Biberimsi değildi acılarımız,
Yanan sadece dudaklarımız ve ağzımız değildi,
Yangındı her yerimiz,
Yüreğimiz...
Dil altı hapı gibi adın,
Dilimin altında saklı,
Adın ki;
Söylesem ateşim düşer,
Söylesem kendime gelirim.
Senin adın ki gönle şifa,
Pişmanlık,
Zindanda işkence gibi,
Günah,
Ateş gibi.
Zindanda ateşle dağlıyorlar ey Sevgili,
Kader yollarımızı ayırmış,
Doğu ve batı kadar uzağız işte,
Kitapların yazdığıyla bu alınyazıymış,
Doğu ve batı kadar uzağız işte,
Yüreğimin fısıltısında duyarım bu sesi,
Bebeğin süt zamanı gibi,
İşte bak! , yine geldi aylardan küskün aralık,
Kader aşkta kapıyı bırakmadı aralık,
Aralıktı tanıştık,
Aralıktı ayrıldık,
Senin doğumun aralıktı,
Benim ölümüm aralık.
Sürç-i lisan, sürç-i şiir
Kim vurduya giden mısra
Karambolden kafiye
Ehven-i şer evvelkinden
Epik lirik didaktik
Kaçmak! ..
Kurtulmak değil ki
Hayaller hep seninle geziyor,
Susmak! ...
Unutmak değil ki.
Kulağımda hep sesin duyuluyor.
Aşkın adını vefa koydum,
Sus dediler sustum,
Sustukça taştım,
Taşkınlarıma kağıttan setler yaptım,
Mürekkebi yanağımdan doldurdum,
Yazarak kendimi avuttum,
Ne leylak, ne zambak nede bir gülüm
Ben senin bahçende büyüyen ayrık otuyum
Bahar geldi mevsimine tuttun beni yoldun
Ben senin bahçende büyüyen ayrık otuyum.
Kabullendim her halimi, kıştı benim mevsimim
Ey sevgili;
Hangi sözlük yazmış adına süpürge otu!
Bozkır çalısı, çöl bitkisi! diye.
Oysa sen cennet misal bir bahçeydin.
Bir bakışın bu kadar iz bırakabileceğini,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!