Avuçlamak toprağı
Sevgilinin göz yaşlarını avuçlarcasına
Direncine katık etmek sevdayı, umudu, aşkı
Yaşamak, gözlerin buğusunda sevmek
Sevmek, bir adım ilerde gökyüzünden...
Terk edilmiş bir akşam üzeriyim şimdi
Gözlerim ağlayan mutsuz çocuk
Bitkin yüreğim
Umuda sarılmış yasaklanmış düşlerim
Bahar gelmiş
Gelmesin!
Arkamda bir gölge var kaçamıyorum
Kuytularında düşüncelerimin
Lanetli bir gölge
Sıkıntılı
Tedirgin
Nereye gitsem peşimde
Varlığın gecenin yokluğunda...
Bilinen olsam sırrında
Düştüğümde kalbinin avucundan
Zerresi kalmaz hücrelerimin
Kıran kıyamet bakışların
Yine gece
Yine yalnızım
Yine hayâlinle başbaşayım
Nasıl da suskunum
Nasıl da zavallı
Günler gecelere uymuyor
Günler uyanık, geceler uyumuyor
Taşkın bir sel olmuş aşkın
Sevdamın alevini karıyor
Üşümüyor zaman, an ölmüyor
Kırık bir tırnak yarası umudum
Düş bozumunda kalan bir suret
Anısı unutulmuş bir bıçak yarası
Bir jilet kesiği hatırasında...
Bilincimin yitmişliğinde sorulan sorular
Derin bir girdap olur bazen sevda bulutu
Bazen de dingin bir okyanus
Ne kadar alsan fazlasını vermelisin
Ama verdiğin yürekten fazlasını
İstememelisin
Ay gülümsüyor
Gecenin tam ortasında
Ne çok uzak
Ne de çok yakın bana
Kulaklarımda hiç duymadığım sesler
Sırlara gömüldüm gecenin içinde
Dertleri unuttum şafak özleminde
Sevdayı sardım ruhuma can ile
Gördüm kendimi aşkın özünde...
Sevgili Özgür Kökturk abim. Sevgilerimle, inanıyorum ki yüz yıl sonra okuyacak insanlara güzel mesajlar verdin. Tanıştığımız için memnun oldum.
Bir gelinciğin kanayan gülümseyişi olsun bu yaşında senin hayatına sunulan kırmızı el....Neden el,deme sakın.O el dokunacak sana sıcacık ve şevkatli.Mevlamın hakkı için tüm karanlık yanlarını ağartacak bir şafak lezzetinde ve yumacak gözlerini senin ağladığın gözlerden....Sen bu yaşında bu elle veda ...