Yankıların eşlik ettiği
Gittikçe yaklaşan
Bedensiz bir sesti
Söndürüp bahtımı, çekip de gitti
Dalımdan koparıp, çaldı gönlümü
Yerlere savurup, aşkı kirletti
O zalim eliyle kesti gülümü
Doldurup acıyı, kadere sundu
Nice gözler açılır devran kucağında çift
Ve nice yüzler kapanır mezarında hiç
Bulutun yüzü külrenginden utanır
Yağmur yıkadıkça tozu toprağı
Yeryüzü paklanır
Hakk, günü siyaha boyar her gece
Ve son sayfa çevrildiğinde
Göğün tavanı dağıtıldı
Yer üstü diz çöküp toprağı örttü
Güneş renginden sıyrıldı
Ay, yıldızları topladı karanlıkta
Şeytan rütbesinden alındı
Ben gitmeden gözlerinden
Dur
Bekle
Dokunma bana
Uyanmadım hala sen kokulu düşlerimden
Yakma ayrılığın mumunu
Gel yanıma otur
incitmeden tara saçlarımı
Başım çok ağrıyor anne
Laf aramızda
Diş etlerim de çürümeye yüz tuttu
Nedense...
Toy sessizlik kaplarken gökyüzünü
Güneş siyaha boyar ışığını
Kurşun tozuyla gözlerini ayartır kuşun biri
Göğsünde beş parmak mermi izi
Göz altında mor halkalı aylara zincirlenir
On iki saat adımında yatırılır sedyeye
Kadife çarşaf üzerinde
Ay uyuyor
Gece sessiz
Gece mutlu bir çocuk
Gümüş elbiseli yıldızlar
Siyah saçlarını tarıyor
Gelincik oldun yârim, sisli dağ eteğinde
Saklamışsın sineni, kör bulut peteğinde
Dudağında ot bitmiş, toprak taşmış teninde
Beyaz duvak sarılı, kan açmış kefeninde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!