'Dağları del gel' dersin, etmediğini de ko'mazsın
Ey kurban olduğum yâr, insafın kurusun!
insan ölebilir,
Bir düşünsene; ne yapabilir?
Otuzbeş yaşındaki bir adam.
belki bitecek diyorlar birgün, doğru mu bu?
sonu mu gelecek herşeyin o gün?
nasıl olacak işler o zaman,
yüreğin defteri mi dürülecek?
nasıl olabilir ki bu?
Elinde barbi bebek; bir oyuncak almışsın,
Çocuğa götürüyorsun,
Aniden yağmur boşandı
Eve dönmeyi düşün.
Belinde barbi bebek,
Ne sıcak diyarlar geziyorum
On çeşit milletten gelmişler
Ne garip esvapları var
Bir hoş oluyorum.
Eh haliyle tabii,
Neden böylesine acımasız,
Hor bakar yüreğe bu canlar?
Yaşar mı hiç, söyle!
Gülü budanan adamlar?
Goncasız mı bırakılır;
Yani, dalsız, budaksız
Öyle nârin kelimeler döktüremem ki ben,
-kuş cıvıltısına da benzemez sesim,
Ne zaman yıldızlara baksam;
-bir yolcu uçağının ışıklarına çarparım.
Biliyorum, yine yakamozdan söz edeceksin,
Boşversene büyülü sözlerden kurulu muskaları;
-bilirsin, hükmü yokmuş hiçbirinin!
Sihirli lambaları vardır ya şehzadelerin,
-şavkar tuhaf ışığı içinde görürsün geceleyin;
-havai fişekler de halt etmiş yanında!
düştüm içine belânın
-hem de püsküllüsüne!
dünyayı yıkarlar başıma, çöksem dizine
çölde kalsam, yüreciğim incinir
yılları yese şu zaman
biliyor muydun,
çürük elmaydı bir zamanlar ad'ım,
her geçenden bir “çatlak” muamelesi;
Osmanlı tokadı, gül bitirir;
-'şamar oğlanı' halt etmiş!
Artık, dönmek istiyorum eve
Neden sürtüyorum bu sokaklarda?
-bil-mi-yo-rum!
Her kaldırımda ille de bir ceylan tüyü;
-bu, 'kadının fendi' dedikleri galiba,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!