Halâ somun ekmeğin ucundan koparır yerim...
Hele de çıtır çıtır;
Fırından yeni çıkmışsa,
Sabah serinliğinde tenine ilişen soğuk,
Ellerini cebine attırıyorsa...
Mahallenin bakkalını geçince;
Tek kuralım;
Ku(m)ralım…
Kuralım düşleri,
Örneğin;
Köyü olmalı insanın,
Önceleri; iç içe girmiş çemberlerdi.
Mekruh...
Müteakip sairlerde,
Mustatil hususatla çevrili;
Riyaziye formüllü, salalarla tezlil edilerek, istihfaflanmış!
Kalabalıklar arasındaki yalnızlık;
İçindedir, derinliklerde...
Mutsuzluğa gelince ;
Önce mutluluk nedir?
Ona bakmalı...
Herkese göre değişir.
“Laissez-faire”
kadarınca serbestsin!
(La isla bonita, fonda…)
Kendini beğendir, pazarla
simsarlara reklamlarla
Gecenin duru ahengiyle ,
salınan bu şiir dimağına yol alır...
-Masumiyetini sınar-
Bütün olasılıkların,
Şerefine tebeşir tozu içmiş,
Tembel bir öğrencinin,
Bahçeyi çevreleyen mavi çitlerin,
Hemen önünden geçerdi o dar patika yol…
Mavi çitli bahçenin…
Çınar ağacı dar patika yola inat edermişçesine;
Geniş bir gövdeye sahipti.
Islık çalan ağustos böcekleri,
Ben,
Bir mavi,
Bibliyoman çocuktum;
Apaydınlık...
Kitaplarımı lunapark,
Havaalanı,
Sana göre ben,
Gönül deryamda;
Kambriyen döneminden bu yana;
Kalp yerine sünger bulunduruyorum ya,
Göğüs kafesimin altındaki mercan kayalıklarında;
Çok iyi su çekip de, sır vermiyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!