Seni çok,hemde çok özledim Anne!
Burnumun kemiği sızladı nedense,
Gülmeni ağlamanı ne bileyim,
Herşeyini özledim işte.
Karnındaki günlerimi bile,
Özledim kime ne...
Zakkum kokulu akşamlarda,
Karanfiller topladım.
Kaktüs tarlasına daldım yalınayak,
Bir tutam papatya ya.
Uyusunlar diye bülbülleri bekledim,
Uyudular ama gül yüzüme bakmadı.
Ben mahsun bozkırların,gururlu,çocuğuyum.
Buz kesen fırtınalar,görmüş gönüm,
Kolay kolay donmam.
Bir yaprak gölgesi olmayan,
Güneşlerde yanmışım.
Cehennem gölgelik gelir bedenime.
Sen bir yana İstanbul,Bütün Dünya bir yana.
Birtek fotoğrafına, kurban olsun Viyana.
Sen'in marazın değil, araz Bizde aldırma.
Daha beşyüz yıl evvel,dize gelmişti Roma.
Nerede var bu ahenk,nerede var bu cennet?
Sen kolay bulunmadın,Sen'de ki ayrı lezzet.
İçimde ki çocuk kahkahalar atmakta,
Dışımda ki ağlayan ihtiyara.
Hiç büyümedi, çocuk kaldı,çocuk kalası
Şu beyhude ihtiyar, simdi tam bir yüz karası.
Ne yüzümdeki çizgiler benim eserim,
Ne gönlümdeki çizikler bir ressamın fırçası.
Gezegenler hala dönüyor yörüngelerinde,
Ve biliyormusun hepsi de yerli yerinde.
Dünya sandığın kadar kocaman değil artık,
Ve hepimiz yerlisiyiz bu küçük gezegenin,
Yabancı ilan etse de uydurulmuş uyruklarımız.
Bak bu kez son olsun tamam mı Dadaş…!
Fayansa arguvan ekme arzusu.
Olmadı, olmuyor gördün mü gardaş.
Hele Yalçın kayalıklarda,
Orman yetişmiyor anla arkadaş.
Şimdi beynini bombalayan,
Alınterim göz nurum.
Nurumu tuttu kurum.
Ay tutuldu güneş söndü.
Şimdi mısralarımda,
Keder yazar gam okurum.
Her şey sırayla ölür; Umut,heyecan, insan.
Önce umutlar ölür,sonra biter heyecan.
Nasibini ağzında,taşıyan bir karınca,
Aç bir kuşa yem olur.karınca kararınca.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!