Şarkılarda aradım,
Şiirlerde adını.
Hiçbir yemekte bulamadım,
Senin dudak tadını.
Şekerdir, baldır,
Köy yeri,
Ne ayakkabı var,
Ne pantolon,
Ne gömlek,
Ne de ceket.
Üstümde kokan,
Masallarda kaldın,
Kaf dağının ötesinde bir yerlerde.
Gerçek olamadın;
Çıkıp gelemedin, korkulu düşlerde.
Anka kuşuydun;
Denizin maviliğini aldım,
Bulutun kar beyazını.
Heybetli dağ oldum;
Hissetmiyorum artık acını...
Gözlerime perde çektim;
Sana gönül vereli,
Ne gündüzüm var,
Ne de gecem.
Her yer, pamuk gibi,
Yollar, çatılar kar.
Senin anlıyacağın,
Sana ne kadar isyan etsem de Baba;
Dediklerinin bir çoğunda haklısın galiba…
İyilerden ol! güzel konuş;
Diline zincir vursalar bile.
Zifir karanlık, yol yokuş;
Ölene kadar sürer bu çile…
İyilerden ol, asla zulmetme;
Dipsiz bir uçurumdayım,
Etraf karanlık ve de zifir.
Almanya’daki dayım,
Köhne evimde misafir.
Durup durup konuşuyor,
Sevgili dostum,
Çocuğun olursa eğer,
Hiç düşünme,
Benim ismimi ver.
Karın hamileymiş,
Çıkıp der mi acaba,
Bir Allah’ın kulu;
‘Ben hiç sevmiyorum,
Şu İstanbul’u’.
O yüzden değil mi?
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...