Körpe bir gonca gibi yoluma çıktığın an
Beline yaprak gibi sarılmak gerekirdi...
Çınlamalıydı beş yıl, Bebek Moda, Aşiyân
Tepelerde elele görülmek gerekirdi...
Sarıyer ve Gökçekaya barajı kıyılarında
Kırçıl dağlar ki yoksul ve mağrur
Mavi çam denizleri yakınlara sokulur!
Çürümüş demirden yoksul vadiler
Kırmızı ve sarı topraklı yarlar...
Ovalarda nehirler,
Kıvrım kıvrım akardı.
Baraj mühendisleri,
Kunduzlar, set yapardı.
Dalları, kütükleri
Sevdanın tılsımlı sarnıçlarında
Daha gürül gürül aşk içmeliyiz,
Karlı tepelerde, dağ burçlarında
Her gün doğuşunda sevişmeliyiz!
Gür ormanlar bize sırdaş olmalı
Sevdanın tılsımlı sarnıçlarında
Daha gürül gürül aşk içmeliyiz,
Karlı tepelerde, dağ burçlarında
Her gün doğuşunda sevişmeliyiz!
Gür ormanlar bize sırdaş olmalı
Sıcak bir çorbaya,
Güzel bir kıza,
Yakın bir dosta gider gibiydik
Gidecek yerimiz yoktu.
Dostlarımız yok olmuştu,
İpek saçlarında kır çiçeklerin
Çok hoş duruyor âh! ... Çok hoş duruyor! ...
Bakışların sıcak, ellerin serin,
Gözlerin kanımı tutuşturuyor!
Çekiyor; bu girdap bizi derine
Bir salonumuz vardı, loş tapınaklar gibi.
Sen geldikçe bakımlı, sen geldiğince temiz.
Hani duvarlarında sevişirdi sesimiz!
Hani göğsün vururdu bir silah patlar gibi.
şimdi sensiz şu cihan gözümde bir harabe
Esrar dolu ormanlara tutkun bebeğim;
Yumak yumak tutun bana, sarmaşığım ol!
Katran gece çöktüğünde şehrin üstüne
Kar çiçeğim, lületaşım, ay ışığım ol!
Ölüm
Bir devin son şarkısıdır
Hele bir de yersiz olursa
Yersiz ve zamansız
Ölüm dibine vurmaktır hayatın
Seyfi Kadeşim,
Sen doğuştan şairsin. Aman kendini harcama. Berceste mısralar senin kaleminde..
Mahir Ünlü