ölürken vardı,
Hayat bir oyundu.!
Birisi mızıkçılık yaptı
Oyundan çıktı
Kaçtı arkasına bakmadan,
Evet o bendim. Oyuna son veren.
Özlemek var ya,
Bu güne kadar hiç özlemediğimi anladım,
Seni özlerken.
Neydi bu hiç anlamadım,
Aşk değil galiba keş gibi sana bağlandım,
Şehir bir kadın gibi uyanıyor yatağından
Gün karanlığın rahmini yırtıyor
Yasemin kokulu meltem bitiriyor geceyi
Yeni doğan bebeğin kokusu sabah
Öyle taze, dingin ve sakin
Güneş bir adam gibi sarıyor şehri
Bu duygu seli,
İçimde akıp giden,
Ne bent dinleyen
Nede set dinleyen,
Azgın bir nehir gibi,
Kalbimden sana akıp giden.
Sesi yok duvarların,
Ki duvarlarımın baharı resimlerindir,
O baharda mor menekşe gömleğin,
Arasındaki kırmızı birkaç gül,
Tüm arsız yalnızlığımın,
Esintisidir.
Beni bu şiirle vursunlar,
Bu şiirle kıysınlar canıma,
Bu nehrin soğuk sularında
Soğuk terler içinde boğsunlar.
Ne farkeder ki;
Oysa ben " sen " delisiyken,
Ötelerdesin,
Hep ötelerdemi kalacaksın,
Değmeyecekmi gözlerim gözlerine,
O şiir dökülmeyecek mi dudaklarından süzülüp
Kulağıma doğru.
Söyle.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!