Erciyes’in eteğinde yükselen
Çınarımsın Hayriye Dabanoğlu…
Bahçemize renk renk güllerle gelen
Baharımsın Hayriye Dabanoğlu…
İlim irfan erleriyle her yanım
Kader bu; Hazreti Adem’den beri
Ruhumuz bedenden uçmaya hazır…
Çattığında; vakti, saati, yeri
Üç günlük dünyadan kaçmaya hazır…
Süre veremezsin takvime bakıp
Peygamber’in verdiği o müjdeyle
Eriştin devlete fakir İstanbul…
Kuran’da anıldın “Güzel Belde”yle
Sendeki bu talih nedir İstanbul?
Aşkın asırlarca yaktı cihanı,
Kimliğine baksak doğduğun mekan,
Cennettir yüzde yüz Güzel İstanbul…
Fark eder bakmayı bilen bir insan
Binlerce delil, iz Güzel İstanbul…
Önde girdin; 1.000’e hem 2.000’e
Kurulsa da baş köşeye,
Makamsız saza aldanma!...
“Maydanoz olur” her şeye,
Görgüsü aza aldanma!...
Kurt bir görsün kuzuları,
Efelenip tutma güreş,
Yıkar seni Karadeniz….
Suyu bile kızgın ateş,
Yakar seni Karadeniz….
Sol yanına çöker ağrı,
Hiçbir değeri yok emeğin, terin,
Dünyada yan gelip yatan kazanır.
Yerin önemlidir, inan ki yerin,
Derenin başını tutan kazanır.
Kırıp gerdanını, büküp boynunu,
Bunca sene yaşayıp şunu gördüm;
Yerine konmayan hazine sağlık.
Rastladığım her tür hastaya sordum;
Bize lazım olan şey yine sağlık.
Bal şerbet değildir, yenip içilmez
Temelsiz bir konak gibi,
Sallanırsın yalan dünya! ...
Eline düşen garibi,
Kullanırsın yalan dünya! ...
Tanıyanlar iyi tanır,
YANARSIN! ..
Şansı olan kızıl korda dans eder;
Sen bir avuç soğuk külde yanarsın…
Bilmem ki bu hale alimler ne der?
Buz tutmuş denizde, gölde yanarsın..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!