Dilek taşlarıymış, yok telli babaymış, yok nazarlıkmış;
Allah varken, (haşa) rahmet vermek, bunlara mı kalmış...
Gençliğimde dedi; gezdim diyar diyar,
Elli atmış yaşında, kır saçlı bir ihtiyar...
Kelimelere sakladım öfkeyi;
Konuşurken sana ağırlık verecek.
Alnına sürülen bu lekeyi,
Taşıyacaksın sen, ölene dek...
Rüzgar ol’da,
Götür beni uzaklara.
Yağmur ol’da,
Yağ kıraç topraklara.
Yıldız ol’da,
İşte düğümlendin bağrıma ey ecel;
Ne olur, çözül de yanıma öyle gel...
Yahudiler Tevrat’ı, Hiristiyanlar ise İncil’i;
Tahrif ederek oldular, yirminci asrın katili…
(Katil olamak için, illa bir canlıyı öldürmeniz gerekmez...
Onu fıtratından, yani aslından uzaklaştırmakta benim için aynıdır..)
Söyle var mısın, oturup ağlamaya;
Bosna, Cezair, Filistin, Çeçen için.
Söyle var mısın kahrolmaya;
Bu uğurda canından malından geçen için.
Bilmem kime anlatsam, ben derdimi;
ABD adındaki, onun bunun ülkesi;
Kendine köle belledi bütün herkesi…
Her şey yalan;
Gülüşün konuşman hep sahte...
Bana kalan,
Beklemek seni, hem de bu saate...
Gelmeyeceksen;
Gözümde her şey değersiz;
Mal, mülk, para hepsi.
Artık Allah’a kulluk işimiz,
Gerisi elimin tersi...
Önümde sıra sıra engel,
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...