Şair boş zamanlarında kapya kırtlıyo kırt kırt
Acılar paylaştıkça azalır, öyle derler
Ben acıyı bulaşıcı iltihaplı irin görürüm.
Uyurken dahi içimi acıtmıyorsa dillendirmem
İçi keder dolu kistimi
Acı 03.16 taksisi gibi
Umutsuzca kavuşamamamıza sürükleniyorum
Rüzgarın savurduğu güz yaprakları değil
Bilmediğim bi halim yürüyor Antalya’da
Beni nasıl bağladığını bilsen kelimelerinle
Yine denizci düğümü atar mıydın dilinle?
yirmi üç
yirmi üç benim yaşım
hiçlik üç
ben küçükken yirmi üç çok uzaktı
şimdi altmış üç de çok yakın
eksi üç de
Kül renginde sirk faresi!
Beni anladığın dakikalar var ya;
İyi ki varsın küçücüklüğünle.
Anlayamadığın yerde “hoşgeldiniz” paspasıyım
Kucakladığında doğum günü pastası.
Ben anlamsızca mutluyum
Renk yazmak,
Şarkı toplamak istiyorum patikadan
Eteğimin ucu dalgalanıyor
Bu yürüyüş uçuş aslında
Rüzgar benim
Sen
Şimdi şöyle gelsen
Koysan ellerini dizlerime
Hataydı yaptıklarım,
Hayat yaptırdı.
Desen
Ellerimiz sarmaşıklar gibi mıhlansın birbirine;
İstediğin yemek buharı üzerinde,
Sarılalım ve bahçede bir gül gibi yalnızlaşayım.
Perdeyi mümkünse sevişirken de kapatmayalım.
Öpmek için eğil yüzüme, kucağında saltanatımı özledim.
Sohbet-i hasretin için de baht defterimi közledim.
Jelatinli bir çerçevede
Damağımın orda işte bir damla vişne reçeli
Meraklısı yok imhasını bekliyor
Boynu bükük evvelsi gibi, kırılmış bambu filizi
Neye büyüdüm inan bilmiyorum
konuşmamızla kirpiğimde bir yağmur ormanı büyüyor
perdeler kısalıp butlar çıplaklaşıyor
saç gibi kıpkısa kesiliyor
bulutlara salıncak kurmuşuz gökyüzüler arası sallanıyoruz
bulut ayağı sağlam ve bu salıncak güvenli
kırılmış gökkuşağı
ışık yansıtan değersiz taşlar
araba camından yağmuru izlemek
felsefik olmayan düşünce
geldi geldi
işkenceci hayat ortağı
Şiirleriniz eksik duygu bakımından
şiirleriniz harika hatta 3.16.