Bıktım usandım derdinden
Ben neyleyim gönül seni?
Yetemez oldum ardından
Ben neyleyim gönül seni?
Cennet âlâ yer istersin
Karaoluk Köyümüze varınca,
Dostun hatır sormasını özledim.
Yaklaşıp da karşısında durunca,
Kollarını sarmasını özledim.
Aklım gitti otuz sene geriye,
Ellerin kararı, kaderim oldu
Bir çıkmaz noktaya getirdi beni.
Her yanım fırsatçı çakalla doldu,
Kurtlar sofrasına götürdü beni.
Yağdanlıklar döndü kirman misali,
Göçersem bi'tanem ben bu dünyadan
Sen ol, bir de üç-beş arkadaş yeter.
Kabullen gerçeği, uyan rüyadan
Gözlerinde iki damla yaş yeter.
Ağlayıp üzülme boşu boşuna,
Bir şikâyetim var sevdiğim sana,
Aptal âşıklara döndürdün beni.
Gönlüm seni sevdi suç mudur bana?
Aşkın deryasına gönderdin beni.
Ben seni sevmiştim, sana yanmıştım,
O yâr heder olmuş gurbet ellerde,
‘Gel’ desem de yine gelmez ne deyim?
Aşkımız söylenir oldu dillerde,
‘Benim ol’ desem de olmaz ne deyim?
Aşk ateşi sönmez oldu özümde,
Suları tersine akıtsan bile;
Geçen zaman geri dönmüyor gülüm.
Sinan gibi mimar olsan nafile;
Düşen taş yerine konmuyor gülüm.
Doğan gün ömürden bir gün çalıyor,
Dünürcü gönderdim otuz yıl evvel;
“Kusura bakmasın, varamam” demiş.
“Sahiden kendini ne sanır Yüksel?
Ben onunla yuva kuramam” demiş.
“Sofrada bulamaz iki öğünü,
Beni;
Karşılıksız, beni benim için,
Riyasız ve samimice seven
Annem kadar aklımda…
Memleketim!
Sözler anlatamaz güzelliğini,
Binlerce lisanda dil aciz kalır.
Meziyetlerini, özelliğini
Anlatmak isteyen kul aciz kalır.
Meltem! Gururumuz oldun bizlerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!