Bütün sevgililerim, aslında birer hayal ürünü;
Mecnun gibi dolaşırım yolları, her Allah’ın günü...
Ey yalan dünya, kimi tanıdıysam alıp ta gittin;
Söyle Azrail’e, çabuk gelsin, adım Nizamettin...
Yol verin bana, Ey ulu dağlar,
Köy köy gezeceğim derviş olup.
Zaten anlamaz beni sağlar,
Kalkıp giderim, biraz oturup...
Gönlüm toz pembe hayal düşler,
Şu dağların yüksek yamacı,
Boyanmış kardan beyaza.
Yürekte taşıdığım bu utancı,
Bitiremedim yaza yaza.
Çiğdem olurmuş bu karda,
Ben renkli insanım,
Olamam siyah beyaz...
Bazen yeşil olurum,
Deniz gibi mavi biraz...
Ben renkli insanım,
Konup göçenler oluyor,
Her yaz buraya…
Çeşit çeşit kıyafetle gelenler,
Etlerini sıkıştırıyor,
Ufacık bir mayoya…
Temmuzdu gittiğinde,
Üstelik sıcaktı hava.
Gönül duvarını, işte o gün;
Ne badana tuttu, ne sıva.
Temmuzdu gittiğinde,
O benim her şeyim; elim, ayağım, başım;
Bir işaretim yeter, hazırdır ekmeğim aşım...
Orta yaşı geçmiş insanlar,
Bir bir ayaktalar.
Eylül ve sonbahar,
Kuru yaprak gibi sokaktalar.
Kara kış hüzündür,
Asılı duran çamaşır gibi, müslümanları astılar;
Sonra bir maske takıp, dediler “vatanı sattılar”...
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...