Benim halkım atar oyu, tokadı,
Yoksulluğu üzerinden atamaz.
Tarla, tapan tüketir de takadı,
Ürününü değerinde satamaz.
Razı olur iki torba kömüre,
Her gün cinayetler, her gün felâket,
Seni uğursuzluk sardı Türkiyem.
Her gün hıyanetler, her gün delâlet,
Gelmiyor bir türlü ardı Türkiyem.
Nerden musallattır bu kötü kader?
İnsanlar eşittir, ortaktır haklar,
Kadını geriye koyan utansın.
Erkeği, kadına saygısı aklar,
Kadını kölesi sayan utansın.
Kadınla erkeği eşit görmeyen,
Gündemi sarıyor saçmalık her gün,
Zırvada kendini aşana güldük.
Yalanlar baş tacı, gerçekler sürgün,
Doğrunun peşinden koşana güldük.
Demokrat, işçiden hakkı sakındı,
Şiddeti artırıp her geçen ayla,
Saldıran teröre lanetler olsun.
Kardeşini acımadan bombayla,
Öldüren teröre lanetler olsun.
Acılara boğdu yaktı her yanı,
Yapımcı, diziye oyuncu arar,
Yetenek yok ise veremez karar.
Kamera şakası olur belki de,
Kimisi kendini boşuna yorar.
Dizide arttıkça yüzün karası,
Bayram Neşesiz kaldı, Gönüller Özlem çeker,
Barışlar Savaşlara yenildi teker teker.
Recep, Şaban, Ramazan derken Kurban da geldi;
Yetim, Garip ve Fakir beklerken etle şeker,
Zalimler Mazlumlara korku tohumu eker,
Ben kışı sevemedim, bahar için katlandım,
Yoksulluğun üstüne kar olup düşmüyor mu?
Doğal afetler ile ölenlere hep yandım,
Çaresiz mekânlara sel olup taşmıyor mu?
Ülkemizde bu mevsim yüreğe korku saldı,
Vaatler vererek gelmişti ama,
İktidar olunca durdu istikrar.
Her yerden yırtıldı, tutmuyor yama,
Toplumu yeniden gerdi istikrar.
Belliydi yarınlar düne bakınca,
‘Savaş bir cinayettir’ zorunlu olmadıkça,
Vatana göz dikene kalkar bizim kolumuz.
Mustafa Kemal gibi çok mecbur kalmadıkça,
Silaha sarılmayız, barış bizim yolumuz.
‘Yurtta sulh, cihanda sulh’, budur temel ilkemiz,
Anadolu'nun ova köylerinde sobalarda, tandırlarda çoğunlukla kesmik (saman) yakılır. Toprak damlı evlerin bacalarından yükselen dumanların görünüşü ve kokusu, köylerimizin yaşayan yönünü uzaklardan duyumsamamızı sağlayan işaret fişekleri gibidir.
Anadolu'da bir izdir, bir sıcaklıktır saman dum ...