Kader yollarımızı ayırmış,
Doğu ve batı kadar uzağız işte,
Kitapların yazdığıyla bu alınyazıymış,
Doğu ve batı kadar uzağız işte,
Yüreğimin fısıltısında duyarım bu sesi,
Bebeğin süt zamanı gibi,
İşte bak! , yine geldi aylardan küskün aralık,
Kader aşkta kapıyı bırakmadı aralık,
Aralıktı tanıştık,
Aralıktı ayrıldık,
Senin doğumun aralıktı,
Benim ölümüm aralık.
Sürç-i lisan, sürç-i şiir
Kim vurduya giden mısra
Karambolden kafiye
Ehven-i şer evvelkinden
Epik lirik didaktik
Kaçmak! ..
Kurtulmak değil ki
Hayaller hep seninle geziyor,
Susmak! ...
Unutmak değil ki.
Kulağımda hep sesin duyuluyor.
Aşkın adını vefa koydum,
Sus dediler sustum,
Sustukça taştım,
Taşkınlarıma kağıttan setler yaptım,
Mürekkebi yanağımdan doldurdum,
Yazarak kendimi avuttum,
Avluda dağınık bir rüzgâr
Çamaşırlar erken kuruyabilir
Gömlek kazağa dolanmış
Bu bitmeyen bir sevdayı hatırlatabilir
Gök birazdan ağlayabilir
Bir kafes yazgısı bu
Doğar gözlerimde bir avuntusuz gözyaşı
Ellerimle silsem, boyu aşar deniz
Hangi kulaçta ölürüm bilemem
Gizlemek isterim gizleyemem
Arkasından çağırır kara bulutları
Dağıtmak isterim dağıtamam.
Ne leylak, ne zambak nede bir gülüm
Ben senin bahçende büyüyen ayrık otuyum
Bahar geldi mevsimine tuttun beni yoldun
Ben senin bahçende büyüyen ayrık otuyum.
Kabullendim her halimi, kıştı benim mevsimim
Ey sevgili;
Hangi sözlük yazmış adına süpürge otu!
Bozkır çalısı, çöl bitkisi! diye.
Oysa sen cennet misal bir bahçeydin.
Bir bakışın bu kadar iz bırakabileceğini,
Kırkbirinci sonbaharımı yaşarken,
Bahar gibi geliverdin,
Gelincik gibi kırmızı.
Alpay şarkılarda ‘eylülde gel’ diyordu,
Sen de Eylül’de geldin Azizim.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!