Kayboluşlar geziyor, şu hayasız şehirde,
Dize gelmiş yollar, lambalar tek tek..
Sessizlik uçuşuyor, şu hayalsiz şehirde,
Dize gelmiş uykular, duygular tek tek..
Küllüğümde ölen izmaritler
Elbet beni de öldürecek
Yüreği tutuşturan sevgiler
Daha kaç izmarit söndürecek?
Ruh yangınında dökülen küller
Sarp hayatlarda sarp yaşamlarla varız,
Bir doğrulsak, dağı taşı üstümüzden kovarız,
Yüreğiyse, acının merhemiyle ovarız,
Biz, aslında kendimize terkedilmiş bir civarız..
Nasıl yaşanırdı oysa, beni yıllandıran yıllar,
Beklenesi bekleneni kıyımda beklerken,
Nasıl yaşlanırdı oysa gözümde yıllar,
Bekleyisi beklenenle koyumda beklerken.
Derûn-i bir hissin, yek payîdarı ola gönül;
Nâr-ı sızısı, harîk olsa da dîdarı ola gül..
Ârşa yükselen mertebe; sızıdan geçermiş,
Ab-ı çeşm ile kâtre kâtre rûhdan inermiş..
Sen efsuni çöl gülleri gibisin,
Serabına dağ taş dayanmaz.
Delikanlı develer taşırlar;
Göğüslerinde sevgi kesesini...
Bir kervan gibisin uzakları,
Nasıl da çarpar göğüslerde yıldırımlar
Bu yıldırımla çarpılan bir sen değilsin..
Nasıl da yıkanır, yağmurla kaldırımlar
Bu yağmurla yıkanan bir sen değilsin...
Nasıl da süzülür şu semalarda kuşlar
Göz görmeyince gönül sezilmiyor.
Baş çeken sabrı vur, kır ezilmiyor.
Ukdesi kalpten, bağı çezilmiyor.
El bağına ben çölüne vurgunum…
Visal beklerken ezberde zamanı.
Kara mıdır yüzler helal lokma senetse
Acı mıdır ölmek, varılası yer cennetse
Ölüm bize kapkara kömürler, yedirtse
Varırken huzura yüzakımla gideyim..
Dağlar çökmüş üstüme varsın çöksün
Dert helvasını yemeyen, ne bilir derdi?
Diyecekler her musibette, bu kaderdi..
İndir Rabbim helvaları katıksız yiyelim
Mazlumu şan zalimi perişan eyliyelim..!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!