Işıkları kapalı iç sokaklarımdaydım
Söyleyemediklerimde
Görünmedim kimseye / sen de yoktun
Dinleyecek biri de..
Sanal bir sofra kurdum kendime
büyük bir şehrin öfkesinde
ve zamanın içinde
vurulur belleğim
kanar ve kaybolur anılar
bir güneş düşlerim hep
I
yorgun bir gecenin ardından
yüzü kirli bir sabaha uyandım
duvara bir resim gibi çizdiğim
- aslinda olmayan - penceremin
Sevişmek bildik bir kentti içimizde
Sokak uçları boşalan beyazlarda çıkmaz
Terlemiş bir kaç dakikada gezilen / tanrı tanımaz
Şimdi / aykırı duvarlarda solmuş bir resim sen tarafım
Utangaç çiyler yağıyor mısralarıma / gün kokulu
I (gezinti)
ressamı yıllar olan yüzümün çizgilerinde
ömrümün yol haritalarında gezindim
ışıksız merdivenlerimden
geçmişe indim
I
Her şey acır bir yerlerinden
Kendi içinde kırılır zaman
Zaman içinde sevdan
sürekli birlikte yaşanan
bir ana baba gibi tün ve gün
birleştikleri anın
ensest bir çocuğudur hüzün
ikliminde yaşar yarasaya dönüşen kızböcekleri
‘’denizin tadı olmasaydı
sırtıma saplanan gecede,
affetmeyebilirdim..’’
Yıllardır sevdiğime, ne olur, inansana,
Tükeniyor günbegün, tükeniyor nefesim,
Gücüm kalmadı artık, ne olur, sarılsana,
Gecenin ortasında kaybolup gitti sesim.
Çekmedi böyle acı; Kerem, Kerem olalı,
….Ayak izleri yoktur ayrılığın/şarkısı da
….Ve hüzündür vardığı yer
… Kim bilir neredeyim
I
O Bir Beyefendi..
Saygılarımla.
Sabiha Rana