Hayat tek bacaklı yol
Bastonsuz yürüyemez insan
Herkes oyuncudur oysa
Sahneden inerken isteksiz
Kapanır ışıklar ve buz kesilir alkışlar…
Zaman takla atıyor sırtında
mevsimler asi
yaz sıcak, kış soğukmuş
insanlar değer bilmiyor, aksi
hep bahane hep bahane
ne yana baksa içi yanıyor
Sevgi kundağıyla sar kalbini
hadi gülümse
pembe güller açsın yüzünde
gözlerine gün/aydınlığını tak
karanlığa aldırma
hayat sende çoğalsın
Karanlık inliyor duyuyorum
eller ekmek izinde
gözler zifiriyi boyuyor, biliyorum
ışık alın üstünde
bir parça umut kömür olmuştu anlıyorum
hayat bitiyor an içinde
Gül/nigâr gülsün yüzün bahtıma
Bende vakit dar
Sana da kalmaz bedel
Önümüzde ahiret var...
Soysuzum saymazsam geldiğinde
Bir masal şöleni başlar
Mor saray’ın bahçesinde
Bekçiye açılır tüm kapılar
Kibrit ateşinde
Parmağını ısıtan
Kral
Eksik don izinde makas sesi
Aç cümlelere traş yaparken kel berber
Nerede son var bilinmez der kasap
Yol çıkmazı birkaç kare durakta bulmaca
Hesabı elinde muhasebeci düzer matematiği
Anlamsız kelimeler soysuza renk olur
Bir ipek böceği olmalısın sen
Rüyalarımı süsleyip
Ara sıra aylak kuşlara gülümseyen
Belki de yavru kelebeksin
Mavi tarlalardaki çapkın bulutlara kadife tenini okşatan
Yoksa
Bir fırlama soysuz
Tek gözü meyve, diğeri kör ebe
İndirilince tahtından
Her dilimde dil değmez bir düşünce
ortasında kainat mahkumiyeti sonsuz
ötelemekte bir kuş tüyünü
yersiz yemeğinde yemlenir gübre
toprağın soluğunda can ile münakaşa iffetini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!