bereketli yağmurlar yağmıyorsa vecadır
söylenmemiş sözlerim
kılıç kuşanmış gardını almış söndürülmüş izmarit
eğer dökülen bütün gözyaşları bir kristalize buzdağı ise
-perdeli kelimeler-ben bende değilim sizde yoksunuz
aşka-tutunamayanlar-a...
ey soylu / erki
en büyük günahım sevdam
Uçmaktan yorulmuşsun
Gökten göğe doğru kanatlanan sunam
Sözlerin bir kılıçtan keskin
Gittikçe incelen bir dal gibi ipten ipe
Süzülen gözyaşın bir kılıçtan keskin
şu dünyada
her toprağı kızdırıyor güneş
her el’in GÜL’Ü başka
aşka kanar
aşkla yanar
aşka ölür
-Yaban Arıları Uçuyor. Nasıl Oluyor Ki?
Benim ruhumda şair
Hayalden öte gerçek şiir
Yazmak elim ayağım
Yazmak gözüm seve seve
Hani bir gül - İnsanoğlu
Boşluklarda boşluklarda
Ara beni ara beni
Görünmez mi ötelerden
Komşu Hatice teyzenin çatısı
Kızıl kırık kiremitler
Kilitli kapılar, yorganın altı
Ten tende ediyor fütursuzca bayram
Ağarmadan gün
Can yakıyor
Sararmış mor gül. Öptüğü yer hâlen sıcak
Tentenemin üstünde hercai boynu bükük
Fısıldadı bir akkelebek” Özgürsün! İstediğini yap. “
tebrikler... başarılar
Sevgili Alaz,
Hep büyük şiirleri sen mi yazacaksın. Sonra bize ne kaldı. Bu şiirinde de dağ çiçeklerinden başladın, kent merkezlerine indin..İnsanın kalbine girdin. Neyse 'Umutsuzluk Yok..' Bu daha da güzel. Eline sağlık Nil usta..Gerçekten ustasın her hususta..