Osman Demircan Şiirleri - Şair Osman Dem ...

Osman Demircan

Hangi bacaklar ayaklanır da
Hangi göz keskin bakışıyla
Yer kabuğunu soyar.
Bir gövde gösterisi bu.
Aslanı yaratan mı yarattı seni.
Pençelerini bana bağışla.

Devamını Oku
Osman Demircan

Biliyordum hayatımızı anlamsız ve de renksiz bulurdun.
Burada intihar duygusu bile anlamını yitirmiş derdin.
Ve sonra gecenin bir vakti, çekip giderdin.
Gece karanlığında bastığın yerde kurtulmak isterdin.
Kurtulmak için gittiğin yer kaybolmuş ömrün olurdu.
Sonra sonra günlerce sokağa çıkmazdın.

Devamını Oku
Osman Demircan

kuvvetli bir rüzgar ol fırtınalı es
sana aşkla dolu gemiler getirdim.
beni öyle sars ki öyle sars ki
limana sığınacak gücüm kalmasın

gül endamıyla karşıma çıkacağına

Devamını Oku
Osman Demircan

Çılgın kahkahalarım deli bakışımdadır gör
Benim göz zevkim budur ey palyaçolarım
Serseri yanlarım batacak gözbebeklerinize
Ve ruhumun en acı tarafını okuyacaksınız

Bileklerinizde devrimin şah damarı atacak

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir şuursuzluk anında yaptım bütün bu şeyleri.Kendimi bir köpek gibi salıverdim önce.Daha sonra rastladığım bir pazardan don aldım kendime.Ve sonra donumu unuttum insanların yoğun olarak yaşadığı bir şehirde.Saatlerce, günlerce, aylarca iç çamaşırım olmadan dolaştım izbe yerlerde.İçim dışıma çıkmıştı ve ben ay ışığı altında yalnız kalmıştım.Bir bilsen deli yağmurlar üzerime yağmıştı.Ve ben tek kelime etmeden bulduğum gazeteleri başıma örterek bir ölü gibi dolaşmıştım.Bütün mürekkepler saçıma akmıştı.Alın yazım gazete sütunlarından alnıma akmıştı.Ah başım çok ağrımıştı.
Bir şuursuzluk anında vücudumu unuttum şehrin en kalabalık yerinde.Ruhum bir sancıyla kendine gelince tüm bedenim alev almıştı ve şehrin ışıkları yüreğimi yakmıştı.Bedenimi kaldırdım tükürüklerin içinden.Gözyaşlarıyla yıkandım bütün gece.Ve ben günahın tadına vardım başkalarının dudaklarıyla böylece.
Ah bir bilsen elimi unuttum bir otobüsün içinde.İlk bir bilet verdiğimi hatırlıyorum otobüse girince.Sonra arka koltukta oturmuşken araba sarsılmaya başlamıştı birdenbire.Daha son durağa gelmeden linç edilmiştim.Ve ben dışarı çıktığımda elimi kaptırmıştım.Son durakta avuçlarımda insan artıkları kalmıştı.
Bir cami avlusunda yaralı bir güvercini şahin kapmıştı.İnsanlar gökyüzünün kızıllığına şaşıp kalmıştı.Oysa beyaz bulutlara kanım akmıştı.Bir güvercin tedirginliğinde canım yanmıştı.
Ah bir bilsen şehrin karanlığında aklım bir sinema gişesinde pazarlanmıştı.Donunu kaybetmiş bir insanın mahrem duygularıyla oynanmıştı.Dışarıda ben yalnız kalmıştım.İçerde ise insanlar donumu açık arttırmayla satmıştı.Söyle bana peki insanlar bundan ne zevk almıştı.
Bir şuursuzluk anında deli yağmurları yağmıştı.Yüzümde acı bir gülümsemeyle birlikte yüreğim şehrin en kalabalık yerinde ıssızlaşmıştı.

Devamını Oku
Osman Demircan

Benim küçük şiirimdiler. Tıpkı küçük bir kasabayı andıran. Herkesin birbirini tanıdığı, insanların birbirine bir dağ gibi yaslandığı bir kasaba gibiydiler. Orada insanlar o kadar dağlaşırdı ki kendini gökyüzüne yakın hissederdin. İşte orada yakınlık böyle kurulurdu. İnsanlar birbirlerine, dağ, ova, deniz, göl, bağışlardı sanki. Kendini bazen bir martı, bazen serin sularda yüzen alabalık gibi hissederdin. Böyle bir kasaba haritalarda olmazdı tabi. Dünyanın hiçbir yerinde bulunmazdı böyle bir yer. Sonra onların yanında büyürdün ama bir çocuk gibi değil, bir roman gibi, bir destan gibi büyürdün. Ve bütün kelimelerin altınla yazılırdı. Herkes okumasını bilirdi. Sen de bir şaheser gibi kurulurdun masalarına. Sonra bir muhabbet kesilirdin bu dostlar meclisinde. Söz olurdun şarkı sözü gibi. Herkes seni dinlerdi konser veriyormuşsun gibi. Sonra onlar küçük şiirlerin olurdu. Sana bir şair duyarlılığı yaşatırlardı. Onları şiirin en güzel beyti gibi okurdun. Bu dost meclisinde gülüşler bir mücevher dükkanı gibi açılırdı. Dişler inci gibi parlardı. Kendini zengin hissederdin. Gözler sana bakarken, Tanrı'nın sana baktığını sanırdın. Çünkü her bakıştan kutsal bir ışık yayılırdı ayaklarına. Tepeden tırnağa bedeninle ve ruhunla barışırdın. Herkes adını bir roman ismi gibi söylerdi. İlk defa şiir gibi bir gün yaşardın. Seni öyle dinlerlerdi ki hapishanede af haberi bekleyen mahkumlar gibi... Her sözün bir hapishane kapatırdı. Her sözün zincir kıran olurdu. Sevildiğini hissederdin sanki bir ocağın içinde odun yanar gibi sımsıcak. Sevdiğini hissederdin sanki kutupta birbirine sokulan penguenler gibi. Dostluğun kıymetiyle değerlenirdin. Böyle bir kasaba olmazdı tabi yeryüzünde. Ama iki üç kişilik bir masa böyle bir coğrafya yaşatabilir tabi. Öyle bir masa ki mezesi söz, şarabı güler yüz… Zaman bir su gibi akarken, yüreğin Nil Nehri’ne dönüşürdü. Duyguların sandal sandal süzülürdü o masada. Gece bir Kahire gecesi olurdu. Işıklar vururdu su gibi akıp giden zamana. Yakamaz olurdu Mısır ya da Mısır yakamoz olurdu. Göz alıcı bir gece yaşardın. Dostluk Yusuf’un yüzünde nur, Zülayha’nın yüreğinde huzur olurdu. Bütün ağlayışların Yakup’un ağlayışları gibi dinerdi. Sonra bir mucize yaşardın denizi ikiye bölmek gibi. Dostların seni yalnızlığa boğulmak üzereyken kurtarırlardı. Bu masada karşı kıyılara geçerdin. Bu masa üzerinde şiir yazılmamış, roman yazılmamış olsa da, kaderin ilahi nazarda yazılırdı. Öyle bir masada otururdun ki bir tahta oturur gibi. Kralını yaşardın dostluğun. Fethederdin insanlığın en kıymetli ülkesini. Yüreklerdeki hazinelere ulaşırdın. Dostluk ne güzel derdin.

Devamını Oku
Osman Demircan

Allah'ım sen olmasan gücüm neye yeter
Bütün vapurlar beni terkeder trenler ezer
Suya düşer sevdanın en hası en mavisi
Yorgun ellerimde seni dileyen güller biter

Bulutlardan avucuma yağmur suyu düşer

Devamını Oku
Osman Demircan

Uçakla,tankla savaşan kadınlar ellerinden çiçekleri atmışlar
Dağları sırtlarına almışlar saçlarına ölüm güllerini takmışlar
Tüfek omza yapmışlar kurşuna kurşunla meydan okumuşlar
Şiirleri unutmuşlar dudaklarından kan ve gözyaşı akıtmışlar

Eşkıya kadınlar şehirlerini unutmuşlar kaldırımda izleri yitik

Devamını Oku
Osman Demircan

bir dalın kırılmasından üzülmüyorsan ormansın demek
yaprakların yerlerde sürünmesinden dert yanmıyorsan
simsiyah bulut olup bozkırdaki çocuklara ağlamıyorsan
doğal olarak büyüdün ey bebek sana kim oyna diyebilir

güneş olup yanmışa da üşüyene de aynı davranıyorsan

Devamını Oku
Osman Demircan

Tutamadım kendimi.
Yenemedim nefsimi.
Kopardım tatlı eriği

Yedim cennete girdim.
Tadını sana benzettim.

Devamını Oku