(Taşlama)
Korku sarmış birisini,
İçi “Yusuf Yusuf” diyor.
Tutamıyor gerisini,
Kıç’ı “Yusuf Yusuf” diyor.
Şöyle bir baktım da bütün dünyada
Her yerde perişan hali yoksulun…
Zenginin gemisi yüzer deryada
Çayda batar gider sal’ı yoksulun…
Sömürünün yükü sırtından inmez,
Bizim mahalleli Şaban Efendi,
Yakar sinesini haşlayıp durur.
Böyle insanların bilinmez fendi,
Hurafe düşünce aşlayıp durur.
Sözlerine baksan, dersin bu ermiş
Yüklenip de dert yükünün ağrını,
Kırk günde bir gülen varsa o benim.
Pençe vurup dövünerek bağrını,
Sinesini delen varsa o benim.
Gamlı gönlü hoş edemez eceler;
Ne söylesem boşunaymış boşuna,
Ezilenler ezilmeye alışmış.
Tecavüzler bile gitmiş hoşuna,
Düzülenler düzülmeye alışmış.
Bir kuru ekmekle doyup yatanlar,
Kapımı kapatsam bacadan girer
Seher yeli senden vefalı çıktı.
Dalını budasam kökünden sürer
Orman gülü senden vefalı çıktı.
Dile tesbih edip her gün andığım,
Neyime gerekti ozanlık benim;
Dertler şu sinemi yakar olmasa…
Aşkın ateşinde yanarken tenim;
Duygusuzlar bön, bön bakar olmasa…
Var olan varlığı hakça bölüp de,
Cansız taşa bile can veren Allah
Aç ölen kulları doyursan n'olur?
Haksızlar haklıyı eziyor vallah
Sen de haklıları kayırsan n'olur?
Yaşamak hakkı mı nursuz, arsızın?
Hakikat ilmini bilmek zor olur,
Geleceği gören göz olmayınca…
Gerçek olan Hakkı bulmak zor olur,
Gönülden bağlanmış öz olmayınca…
Bu can emanettir bir gün ödersin,
Ilgıt ılgıt eriyorum,
Samyelinde kar gibiyim.
Her gün kayıp veriyorum,
Sel önünde yar gibiyim.
Yollarım yokuşa döndü,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!