Her günüm dünüme darağacı olsa ne
Göz-göze gelelim ve bir sondan bana ne!
Çektiğim zulümler elemler sana değer
Bu sabrın sonunda ustam, sen varsan eğer!
Sensizlik vardı/yasına yazmışlar
Düşün düşün bitmiyorsun
Düş bitti paydos zilini çalmışlar
Beni bekliyorsun gitmiyorsun.
Çıkaramıyorum seni üstümden
Bedir’den kalma bir kinin rüzgarıyla sürüklenen
Uhud’da bir veda sahnesi vardı figüransız
Bir ölüm sahnesi vardı apansız
Bir sahne vardı ki yalansız..
Ve perde açıldı Vahş-î’nin beyaz gözlerinde!
çocuklarıma...
Duygu cümbüşünün menfezlerinden süzülüş dansıyla
şenlenir hayatının cenderesindeki koridorlar,
ezel ustasının parmaklarıyla;
adımların gölgelerini kovalıyorken
ansızın bir gece vakti
takılırsın yıldızlara düşlerine üşürsün
bir damla gözyaşının içinden
aynada kendini görürsün
dayarsın şakağına anılarını
Öğretmenim!
ne güzel duruyorsunuz orada
akıllarda Cebrail edasıyla
hani ben 'cahildim' de sen okumayı öğretmiştin ya(!)
ey mazlûm dünya çocukları
ve savunmasız kadınlar!
can taciri emperyalizmin
Rah
Bilemediğim çehreler düşüyor suretinden
Kadınsı bir çilenin ahı yükseliyor teninden
Sessiz zaman, çizikler atıyor bahtsız alnına
Ve ç/oğullaştırıyor hayatı kendi nur etinden…
Ah! Ah...
Sen Varya Sen
Kalbimin Duvarlarına Yazdığım
Ruhumun Sedasına Kazıdığım
Geleceğime Haykırdığım
Bir Sevdamsın Sen.
Sana secdedeyken Ruhum
Bir fanilik çatışmasında, sokak ortasında
Ayaklar altına alındı, sırtından vuruldu gururum.
Önemsemedim ölümlerimi, kefenim Güller beyazı!
Kalbimi nefesimle vururum, aç kabristanını ben geldim,
Sendendir şehitlik, dudaklarımda ki kevser’in mağrurum...
terkeden terketsin
sen kendinden nereye gidersin
ıssız olsa da sen olan yerler
sen olan yerler ancak sana gelirler
yıkılsa da kalem kalkar bir gün
kim giderse gitsin doğar yeni bir gün