Diktiğin çiçeğin ipini uzun tutmaktır umut,
Bir filize mutlu olmak belki de…
Kaldırımda açan bir çiçek,
Bir gülümseme belki de…
Kendini unutur mu insan?
Unutur.
Savrulur, dağılır
Nerelere gittiğini bilmeden,
Yitip gittiğini görmeden,
Vura vura en diplere,
Yalınayak koşup oynadığım,
Kaçarken toptan, takılıp düştüğüm,
İstopta renkleri yakaladığım,
Sokağım, taşlarım, ağaçlarım…
Hani yorulurduk ya bazen,
Uzanırdık çimlere?
Bakma sen benim büyük durduğuma,
Gecelerden, karanlıktan korkarım hala.
Ürkektir yüreğim.
Kırılır, incinirim,
Bakma sen benim böyle
Güçlü durduğuma.
Yavaş yavaş her gün ölmek mi,
Yoksa fark etmeden
Günün birinde
O tahtaya kafanı çarptığında mı uyanmak?
Nasıl da acı veriyor
Yavaş yavaş gitmek sevdiklerinden
Bir kelimeye sığar mı tüm yaşananlar?
Elin, gözlerin, bakışın, sesin,
Kocaman yüreğin,
Kalbinin sesi, şükrettiğim nefesin,
Attığın adım, bıraktığın gölgen,
‘Sen yorulma’ demen,
Neden karamsar oldun?
Yoksa öyle mi doğdun?
Gözlerindeki yaş dinmedi yıllardır.
Bir tek sen mi yalnız doğdun,
Yalnız oldun?
Acılar tek seni mi vurdu?
Çoğu zaman gökyüzüne bakmayı unutur insan,
Yıldızlara, Ay’a, Samanyolu’na…
Dalar içindeki büyük yalnızlığa…
Bir gün daha doğuyor gecenin içinden…
Karanlıklara süzülen kırık ışıklar…
Bir umut, bir ümit, bir hayal yaşam…
Hayaldi her şey,
Bir göz kırpışı kadar kısa…
Gecelerin günlere kattığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!