Acını yüreğime gömdüm, paylaşmak için, birde şiire;
Sen gittin gideli buradan, ben hiç uğramadım şehire...
Geçenlerde anlattılar;
Ayvalık’ta bir bayan,
Bikinisini mayosunu çıkarıp,
Denize girmiş gece.
Adamın biri,
Giysileri alıp kaçmış!
Dinlemek isterseniz hikayemi eğer;
Haydi toplanın yanıma birer ikişer…
Çalındı eşyam, çalındı evim ve arabam,
Bin tane hırsız tanırım da, birini aramam...
Ne kadar aşk şiiri yazdım ise,
Hepside kalemin zorlamasıdır.
Eğer benzetmek gerekirse,
İnsanın rüyasında horlamasıdır…
Ey Azrail; benden uzak ol! Hoşçakal,
Sen git yüz yaşını geçenlerin canını al...
Durma, hemen çarçabuk git!
Eşyalarını topla, valizini al.
Kaybetme, hem de hiç vakit,
Seninle yaşananlar, sade masal.
Unutmayacağım yine de seni,
Ağlayanı, sızlayanı;
Öleni yüteni, hep burda.
Şu can pazarını,
Seyret biraz durda...
Kiminin baş ağrısı,
Uykusuz geçen günlerimde;
Yine bir şeylerin yokluğunu hissedeceğim.
Uzanıp sırt üstü yatağıma,
Yarını görmeyi hayal edeceğim...
Genç ve güzel kadınsın;
Sosyeteye girersin yakında.
Biraz oranı buranı açarsın,
Resimlerin de çıkar basında.
Sonra gelsin çil çil paralar;
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...