Sevdâ seni bulur,
-nereye kaçarsan kaç!
Önceleri masum hareket dersin arkadaşlığa,
Hoş bakışlar damardan girmeye başlar birden;
Krizin gelir her akşam;
Hoş bir kentin caddesindeyim,
Çok geziyorum, vesselâm!
Pek uzun bir cadde bu;
-sanki otoban!
Bir dağ gözüküyor; yolun sonu mu?
Bir tur daha atmış dünya, bak!
Dört mevsim tipik laflar, lakırtılar ortalığı sarmış,
Aynı yörüngede kalıp şu inatçı aşıklar;
-habire dolanıp durur!
Yine çiçekleniyor şu dünya, bak!
Ne şanstı bizimkisi, değil mi?
Sanki gökten düştü zembille,
Gönül bayram ederdi, seyran,
Bizimkisi gibi sevda hak getire.
Belki bir şans vermişler bize,
Ne zaman yan baksan acıma;
-ekmeğimi alsan elimden,
Alev fışkırır gözlerimden!
-kin ateşini hârlarım!
Ne zaman hor görsen düşümü,
Çek beni, ellerinle,
-günaha çek!
Bir fasıl geç, damarlarıma sıcaklığınla
Yoksa, nasıl ateş saçar bir çiçek?
Aşkın çıkar yolu, şu meşk olmasa!
Bu defa farklı olacak şiirim,
Keyifli kelimeler yer almayacak,
Çünkü acıya çalmış dimağım,
Şamar oğlanına dönmüş yüzüm.
Sevindirik derlermiş ardımdan,
Hhangi yaratık o gücü kendinde bulabilir?
silmeye yüz hatlarını, imansızca gözümden!
yerini nasıl alabilir sarı bir maytap,
belli ki, o da bizim gibi;
-serseri bir kurşundur!
Bilemedim, hangi tarihte yıkıldım,
Bir cadı kazanında mı yakıldım Ortaçağın?
Büyülenmiş gibi daldım yahut;
-o karanlık düşlere.
Yoksa bilmeden, kölelere arkadaş olup,
Sinende açar ya goncası gülün;
Bahar geçende solar, toprağa kaçar
Böyle zalım birine düşende can,
Hangi yürek taş kalabilir artık,
Hangi dilin, yaban?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!