Bir şarkı ki cihanda bulunmaz söyleyeni.
Döndürmeye güç yetmiyor artık gideni.
'Sır vermek adetimiz değildir' bilirsin.
Biz bir gülü sevdik çocuğum, bir de seni.
Senin şarkı söylediğin geceler,
Sesin bir gül gibi açar karanlıklarda.
Açılıp açılıp vuruyorsun
Gecelerin ağırlığınca.
Taş değil, yürek bu;
Dayanmaz.
Dedim ya,
Kader.
Bu akşam yaşamak kadar güzeldi her şey.
Bu akşam gök mavi, yıldızlar uçuşuyordu.
Derinden nefes alıyordu toprak,
Vatan konuşuyordu.
Vatan konuşuyordu tabyalardan;
Nasıl söylense o şarkı güzel değil.
Değil dağların beyazlığı bildiğin gibi.
Ne çıkar, gün vuruyorsa karanlıklara,
Yok içimizde yitik sevgilerin güzelliği.
Sen bir çiçeksin dönüşü olmayan bahçelerde.
Hikmet'e:
'Dünyada kimseye minnet etmeden sana
verebileceklerimin başında bu mısralar gelir.'
Bir kaya dibinden şakırdayarak,
Akan su gibiydin gürül gürül sen.
Ne sen geliyorsun çocuğum o eski bahçelerden,
Ne de aşkın o sıcak nağmeleri.
Bizi kim kurtaracak bu karanlık gecelerden?
Ve söyle, kim yenecek bu yenilmez kaderi?
Bir gün bana geleceksin yıllardan sonra;
İnce bir yağmurla ıslanmış, yorgun,
Zamanlar içinde güzel ve olgun
Ve o şarkı hala dudaklarında.
Bir gün bana geleceksin yıllardan sonra.
Nerede o günler çılgınca sevildiğimiz,
Bir insanı bir tanrı gibi sevdiğimiz!
Açılan gül, yeşeren dal ve dudaklar...
Her şey geçecek nevarsa güzel bildiğimiz.
Ve bir yeşil alev ufkumda yanan,
Çok eski bir şarkı dinlediğimiz.
Ömrümde seninle başlayan zaman,
Uçan kuş, doğan gün, masmavi deniz.
Dallarda bir mevsim kuş seslerinden,
yüreğinize sağlık gerçek şiir tadı aldım.ömrünüze bereket..