Hasret iklimim muhabbet otağım
Yıllar ki kifayetsiz sevda çağım
Bir namzet-i âlâ puslanan dağım
Bu gönül yangını sensin nadidem
Ahirim mi fikrim mi bir dilemma
Gönül pencerende öten kuşlara
Ne sual edeyim nadidem şimdi
Dünya yurdunda her bahtiyara
Ne sual edeyim nadidem şimdi
Muhabbet otağın muhabbet demin
Küfrün karşısında yaman ordumuz
Zâlimi gördü mü nasıl şahlanır!
Bir Allahtan haktan zîrâ korkumuz
İmânsız vurdu mu nasıl şahlanır!
****
Peygambere komşu şehitler bizim
Ne bahtiyarım ne dost bağında el
Yüreğimden ayrı bir haldayım ben
Yaşamak kabilim sorgusuz bedel
Aklımdan ayrı bir yerdeyim ben
Hasreti çatlatan sükûtu bildim
Hicrimden utanır dumanlı dağlar
Duvarlarda kırk bin parça nedamet
Ta ciğerde hasret imiş çerağlar
Tablada külümdür külüm nedamet
****
Yıllar sinede mıh gibi saklandı
Hasret ikliminde gördüğün serâb;
Muhabbet bilmeze, gönül ne yapsın…
Kor yangın içinde kalmışsa türâb;
Kadr-ü kıymet bilmeze, kül ne yapsın…
İnsandır mânâsı kendiyle kutlu
Kamil murada ne nazım ne sözüm
Bir kula bu şeyda ram etti beni
Vaslına meftun vaslına közüm
Bir kula bu şeyda ram etti beni
*****
Hakikat mihengi sana ayanım
Sükûtu nabzımda gezen münzevi geceler
Hasreti ciğerimde sızım sızım heceler
Zamanı saçlarıma ak ak düşüren derdim
Zira nasıl ruhumu ruhuna nakşederdim
Beynimde heyûlâ erimiş kurşun
Hasretin gönlümde bilmem kaç arşın
Meftûn ruhumda dolar taşarsın
Yıllarım niyâzım sensin şahanem
Bülbül dilinden terennüm muradım
Yokluktan varlığı imar eyleyen
Her akşam her sabah sana hediye...
Hicrandan hasretleri var eyleyen
Ümitler leylaklar sana hediye...
Hayatla ölüm arasında canın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!