I
Damlara bakan penceresinden
Liman görünürdü
Ve kilise çanları
Durmadan çalardı, butun gün.
Böyle gece yarısından sonra
Ne diye ışık yanar bu dağ evinde?
Ne yaparlar acaba içerdekiler?
Konuşurlar mı, tombala mı oynarlar?
Belki o, belki bu...
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Gene böyle güzel dön
Dudaklarında deniz kokusu
Kirpiklerinde tuz
Harbe giden sarı saçlı çocuk!
Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı...
İste odur düşüncelerimin başucunda.
O, göğsünun taşkın hareketi avlucunda,
Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.
Kendi bahçesidir onun içinde gördüğüm.
Şu şairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
Bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?
Dinle bakalım, işitebilir misin
Her zaman, fakat, bilhassa
Beni sevmediğini
Anladığım zamanlarda
Görmek isterim seni de
Annemin kucağından
Seyrettiğim insanlar gibi,
Elimi çok dallı bir ağaç gibi
Tutarım gölün yüzüne
Ve seyrederim bulutları
Bir deve gürültüler içinde koşar, koşar, koşarken
Güneş doğmadan evvel varmak için
Ufka...
İsterim benim de acaip isimleri
Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun.
Onlarla Madagaskar limanlarından
Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim.
İsterim içlerinde bir tanesi
Vapurun güvertesinde yıldızlara karşı
Kadehlerin biri gelir, biri gider;
Mezeler çeşit çeşit;
Bir sevdiğim şanoda şarkı söyler:
Biri yanıbaşımda,
İçer içer, ötekini kıskanır.
Kıskanma, güzelim, kıskanma;
Eski bir sevdadan kurtulmuşum;
Artık butun kadınlar güzel;
Gömleğim yeni,
Yıkanmışım,
Tıraş olmuşum;
Sulh olmuş.
Orhan veli kanık keşke hayatta olsaydı o kadar güzel şiirleri var ki Türkçe öğretmenimiz bile bize şiir verirken her zaman Orhan veli kanık şiirleri veriyor bu hafta da orhan'ın 2 şiiri var.
Demek ki büyük şair olmak için uzun yaşamak değil yaşanmışlık gerekiyor..
Şiirlerini okurken
İnsan aynı duyguları yaşıyor