Kırkikindilerde, zemherilerde,
Hasreti çalıyor saat kulesi.
Şakağıma kurşun gibi, ilerde,
Hasreti çalıyor saat kulesi.
Sıladan gurbete yelken açarsan,
Hasretlikler büyür kırık kalbinde.
Baba ocağından şehre göçersen,
Hasretlikler büyür kırık kalbinde.
Havada vurmadan, tavada yiyen,
Yarını bu günden satmışa döner.
Ahlaka çok eski bir masal diyen,
Buhran, bunalıma batmışa döner.
Kırmış, incitmişler seni övmeme,
Hayalin yetmiyor, aklın yetmiyor.
Seni senden bile fazla sevmeme,
Hayalin yetmiyor, aklın yetmiyor.
Dönüp dolaştığım bunca yollara,
Çok çabuk tükettik tüm sevgileri,
Hayatın toz pembe olduğu çağda.
Harcadık, hoyratça tüm övgüleri,
Hayatın toz pembe olduğu çağda.
Özünden habersiz yâda hayranlık,
Hayatta yabancı bir düşmanım yok,
Hepsiyle çay, kahve içmişliğim var.
Zamansız itiraf çok pişmanım çok,
Hepsiyle dostluğu seçmişliğim var.
Gelince çoğaltmayan, azaltamaz gidince,
Siz sağlıcakla kalın, haydi bana eyvallah!..
Kararımı vermeden düşündüm ince ince,
Siz sağlıcakla kalın, haydi bana eyvallah!..
Sever hamaseti ta ezelden halk,
Az kaldı menzile haydi bi gayret!
Büyüt yalanları kalk ayağa kalk,
Az kaldı menzile haydi bi gayret!
Ölmüşlerde diri taklidi hayret!...
Sistem çöktü meclis baktı; boy boy boy
Doğu, batı, kuzey, güney; hey hey hey
Bölge bölge, şehir şehir; köy köy köy
Haydi, bizde Haydar BAŞ'a gidelim!.
Boğazından başka derdi olmayan,
Hayvan böyle yapar senin farkın ne?
Güçlüyle savaşı göze almayan,
Hayvan böyle yapar senin farkın ne?
Hak kuvvette değil, hey korkak sıçan!
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.