Saklanma benden köşe bucak;
Sevdan kalbimden çıkmaz ki.
Yazları getir bana, kışları bırak;
Ben ölürüm, o zaman belki.
Hem yılan gibi soğuk, bu kış;
Ya hatun; ne olur etme bana bu ezayı,
Ne yaptım hak edecek, ben bu cezayı.
Suç mu sanki, az maaş ile çalışmam,
Otuz senelik devlet memuru babam;
Gece olur, dualar eder yatarız.
Gün olur, içine hayaller katarız...
Bırak be güzelim,
Bırak şu gururu.
Gideceğimiz yer;
Rabbimizin huzuru...
Türlü türlü imtihanlardan geçiriyor; şu hayat serüveni;
Ah bir de kaybetmezsek, eş’e dost’a olan güveni…
Her an uygulanış ve yorum farkı;
Gözümde bütün gerçekler sisleniyor.
Bu çok hassas bir terazi sanki;
Beynimde insanlar gizleniyor...
Ne kanun, ne yargıç, ne sanık!
Bir selam getir,
İnkar karanlığında kıvrananlara.
Bir seher yeli gibi,
Kapalı duvarlar arasında,
Gören gözlere.
Bir haber getir,
Dağları tepeleri,
Ardımca yere serip;
Nefesimi tutup,
Vücudumu öne gerip;
Kazanacağım bu savaşı,
Gerekirse;
Bakmak haram,
İşin açıkçası.
Ama vallahi açık;
Göğsü, kalçası.
Bakmayım diyorum,
İnsanlığın atası,
Maymun’muş; haşa!
Allah yakar bizi,
Taşa çevirir, taşa.
Yüzyıllar boyu,
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...