Göl mü sandın gece yanan kubbeyi
Çeken bilir hicran yüklü ukdeyi
Aşk dediğin özlem, hasret ve gurbet
Figân bilir afacan düşlü buseyi
Ne sende seni, ne bende beni gördüm
Dünya keşâne, "ben"i vîrânede gördüm
Aşk dediğin şîrâzeymiş gülüne meftun
Ne Yusuf, ne Züleyha, onu da bülbülde gördüm
aşk dediğin bir dert ki devası bulunası değil,
hasret çiçekleri açar, eğil dallarım eğil...
gece kızıl, düş mavi, sen toprak, yâr su.
yakar gönül haneni, kan damlar fiskesine,
ay düşer, güneş söner, dayanmaz cilvesine...
Eyy aşk-ı derünim,
Eyy çeşm-i giryanım,
Eyy Uzaklardaki hicranım,
Sen rüyaların rengi,
Suskun yürek ahengi,
Güneşe aşık dağ eteği gülü,
Hakikat gölüne postumu serdim
Şikayet etmedim derdimi sevdim
Gör nice vîrâne gülistân olmuş
Âşk'ı kerâmete boynumu eğdim
Arzım sana, halim ayan Ey Rahman,
Ol dediğin şeyin öz'ündeyim ben.
Cennet ve cehennem, el haktır iman,
Kül eden aşkının közündeyim ben.
Kürreyi arz'ında vücuttur dar'ım,
hüznümü giydirip ummana salsam
dört mevsim yeşerir sarı yapraklar.
huu çekip, aşk ile kıyama dursam
düz olur gönlümde dağlar-yamaçlar.
hiç merak etmiyor musun,
keşkelerle hırpaladığın adamı,
kıyamet telaşına bıraktığın acıları,
umut çiçekleri açar diye, toprağına sapladığın kalemi.
küsmek değil ki bu benimkisi, derine vurmuş sitem yarası.
insan az merak eder.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!