ben seni severdim
yine gelsen ellerini ölürdüm senin
parmaklarından kayardım
sen beni bitirirdin
yine ve yine gün batımlarında
dudaklarımı yapıştırırken
kendini çimdiren iç ses
orda her gece dolunay;
her sarılma kucaklaşmadır
sesler arttıkça müzikler kule olur,
üzerlerinden atlamak ve eve gitmek kolay olur
orda her kabusun bir rüyası bulunur
Değişmezsin sanıyorlar;
Ekmek kavgasını sıcak yatağına değişmezsin sanıyorlar.
Cam kesiği mi, kağıt kesiği mi?
Her belirsiz yol çekinmeden verdiğimiz cevaplarla aydınlanıyor, onlar sokak lambası.
Neden parmak şıklatmakla öğrenilmiyor bazı cevaplar?
Çünkü bazı zümreler, sıcak bir yatakta uyumana izin veren işler
Yaklaşık 1 yıldır bazı ustaların şiirlerini merak ederek girdiğim bu sitede ben de şiir yazma hobimi gerçekleştiriyordum.Bana çok da iyi geldi çok ilginç insanlarla tanıştım, biriniz yedek peygamber, öbürünüz evli ama asılmaya meraklı, öbürünüz de profiline koyduğu kuzgun fotoğrafının hakkını veriyor; biraz parlak gördüğü şeylere dadanıp onları hazinesinde sandığı zaman ara ki bulasın beyefendiyi.Benim şiirlerim bugüne kadar sansür yemedi, okundu ve beğenildi de.Açıkçası beğenilmese de burda kalır devam ederdim kendimi gerçekleştirmeye, eleştirilmek benim için her zaman yakıt olmuştur.Peki o halde gelelim buradan neden ayrıldığıma...
Sansürlenen bir sanat Can Yücel’i yapabilir miydi? Göte göt demeyeceksek gidelim elitist twitter profillerimizde millere sallayalım kardeşim, bu mudur yani? Alkol ve gece şiirimi ciğerimden söküp aldınız, kafa patlattığım ve bazılarının gerçekten okurken bir şeyler düşündüğü şiirimi çaldınız benden, yakıştı mı?
Ulan antolojine ekleyenler bile vardı şiirlerimi.Bu yaptığım kraldan çok kralcılık falan değil, şiir benim duygularımsa o duygular karanlığı ve karanlığın insana hissettirdiği bezginliği, ana bacıya sövmeyi hayli hayli içerebilir.Şiirlerimi de alıp bu ikiyüzlü siteden ayrılıyorum, eminim daha iyi bir platform bulacağım; herkes kalsın sağlıcakla.
depresyon durağında inecek var kaptan
müsaade istemiyorum yalnız kalmak için
seslenmiyorum kurtarılma umuduyla
kelimeleri kaybetmek için öğrenmedim
sessizce gürültüleşiyorum
Selam tanrım
21. Yüzyıl için fazla kibirli değil misin?
Sana “hayatım bok gibi” başlıklı mail yazamıyorum
Elime tutuşturduğun çirkin gri boyalarla
Evimi griye boyamama “kader” demişsin
İradeyle suçlanıyorum aynı zamanda
bir ceviz kabuğu cevizi sarmalamak sayılır
bir ahmak büyük bir güzelliği alt eder
kırmızı bir kelebek en çok bir stickersa büyüleyemez
ellerinin gölü sevmesini izliyorum
bu saatte hep daha organiksin sen
Sevgili tanrım!
Beni ne için yarattığını anladığımdan beri,
seni daha az tahammül edilebilir buluyorum
beni bulmacalar çözmeye,
Aşığım be!
Mutfak tıkırtılarında yanıma koşmana,
Merak dolu kuyruğuna.
Selam sabahın,
Miyavına...
Leb demeden Çorum’u anlamana,
Sonbahar yaprakları
Esrarengiz adını unuttular
Bir faraş bir kürekle; çöpte ufalandılar
Seks, bir nokta bile değil
Sevişmek bir paragraf ve hayvani değil
Şiirleriniz eksik duygu bakımından
şiirleriniz harika hatta 3.16.