Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Seyfi Karaca
Seyfi Karaca

Cagir ey kalbim deli gönlüm beni bildigi gördügü duydugu dogdugu topragindan hayatin huzurunda söyleyip yazan, insan divane eylesin..!

  • tımarhane duvarı01.02.2025 - 16:23

  • tımarhane duvarı31.01.2025 - 18:37


    KİTAPTAN KİTABA

    Dostoyevski, sadece yazdıklarını Roman’ la sınırlayan soyut yüzeysel kurgu yahut öyküsel anlatımların dönüm dolaşımlarında kalmayarak kendi çağını ve kendinden sonraki yüzyılları yüklenip taşıyan toplumcu ivmelere yakından bakan derin analizler, yerinde tespitler, samimi sorgulamalar ve felsefi yorumlar getiren edebi eserlere her yazdığına kendi hayatından somut kesitler harmanlayıp kattıklarına yürek ve kalem yorarak kendinden sonrakilere halen de klavuzluk eden insanlık ailesindendir.

    1860’ larda etkilendiği Sosyalist harekette aktif rol alınca Sibirya Sürgünlüğü yaşar ve oradan döndükten sonra zaten sadist derecede baba otoritesinin henüz kişilik şekillenmesinde derin bozukluklar bırakarak hayatını alt üst eden baskın yaralarını ve kabuklarını kıramadığı için yazdığı toplumsal çıkmazları her romanında olduğu gibi alttan alta kilise muhafazakarlığına umutlandırır. Ezilenler’ deki her türlü insanlık dışı yollarla lüks ve ihtişamlı ayrıcalıklığın ganimet kovalayan acımasız Prens’ ler zümresine karşın, İhtiyar ilmenev, sokakların tüm acımasızlığına terkedilmiş sara hastası öksüz Nely, baba oterştedine tutsak iradesiz tutarsız kaypak dengesiz Alyoşa, Alyoşa’ ya taparcasına tutkun Nataşa işlenir anlatılırken, yazdığı İnsancıklar romanını henüz yayınlamış Dostoyevski, Ezilenler’ de Prens’ i babasının zırva figürü olarak anlattığı ve İhtiyar İlmenev’ in karısını da annesi olarak kurguladığı her karakterin bizzat kendisidir.

    İyimser insanlar karşısındakini en ufak iyi halini hep abartılı övgüyle yüceltme derecesinde - hele ki başkalarının uğradığı felaketlerde hep kendini suçlayan takıntı travmasıyla- büyütüp olumlayan yaklaşımdan dolayı sürekli zarar ziyana uğrayan hayal kırıklıklarının şiddetini ve çilekeşliğini ağır travmalarla atlatmak zorunda kalırlar. Veya yabancı kuytularda, yadırgatan yoran üzen yıpratan yitik sefil köşelerde sonsuz ezikliğe kendilerini adayıp mahkum ederler.
    Bu yüzden Marks ‘ insanların - kötüye daha meyilli olduğunu es geçip göz ardı ederek- ekonomik sorunlarının üstesinden geldikten sonra sınıfsız sömürüsüz bilimi kutsatan ortak ürettiğini ortakça adil ve eşitçe paylaşma ilkeli komin çıkar ilişkili topluma eriştiği zaman, başgösterencek olan doğa ile sorun. ve çelişkilerine odaklanacağını dillendirmiş.

    Bugünse istisnasız küresel global ölçeklere hapsedilmiş tüm yeryüzünün ekonomik alanda değil Marks’ ın öngördüğü sorunların içinden çıkılmayana derinleşmesiyle diyalektiğin gereği dayanılmaz çürümüşlerden depreşerek eşit dengeli duyarlı ve adil paylaşımlara açmaz ve sorunlarını çözümlemiş olması, tam tersi, her türlü ilkelliği korkuyu karanlığı ve çağ dışılığı dayatan zorbalık -gericilik hükmüyle tarihin en sorunlu çekişkili haksız hukuksuz soygun sömürüleri yaşatılmakta. Bilimsellikse yedeğinde sanatı edebiyatı ve bütün iletişim tıpkı diğer aygıt alet ve aracılar gibi toplumları daha gönüllü alışmış uyuşmuş ve kabullenmiş müsaitliliğe yapma baskılama uydurma yönlendirme yönetme ve yağmalamada etkin tetikçilik suikastçıları olarak kullanılmakta.

    Edebi ve felsefi derinlik, duygu düşüncelerin kapsadığı ve görünene görünmeyen yerden bakabilme inceliği zerafeti aklı fikri özgürlüğü özgüveni duyarlılığı ve olanların ilmi sanatıdır. Tersiyse fayda ve çıkar ilişkisine odaklı basit sıradan pratik adi hiç bir özelliği farkı ve özgünlüğü olmayan birbirinin - bağlayan ilişki kalıplarının tutsağı ve hastalıklı dürtü güdümlüsü kalabalıklarının - benzerlerinin işi gücüdür.

    Önyargılarından, dogmalardan ve ilkelliklerden kendini kurtaramamış, soyut kavramlar olarak- pratikte hiç bir payı katılımı etkisi ve paydası olmayıp - erdemliliği ve fazileti kutsayanlar özde ve gerçekte kendi bencilliklerine taparlar. Karşılığı ve gerçekliği olmayan istismara dayalı ve laftan foyadan ibaret ( kendi hırs saplantı şehvet tutku kapris yarış tamah mevki makam servet şöhret düşkünlük eğilimlerinden başka hiç bir ereği ideali amacı kıvancı sevinci olmayan) fazilet erdemlilik bilginlik saygınlık gösterisiyse, sureti haktan görünmenin cimri bağnaz kibirli bencilliğini artırıp çoğaltan sahtekarlık müessesiciliğidir.
    Bu yüzden görgüsüzlükte ihtişamda hırsta zırvalıkta zorbalıkta ve gösterişte had hukuk sınır ahlak sorumluluk tanımayarak bolca israf ettikleri ( yoksulların sefaletini dahi onlara kendilerini oyaladıklarının lütfu gibi görerek, ortak yaşama hakkından ve değerlerinden sorunsuz itirazsız yağmalayıp gasp ettikleri) her şeyde doğuştan ilahi kudret tarafından özel seçildiklerine inanarak yaşadıkları her türlü rezilliği masum meşru haktan ve hatta her sorumluluğunu yerine getiren vazifeden ve ibadetten sayarlar.

    Sayfa 270-71’lerde ‘ ben ruh derinliği sanat etkinliği bilmez adi bir adamım , rahatım keyfim konforum yerinde oldukça ayrıcalıklı sınıfın iğrenç kof ve çarpık ilişki bozukluklarını ve evet efendimciliğini asla bırakmayarak hayvani iç gıcıklayıcı dürtülerim kamçılayıp kırbaçlayınca onu tatmin edip doyurmaktan zevk almaya bakarım. Ve biz kainatın kuruluşundan beri hep hep varız dünya batacak ve hayat bitecek olsa bile biz en kötü şartlarda dahi bir çıkar yol bulur , bizi ezilen sömürülenlerden ayrıcalıklı kılan seçkinlikte üste çıkarız. Fazilet erdemlilik saçmalığıyla günü dünyayı zıkkım zehir etme işini hayatı pahasına siyanür içmeye meraklı ilgili meraklı akıl fikir düşünüp yoran salaklarına bırakırım’ diyor, romanına kendini gerçekliğini de katarak giriştiği diyalog kesitinde derin yaşam toplum ve dünya ilişkilerini (her kitabında olduğu gibi ) Ezilenler’ de de Dosteyevski’ nin eşsiz anlatımıyla Seçkin zümrenin Prens’ i .

    Katalonya’ ya Selam romanını 1938’ de gönüllü katıldığı İspanya İç Savaşı” ından ( 1936) sonra yazan Georg Orwell’ ( kendisi Hint kökenli olup, sömürgelerde gizli polisiye işlerinde görev almış fakat ordaki acımasızlıklara tanık olduktan sonra etkilendiği sosyalistliğe meyil sarıp istifasını vererek yaklaşan Hitler- Mussolini Faşizmine ortaklık edecek olan Franko” yu bastırabilmek için Anarşist blok safında için gönüllü olarak katıldığı Kesintisiz Devrim sloganlı daha sonra Bolivya dağlarında hayatını kaybeden Che Guara ‘ nın da aynı Troçkistvari hayal ve heveslerle umduğunu bulamayan hayal kırıklığına uğradığı Küba’ yı terkettiği gibi, savaşta maceracılıktan sonra) inandığı bütün sosyal ve toplumsal derinlikli değerlere yabancılaşarak İngiltere” ye geri döner ve tüm Avrupa toplumları en başta olmak üzere hayali denenmiş olan bir ütopya’ nın( sosyalizmin ) alttan alta karşıtlığını yapam ve bugünkü her saniye milyar dolarlarca servet dolaşımına mal mülk sahibi ve insanlığın bitişini robotlaştıran hissedarlığın patron tanrıcılığını yapan Elon Mask toplumunun tohumlarını daha o günlerde köpürten Hayvanlar Çifliği’ ni yazdı.

    Aynı yıllarda ise ( 1943) Türkiye’ nin yerli Tolstoyu diye adlandırılan Yaşar Kemal’ in ince Memet’ serisi henüz Embriyo bile değildi ve Sabahattin Ali, yurtdışı hatırasını çekmecede saklayan, tüm sevip inandıkları tarafından hayatın kapı dışına konmuş monoton ve tekdüze memur hayatının kurbanı hayli İhtiyar Raif Efendi ‘ yi öyküleyen Kürk Mantolu Madonna’ yı yazıp yayınlamıştı.

    Her duygusal yakınlaşmalar aklı fikri bilgiyi özgürlüğü iradeyi mayasında harmanlamadığı sürece değişken ve geçicidir. Ana temelden birbiriyle hiç uyuşmayan karakteristik zıtlık ve ayrışmalarsa kalıcıdır, bu yüzden de yüzeysel bağlamda sağlanmış olan ilişki bozukluğunda sürekli sorun , açmaz, sıkıntı, dert, huzursuzluk ve çatışma yaşarlar.

    Çelişkiler ve anlaşmazlıklar üzerine oturup kurulmanın temelinde yatan etkin sebepse, asıl kaybederek yenilmenin üç kuruşluk çıkarına yok diyemeyen alçaklığa düşkünleşmekle olan biten felakete sürüklenmek olduğu gerçekliği ve Erdemli duyarlı hassas sorumlu bilgili ilgili kararlı iradeli yüce duygular uğruna kaybedilen her şeyin ise yenilmekten değil, tam tersine insanlığını kazanan büyüklüğün onur kaynağı, güvenilirlik saygınlığı, doğru dürüstlük ilmi, kişilikli karakter bilinci, akıl fikir dayanağı, onurlu itibarlı paylaşım ve iletişim akışkanlığı, akıllı ilgili bilinçli sorumluluk yükümlülüğü ve cesareti, özgüvenli ve güvenilirlilik saygınlığı, özgürlük ve özgür irade duyarlılığı , vicdan muhasebesi, mutluluk paydaşlığı ve toplumsal aidiyet kıvancı olduğu gerçekliğindedir.

    Insanın kendini güç bela susturup bastırabildiği kadarından sonrasına dayanamayıp, aç ve susuzluğunu çektiği sevgi ilgi yakınlık saygı güven özgürlük ve mutluluk yoksunluğu sancısılarıyla boğan üzen örseleyenlerden kapıldığı hıçkırıklarla ağlamaya bırakması, dolmuş yığılmış olan bütün birikintilerin dışa vurma ihtiyaç ve gereksinimler karşılığı ve sakinliğini buluncaya kadar kendine azap yükü olan tıkanmışlığın ( hisli duygulu ve dokunaklı histeri çalkantısı ve buhran tetiklemesiyle daha fazlasına katlanamayıp uç veren patlayan yerinden) içini döküp boşaltma bedelindedir.

    Seyfi Karaca…. Ocak /25

  • tımarhane duvarı31.01.2025 - 18:37

  • tımarhane duvarı22.01.2025 - 18:42


    ZİLPAYDOS
    ….
    Bir Lafontaine tuali
    Arpa suyundan bozma kafa bulmalara küflü naralar kütürdeten bahaneden birahanelere
    Zürafa giyinmiş merkep
    Lisanslı meyhanesinde kurt iken çakallaşan uğultu ve hırıltılarla
    Gizli sınıf başkanını aranıyor gibi zilpaydossss
    Ala kargaya
    Kara kargaya
    Kızıl doğana
    Timsah ejderhaya
    Süpersonik atmacaya
    Kenar köşeli örümceklere
    Kara sineklere
    Yeşillenmiş kurbağalara
    Aynet meymenet bukalemonlara
    Tek kelimeden ibaret tropikal papağan

    Seyfi Karaca… Ocak /25

  • tımarhane duvarı22.01.2025 - 18:41

  • tımarhane duvarı11.01.2025 - 17:26


    DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
    ….
    Elbetteki gün nerdeyse ister kum saatiyle, ister gölge adimlariyla, ister kule, ister duyar yahut kol zuhur zaman ölcerleriyle, her saniyesi süreli ömre yazili ve kayitli olan asirlar da ordadir, asirlarin nabzini tutan dakka da ordadir.

    Bu yüzden zamanin haritasini arayan her seyden evvel kendine varip kim oldugunu veya olmadigini bulmaliydi. Dünyayi arayansa yüzlesebilecegi onur haysiyet vicdan özgürlük cesaret emek zahmetten dogan hakkin hukukun huzuruna varip askin sevginin hic bir seyle takasi olmayan kutsal ve saygin divanina kurulmaliydi. Sesini arayan sazin sözün muhabbet meramina ilgi alaka merak ve meyil salmali ve duymaliydi. Yüzünü arayan alin terinden kazanilan mutluluga itibar etmeliydi. Günesi arayan yesermis caglaya, sararmis yapraga, daga, ormana , denize, ekine, bostanlara, koylara kiylara, mevsimlere ve kuslara bakarak acinin müsterisi, kahrin belanin kinin fesatligin fitnenin nefretinsiddetin zorbaligin ezikligin cürümüslügün agidin yozlasmanin kötülügün saldirganligin pisikomanyakligin bencilligin ve kaderi köhnesi degismez mutsuzluklarin müptelasi olmaksizin bütün hirs ve ihtiraslarindan kendini arindirarak iyiligin barisin özgürlügün istikrari karsilikli gücveni dünyayi coktan bulmus olaliydi ….

    Ey hakki ödenmez aklim sevincim utkum kivancim sevgili kalbim, güzel ülkem ve biricik ömrüm, benimle yordugunuz ve yoruldugunuz ve kilavuzlugunuzla taniklik ettigim ve yasadigim sevinci tarifsiz her iyilik güzellige sonsuz tesekkürlerimle.

    Seyfi Karaca….Ocak / 25

  • tımarhane duvarı09.01.2025 - 12:36


    MÜMKÜN MERTEBEDE SAYGINLIĞA HAKKA HUKUKA HUZURA ve İNSANA DAİR 2
    ….
    Aristoteles salt ve soyut “ yağmur yağıyorsa hava bulutludur” gibi mantık önermeleriyle var olan bir şeyin hiç bir zaman değişmeyeceğinin DOGMA’ larını savunur. Ona göre ideal insan ve erdemli topluma ulaşmak için üst yapının yani idealar topluluğunun (ruhlar aleminin) belirlediği değişmez kurallara uymaktan geçer. Bu yüzden bir şey doğuştan ne ise sonsuza kadar odur. Yaşamsal ilişkileri belirlenede üst yapı ( idealizmin sultası ) yani hisler istekler arzular duygular dürtüler duyumlar beklentiler belirleyicidir. Bireyler olgular olaylar toplumlar varlıklar ve sonsuz evren kesin durağan donuk ve sabit değişmez kaideler üzerine kuruludur. Her şey ideal gerçeklerin soyut yansımasıdır ve oradan yönetilen bizim sınırlı hayatımız ve algılama gücümüz asla idealar katına ( ruhlar aleminin kaynağına ) ulaşıp erişmeye yetmez. Bu sebeple doğuştan varlıklı ve zengin hep hali vakti değişmez zengindir, değişmez kaderiyle fakirse hep fakir. Zümreciliği savunur ve her türlü soygunu vurgunu adaletsizliği sömürüyü hiyerarşiyi doğası gereğince olağan sayar. Her türlü çağ dışılığı yöneten yapan ve yönlendiren dogmaları dayatan sabit fikirli ARİSTOKRASi kavramı özü aslı esasıyla buradan gelmektedir .

    Hegel Diyalektiği’yse ‘ nesnel yaşamı belirleyen duygu düşüncelerimiz olmasına rağmen her şey değilir ve dönüşür’ diyerek Aritoteles soyut mantıklı ideal dogmacılığına kafa tutar.
    Feuerbach ise düşüncelerimizi, yani üst nicel yapıyo belirleyen ve besleyen etkenin nesnel somut ve nitel varlıklar ve olaylar olduğunu, yani manayı anlamlandıran şeyin Maddesel somut gerçeklikler olduğunu savunur.

    Diyalektik Materyalizm’se Hegel’in diyalektik kuramıyla Feuerbach’ın Materyalizm felsefi düşüncesini birleştirerek yaşamın duygunun düşüncenin belirleyici etkeninde çıkar ve üretim ilişkisinin belirleyici olduğu, emek sermaye çatışması ve çelişkisiyle belirlenen bu ilişkide hiç bir şeyin durağan sabit doğma olmadığını, sebep sonuç arasında tüm olup bitenlere dair akıl fikir mantık deneyim ve gözlemlerle insanın toplumların sistemlerin yazgıların dayatmaların olguların ve okayların değişebilirliğini savunur. Bu yüzden Aristo@ nun sabit, ön yargılı peşin hükümlü hiç değişmez ve dogmacı idealist fikirliliğine karşı çıkarak üretim ilişkilerinin tüm hayatı ( yani duygu düşüncelerimizi Maddi somutluktan edindiğimiz huzuru refahı eğitimi sanatı gelişimi kalkınmayı da maddi çıkar ve fayda esasına dayakı ilişkilerimizin belirlediği ) belirlediğinin; ve maddi somut gerçekliğe dayalı bilimselliği esas aldıkça insan ufkunun ulaşılmaz erişilmez sonsuz sınırsız sanılan her şeyin bilşnmeyenlerine açıklayabileceğiyle beraber insanın evrene yabancılaşma duygusunu yenip özgüven artıracağını ve çıkarları hiç bir zaman uzlaşmayan sınıfsal çatışmada sömürenlere ve ezenlere karşı yaşam kavgasını verenlerin dayatılmış her türlü soygun sönürü kaderciliğini kökten değiştireceğini savunur.

    Aristokrasinin değişmez tekdüze sabit durağan keyfiyetçi zümreci yobaz bağnaz hükümran ve buyurganlığına karşı sürekli hareket halindeki disiplin nya toplum ve evrensel dönüm dolaşım değişen durumlarının değişen tahliline aklı fikri bilgiyi deneyimi ve gözlemlemeyi danışarak sağlanan çıkarımın vazgeçilmez ilkesidir, insan toplum devlet olay olgu oluşum madde mana her etkiye karşı verilen tepki kadar, kapsamı içeriği özü esası ömrü direnci süresi dayanıklığı cürümü karşılığı tutarlılığı hayatı ağırlığı olduğu gerçekliğinin. Bu yüzden insanlık adına en büyük serveti ve sermayedi olan duygudan düşünceden ve özgür iradeden koparılarak topyekün ve bir daha kolay kolay iflah olmaza tüm dünya geneli yeni dünya düzeni dayatmasıyla ( türkiye seksenlerinde eş zamanlı oniki eylülce ) ahmaklaştırma işinde medya magazin marketçiliği soytarılarıyla fanatik düzeyde ilahlaştıran ilgiyle kendi hayatının somut gerçekliğini terketmenin ve bozulduğu sanal bataklıkta gün öldürerek itibarsızlığa çürümeye yozlaşmaya seviye toplumsuzlaştırıcı karakter ve kişilik alçaltmanın en kullanışlı zehir zemberek laboratuvar çalışması pazar edilip piyasaya sürüldü ve bu günlerin bütün yağma yıkımları dayatanların koşulsuz kayıtsız sorgulamadan kabullenen duygu düşünce ahlak fikir inanç bilgi cesaret ilim vicdan duyarlılık yoksunu çürüme ve çöküntü talan tarumarına gelindi.

    Emek sermaye çelişkilerinden doğan üretim tüketim ilişkileriyle birlikte ve topyekün hayatı belirleyen vazgeçilmez etken olan üretenlerin hak ve hukukunu aramada ( eğitim gıda enerji barınma ulaşım iletişim barınma sağlık huzur güvenlik kültür sanat istihdam…) kendinden etkin yaşam mücadelesi önderliği beklenirken sadece salon süsü ve sefil yoksulluğu kalıcı ve seçkin güruhlar tarafından buyrulmuş kaderi değişmez sömürülere baskılara dayatmalara kurumsallaştırmanın ( insanlığı ucuz satışa getiren muhasebe dekoru işleviyle ) haline getirilen işbirlikçi sendikalar sayesinde tüm dünyaya eşzamanlı olarak Türkiye’ de de yeniden buyrulan dayatmaları kutsanmış kader olarak zorunlu tüketime sunan Aristotelesliğe dönüldü.

    Onun içindir ki artık dürtü ve bağımlılıklarının esiri olarak kendilerine dolgulanan, buyrulan, aşılanan ve aktarılanların güdümlümlüsü ve kovalayıcısı olarak özendirildiği alışkanlıkları sorgusuz sualsiz DÜŞÜNMEDEN davranan önyargılı, peşin hükümlü ve içgüdüsel kaba taslakçılığın kendine yabancılaşmış ve dayatılanları tüketmekle mahkum kulluk köleliğe proğramlanmış piyasa deneği haline geldi insanlık.

    Toplumsal dert sorun sıkıntı somut gerçekliğini hiçe sayan; sefil yoksul kalabalıkların yaşamsal hayatiliği olan her türlü itiraz tavır duruş tepki ve duyarlılığını bozuk düzen ayarına kurulu sandığın siyaseten adamlar ve kadınlarıysa, kaymağı kıyak seçkinler topluluğundaki yerini ve safını sağlama alarak bütün gerçekliklerden kopukluğun her takasa gelen milli irade temsil hakkına çökmüş çöreklenmiş vekillik vekâletini tıpkı vurguncular magazinciler medyacılar tarikatlar soyguncular talancılar sömürücüler talancılar yağmacılar kalpazanlar gibi ortak çıkar menfaat baz ve bağlamıyla tüm toplumu kendilerine alıştırıp benzettikleriyle herkes çıkar menfaatinin ortak ilişkisini gözetip kollamanın rezil rüsvasına kendine göre çıkar ortaklarını belirleyerek özendirildiği bağımlılıkların kulluk köleliğine tav talim ve teslim olarak hiç bir onur itibar denge ihtiyat sorumluluk vicdan ahlak duygu DÜŞÜNCE akıl fikir mantık sorgulama kişilik değer ve saygınlığı umursamamakta.

    Seyfi Karaca…. Ocak/25

  • tımarhane duvarı29.12.2024 - 17:47

    ….
    DÜNÜ GÜNÜYLE EZELKI YARINLARA
    …..
    Baska zaman olunca horozlari da dinlemeliydi insan. Belki azgin sapkin bir devir gelir ve insani dünyaya, dünyayi sonsuza, sonsuzlugu bir saniyelik zaman birimleriyle cavan güne isiyan hayata ve bütün kaygi dert kederlerinden bozar berbat eder ihtimaliyle, nasil birlikte yasamanin sevincini, sorumlulugunu, onurunu, adaletini, özgürlügünü, hakkini, hukukunu, ahakini, sevgisini saygisini insandan insana ve hic kimseyi- ne günü yasayamak kiskacinda debelenmeye ne de gelecekten temelli yitik kayip veya kaygili mahrumiyet ( askeri ücrete mahrum muhtaclik kabusuyla ) azabinda can cekismeye hic kimseye - muhtac etmeyen ihtiyatta ve güvende tasiyip götürecegini yoran duyan gören gözeten kuran kollayan düzenleyen ve saglayan aklil fikir duygu düsüncelerle, huzuruyla ve teminatiyla yasadigi bütün agaclara baglara bostanliklara daglara derelere akar sulara saganak yagmurlara ve cümle ertafa gözü gibi bakmali; ve horozlarin ortak yasam senfonisini dinlemeliydi insan ki, üretemedigi iyilik güzelik saglik güven bilgi beceri onur cesaret huzur ve mutlulugun yerine azgin sapkinligin sicil seceresinde ne varsa oralarin hazirindan tüketen programli denetimli piyasa kulu kölesi olmadan evvela alemi beserde ihtiyatini ve gayretini gütmelidiki, dolasimdaki hayatina denk kayda deger ilmi kivanci sanati onuru degeri ve itibari olaydi günün güncenin.
    Cünkü eger bugün durmasizin ardi arkasi kesilmez kara bulutlarla kaplanmis saganaksa yer gök toprak ve bulut, isigi kendinde gören inanan ve bilenindi aradigi günesin kalbindeki sicakliga yuvalanip isiklar icinde hayata ve insanliga dogacagina herkesin kendi payincasi ahir ve zahir zaman .
    Ve kanatlarinin götürecegi kadardi ucabilmenin sevinciyle bütün uzakliklarin neresi oldugunu tasidigi dünya kadar hayatin yolunu sirrini yide güde, yasamayi göze alacak kadar kendini kesfe cikan kuslarin.

    Sebebi malumaydi ki…ola ki yolunu yönünü yuvasini dingilini eksenini ayariini carkini cevrimini ve düzenini bozar yitirir de bir ihtimale diye zuhur zemberegine hileden yalandan talandan yanlistan dünyanin saati, insanin fitrati ve menfaatine düskünlere cikar cevrimli bozuk cürüklerle donanmis devran olmus haram zikkim zamane, zerre kadar bile olsa zehirlesmeye, kokusmaya, yozlasmaya, keyfiyete, bencillige, gericilige, cehalete, sapkinliga, kötülüge, kirlenmeye, kibire, ihtirasa, gösteris düskünlügüne ve güc zehirlenmesine bütün duyarliligini ve hassasiyetini sorumlu tutarak meydan ve firsat vermemeliydi toplumsal örgüde kendi akil fikir vicdan karakter kisilik ve aidiyet payinca her insan.
    Cünkü yarin denen sonsuzluk, cocuklugun kendi kalbinde dogan günesin saf temiz yakin tanidik bildik samimi gercek simsicakligiyla her seye yalansiz ve filitresiz bakip gülümseyebilen; ve merak edip ilistigi her seyi hic bir ön yargi esaretiyle ertelemeden cürütmeden aksatmadan ve bozmadan gülümseyisine resmeden, cocuklugun hic bir istismara ihanete sapkinliga tacize ölüme zulume ugrama kaygisi ve korkusundan uzak cocuklugun seren serüpe hayalleri kadardi sonsuzlugu kendi dengine büyütecek olan insanlik ve yalan yanlisa kurulu ayarli kol saatlerinden ibaret degildi kusursuz iyilik güzelliklerle bezeli evren ve kendi masali kadar essiz benzersiz dünya zaman.

    Nasil ki kar yagacagini haber eden cümle cihan bültenlerini ayaz söyler poyraz pervaneleri mesken meyhanda saz ile sakiye dönerek dehri dünyadan haberdar eder insani, yolun yarisini böyleceden varsin kuslar kertenkeleler tosbagalar ve nazli cicekler yürüsün götürsün, kalan yarisi zamani vebale koyar `“ dünya sevenler veli degildir, candan gecenlese deli degildir“ baglaminda sirra kadim soran bulan diyen ve bilenlere firar olmus cigliklarla, ask deminde arilarsa koklastigi ciceklerden bal eylesin ilmi kitabindan okuyan fermanla dünya ahireti ve deli doluyu.
    O`nedenledir ki..:
    Gercek YOKSUNLUK ve YOKSULLUK sebeplerden sonuclari doguran veya sonuclarin sebeplerinden kaynakli olusum ve gelisimlere es zamanli olarak kendini kayitsiz ilgisiz duyarsiz sabit durgun duragan kurak döngülerde kayittan ve sicilden düsürerek etkilesimde bulunan hic bir yasamsal dokunusa ve etkilesime tepki vermeyen veya vermekte kaliplasmis ezber kodlamalarin disinda akil fikir vicdan bilgi beceri cesaret atilganlik sorumluluk irade paylasim özgürlük birikim ve bildirimlerinde bulunamayan ; ve menfaat cikarina göre yasadigi hayatin ve insanligin bütün toplumsal hassasiyetini kendine uygun dürtülerin bagnazligiyla faturalayip fiyatlandiran RUHSUZLUGUN telef ve tenesir oldugu yerdir.

    Bu yüzden MAL ve SERVET bildirimiyle zaten yasanan toplumsal hayatin yaridan fazlasinin( hatta tümüne yakini ) KAYIT DISI, kacat, carpik ve ortak yasamin temel diregi olan HAK HUKUK esasliliga ruhsuz duyarsiz kalarak, günden güne herkesin kendi menfaat ve cikar önceligini bütün degerler üstünde tutan zorbaliga artik hic kimsenin kendi ruhunu ve bedeninini sahiplenmedigi mmagazin moda reklam tüketim ve kozmetik sanayisinin yan ütrünü haline gelmis topyekün intihar girimsimli insanlik ölümündeki asosyal tabutlasmalarla hinca hinca azip kuduran kisir döngüde siddet kin nefret ayrisma bogusma satasma tehdit korku kabus gibilerle ve kokusmus cürümüslüklerle güvensizligin belirsizlikgin ve istikrarsizligin hüküm sürdügü egitimden, ayardan, düzenden, istikrardan, ilimden, saygidan, sevgiden, bilgiden, ulasimdan, beceriden, üretimden, kültürden ve sanattan ilgisini alakasini kesip güce söhrete gösterise ve ESYALASMA fetisizmine azar sapar ve tapinir kendi canina kiyan insanlik.

    Hep maduriyet kostüm ve kisvesine örtünerek, sonsuz degisim dönüsümlerin kaypak ve kaygan zemininde bu yüzden tutunamayan insan degerliligi, GERCEKLIGINI yitirdigi bütün dünya cevre ve toplumsal iliskilr agindan kendini soyutlayarak kendi bildig ve buyurdugu yalan-yanlislarin ezilmis üzülmüs yasam kavgasiyla ve hayatini sürdürebilme kaygisiyla disidsen bogusan kalabaliklarin her türlü caresizligini günü ve gündemi degismez ayari düzeni vbozulmus soyut yüzeysel cansiz silik tek düze ve kisir döngülü hayatin serveti ve sermayesinden bilir ve inanir.
    Oysa ortak yasamin ayrismaz hayati degerleridir ki, derdine sorununa acmazinia cözümsüzlügüne akil fikir kaygi gayret caba katilim emek zahmet duygu düsünce gibi bütün insani duyarliligini refleksini ve hisse payini katmadikca her yilbasi sadece duvarda asili takvim yapraklarindan yitrtilip atilarak artik tebrik kartlarinda bile olmayan gercek disiligin seneyi seneye devirdikce herseyin daha da cigirindan cikarak azgin sapkinliga müsteri ve meyilliligin sürdürülemez iliski bozukluklariyla herkesin herkese mesafe koydugu merhum ve muhterem takvim yapraklarindan baska bir sey degildir, programli paketli gösteris ve görgüsüzlüge esir tüketim cinnetindeki insan zaman.

    Insan zenginliginin ve mutlulugunun en vazgecilmez kutsal kaynagi sorgulayarak deneyimlemek ve DÜSÜNEREK DAVRANMAK, adini FELSEFE diye yazdirip okutan insanligin kendisi kadar köklü ve ezeli mirasiydi. Felsefe ise Estetik, Etik ve MANTIK gibi birbirine dayanan , yaslanan ve yardimlasan üc ana alt yapi biriminden tesekküllüydü.
    Mantik, Etik ( ahlak ) Estetik ( iyilikle kötülügün ayirdedilebilme ince ruhlulugu, duyarliligi, farkindaligi ve zerafeti ) olmazsa hersey degerler baskalasimiyla anlamsizlasiz söner kararir silinir kokusur cürür yozlasir ve sapkinligin kötülügü kutsadigi cikar önceligi bencillikleriyle yaratiklasan ruhsuz ilgisizlikte kendine kapanarak ( dis dünyada bi habere ) sonunu getirir. Estetik, etik, mantik ve sanat olmazsa her sapkinligini dogrulayan insan zivanadan yoldan cigrdan haktan hukuktan yoldan ilimden duyfgudan akildan vicdanda felsefeden bozulup cikarak her gün derdi sorunu cehaleti kültürsüzlügü saldirganligi korkuyu güvensizligi gecimsizligi siddeti yalnizligi kimsesizligi carpikligi ve nicelerini artiran ana sebebe kayitsiz ilgisiz kalarak „ ne kadar yoksul kalinirsa o kadar saglikli yasanir „ filan falanca gibilere ( ortam icabi geregince ) beyan ve bildirimlerde bulunur.

    Seyfi Karaca………..Aralik / 24

  • tımarhane duvarı21.12.2024 - 15:27

    ….
    HARMANSIZ BOSTANSIZ HORMONLASMALARA
    ….
    „ Tarlada izi olmayanin harmanda yüzü olmazmis „ diyen bilen ve görenlerin, derin duygusu düsüncesi hayali hissi hevesi saygisi sorumlulugu ve felsefesiyle, aklin ve vicdanin ybirlikte yoruldugu emek kaygi gayet caba ilgi sorgu ve yüzlesbilme dengesiyle ayarini dengesini ve dönüm dolasim kaynagini bulan gözlemlerin zaman- zemin baglantisinda yasayarak kazandigi hayati degerdeki cikarimlarla yeryüzü khikayesini ve insanligi özetleyen kutsal bagisiklik ve zenginlik düzenegidir; tarlada izi yoksa bir insanin kendini hic bir katkisi ve katilimcilik payini olmadigi hayattan hic bir dilek, hayal, hisse, talep hakki ve mutluluk ölcü birimi de yoktur.
    Harmansiz, bostansiz ve bahcesiz kimyasallarin ilimi bilimi akademiyi sanati edebiyati sözü dili yaziyi akli vicdani aidiyet duygusunu duyarliligi kullanim tedavülünden cikaran magazin kültürü seviyesinde kullanisli ahmak üretme noktasinda popülerlestirerek soyan sömürenlere kiralik arac gerec niteligi gördügü ölüm kalim araligidir artik dünya cevre doga tabiat inanc itibar hayat toplum ve insanlik.
    Bundan dolayidir ki üretmeden tüketmeyi özendiren her türlü sanayilesme veya endüstrilesmeler, hep tüketim bagimlisi kulluk kölelik özendiren etüt, birim, kurum,donanim, yapi, kuruus, pilan, program ve üniteleriyle icinde ONURLU YASAMA dersi coktan bütün yozlasmis kokusmuslugunu kimyasal tezgaha koyan ve gelir dagilimi adaletsizligi yüzünden ÖLÜMÜNÜ bile zar zor kurtaran ve sürekli satin alma gücünün sefil yoksul kaabaliklar artirimiyla cehennemin dibine düstügü piyasa pazarciliginin reklam ürünü halini almis gidadan barinmaya, barinmadan giyime her sey insanlarin birbrini yiyerek siddetli bozgunlara mekik sardigi sefaletinden mutluluk payi cikarma operasyonculugunu harcar tüketir kulluk köleligiyle kaniksadigi tautlasmalara bagisiklilik saglamis olan insanlik.
    Bu yüzden fabrikasindan henüz yeni cikmis gibi aciya mahkum, sefalete kul, gerilime ve siddete meyilli sürekli artis egiliminin dikey derinlere kök saldigi cogalmalar, topragini toplumunu izini yolunu kisiligini ailesini kendini dünyasini yurdunu ülkesini ve insanligini BÜYÜK KOPUSLARLA yitirdigi sonsuz bitimsiz kayiplarda biraktigi sosyal siyasal ekonomik felsef ve kültürel erozyonlara agitli türkülerin fosil cigligini donatan bosluk, aidiyeti ve hayati olmayan corakliga mihenk tasi görür niteliktedir.
    Ve bu yüzden dünya nüfusunun artisi oraninda ölümüne kontrolünü kaybetmis hizlarda yarisarak artis gösteren - cogalan mutsuzluklar nefretler catismalar doyumsuzluklar savaslar silahlasmalar hastaliklar artik tersine hayret uyandiracak derecede olagan siradandir. Cözümler yerine istikrarsizligin her türlü kendi haline terkedilmisligini kotaran kuran ve programlayan kiralik katil sürüleriye yürütülen isgaller ve vekalet savaslari, sefaleti yoksullugu gericiligi hurafeyi zavalliligi ezikligi zorlugu kayitsizligi kuskuyu karamsarligi tükenmisligi caresizligi ve her türlü labaratuarda hususi üretilmis artan sorunlarla beraber tipki yapay insann bütün akil fikir vicdan gibi her bir degerler toplamini ve bagisiklik sistemini cürüge cikarmis hastaliklara care bulmaya hic bir ilgisi alakasi olmayanlarca ve tam tersine bagimliligini hic bir zaman özgürlestiremeyecekleri kendilerine tüketim müsterisi görüp bilenlerin köken kaynaklari, insanlarin yasama hakkina cöküp cöreklenerek zaafiyetlerini kedine soygun sömürü sermayesinden kiskirtir kamcilar ve kendilerini güvenceye alirlar .
    Bu sebepledir ki ÖZGÜRLÜK, insanin orda asla kendini dislanmamis kücümsenmemis horlanmamis yadirgamayan ve yabanci hissetmeyen ve hic bir haksiz hukuksuzluga ugramadigi degerler toplamina ait hissetmesidir. Hal böyle olunca soru anahtarinin her zor bela kapiyi actigi `kendine inanarak` ve hic kimsenin dangalagi sayilmayan sevgi bagiyla yasama sevincine odaklanmis mutluluk cikarimini kendi emek ve katilimciligiyla kazandigi, kazandigi deger birikim ve zenginliklari hayatinin vazgecilmezleri olarak koruyup koladigi cesaretin sayginlik degeri birimi ; karsilikli güven özgüven duygususun ilimle egitimle özdesmis gelismis ve zenginlesmis olmasiyla ilgili alakalidir.


    Bütün deger, birikim, hüküm, yaptirim ve yetkilerin tek elde toplanmasi sosyal siyasal ekonomik ve kültürel hayatin liyakati bilgisi becerisi olmayan ve gösteriste israfta hukuksuzlukta kanun nizam devlet ve toplum tanimayan KEYFiYET HÜKMÜNE tikanip kaldigi yerde büyük yikimlara talanlara yagmalara tecavüzlere tahriklere tehditlere baskilara vurgunlara ve soygunlara ve sömürülere ugrayarak her gün ilgisi ve iletisimi birbirinden kopan yozlasmalara kayitsizliklara duyarsizliklara ayrismalara catismalara kutuplasmalara umursamazliklara ve cürümelere terk edilen topyekün toplumsal hayat felce ugrar ve sogumalar ve uzaklasmalar yasanir.
    Esit yurttaslik bilinciyle kazanilmis ortak hayatin olumlu olumsuz bütün sorumluluklarini ve haklarini paylasmayi bir türlü KABULE YANASMAYAN bu kisir ve kesat döngüde hirs yaris kibir gösteris siddet gerilim bunalim cinnetinde birbirine üstünlük taslamakla bütün enerjisini harcayan toplumsal bozgun, tükenmisligin bütün kodlayici degersizlik sucluluk ve bosvermislik lümpenligiyle iyiye ve güzele dair hic bir mutluluk paydasi, özgüven duygusu ve özgürlük kazanimi doyumu yahut kivanci saglayip üretemez. Bu yüzden de tipki hastasini kendine bulunmaz labaratuar denegi ve sömürü sanayisinin kendiliginden gönüllü müsterisi sayip bilen SAGLIK ENDÜSTRiSi gibi, hayatin her can damarina sinmis sirayet etmis yagma ve yikim pazar piyasasinin güdümlü bagimli tüketicisi olarak kurgulanip programlanan insan kalabaliklarinin esaret gündemi, tükettikce bagimlilik artiran siddetle nefretle yozlasmayla gericilikle yobazlikla cinnetle zorbalikla hurafelerle beslenyen ve bütün onurlu yasam hassasiyetini kendinden tiksiniresine yabancilastiran yol kol yöntem dizi magazin ve reklam afyonlari damarlardan kiskancliga, kuskuya, endiseye, zulüme, ölüme, kindarliga, bagnazliga, hasetlige, fesatliga, hunamliga, korkuya, karanliga, fitneye , yalnizlasmaya, cehalete, bilgisizlige, liyakatsizlige, ayrismaya egilir, bozulur, yönelir azar kudurur ve sapkinlasir.


    Sayginligi ve sürdürülebilirligi insanlik degerleriyle bir ve bütün olan Sosyolojik, Biyolojik, Ekolojik ve Dogal dengelerle örgütlü ekonomi siyaset hak hukuk dil kültür egitim üretim ulasim iletisim gibi hayati vazgecilmezleri sag salim devamlilikla saglayip donatan yasamsal ilkenin vazgecilmez kanunu kaidesi ve kurali, hic kuskusuz toplumuyla kazanilmis olan tüm zenginlikleri hic bir üstün seckin kollamaci kayirmaci torpilci ayricalikli üstün haydut harami imtiyazliligina tekelletirmeksizin onurda ahlakta vicdanda duyguda düsüncede tasada sevincte herkese ayni duyarliligi ve yükümlülügü pay eden GELiR DAGILIMI ESITLiGiNi ve esit YURTTASLIK BiLiNCiNi önceleyip önemseyen toplumsal kurumlasmanin emegin karsiligini gözeten dönüm dolasimdane kadar yürürlükte olduguyla ilgilidir.
    Esit dagitilmamis ortak deger ve kazanclara emegi ve katkisi hic olmayanlarin cöküp cöreklendigi her carpik yapilasma ve dengesiz iliskilerde üst yapiya cökmüs cöreklenmis güruhun alttaki sefil muhtac yoksul ve yoksunluklarla can cekiserek her derdin ve sorunun yükünü tasiyan kalabaliklardan soydugu sömürdügü gasp ve talanda, dönen dolasan kisir ve kurak yasam döngüsündeki ölüm kefeninini yahut mezarligini dahi yüksek fiyat endeksiyle mutluluk cikarimlari olmayan hayat pahaliligina harcayacak ; üstte cökmüs cöreklenmislerin dünya toplum ve yasam gercekliginden kopup güc ihtisam ve gösteris zehirlenmelerine taptigi ve insanligi bitmis tikanmis piyasa ve pazardaki iflas kesin ve kacinilmazdir.
    Yani elinde imkaninda varsa ancak, harcayacagin piyasa pazar , ürettigi kadar tüketen herkesin ortak faydasina, sevincine, kivancina, onuruna ve mutluluguna hic kimseyi ayricalikli seckin veya kücümser görmeksizin herkese ulasip eriysiyor ve hitap ediyorsa bu ugurda akil fikir vicdan emek yoran ilimin bilimin sanatin ekonominin ve edebiyatin önemi kiymeti ve gecerliligi vardir. Yoksa hayduta haramiye dönüyor ve dolasiyordur bütün hizmetini tekelci faydaciliga sunan cark ve devran.

    Elektiriksiz hic bir seyin dönmedigi Edison`dan Arsimed`e Newton`dan Pascal`a, Voltair`den Dekart`a Hegel`e Kant`a…isiga, yola, yordama, düsünceye, dermana, careye, cözüme, kolayliga, iyilige, sagiliga, devaya, güvene, sefaya, huzura, mutluluga, özgürlüge, aydinliga yorulan emek ve kaygilar hep insanlik degeriyle bilgilendikce zenginligini artirip cogaltan; ve uykusuz düneksiz kalma pahasiyla bulunan akil fikir vicdan bilgi beceri liyakat ve sorumluluklarla donanmis dönüm dolasimlarin emek zahmetindendi. Cünkü yasamak, dayatmalarla sirketlesen zorunluluk degil, insanligin kendine emanet edilen en büyük kutsal mirasi; ortak kazanilan her seyi birlikte paylasarak huzur ve istikrarin saglanmasiysa, aski rehber bilenlerin bitmez tükenmezlik cevheriydi.

    O yüzdendir ki yiten kaybolan ve bir daha asla yerine konulmayan ortak degerler icin yerel, mahalli, kimliklere yahut kücük ölcekli kavimere degil, akil fikir izan yol hak hukuk ahlak vicdan ve cümle YERLI YERiNDE olmayan her sey icin `burda ( almanlik italyanlik türklük rusluk degil ve dalinda aciyken incir zeyitin bostan ve yasam sofrasina doyumsuz her seyi yetistirmeyi sofrasinda tatlandiran mutlululara emeklere sorumluluklara ve cabalara dair `tarlada izi olanin harmanda yüzünün oldugu bütün emek caba gayret sorumluluk bilgi ve bercersiyle- INSANLIK tümden ölmüs denir.

    Seyfi Karaca………..Aralik / 24

  • tımarhane duvarı07.12.2024 - 15:59


    KAPIŞ KAPIŞA YIKILIR GİDERKEN SURİYE
    ….
    Suriye kapış kapış
    Taksitli taksitsiz ve tümden toptan zırt pırt
    Hususi çağrıldığı esaretin ölüsüne çullanmış çapulculuğa tapu ve zinciri sahibi Rusyanın
    Satıyorum
    Satıyorum
    Saaaaat…..tım !
    Zımbır gümbürtüsünü dünyanın her yerinden toplanmış herkesin duyup işitleneceği şekilde tokmaklayarak
    Kalkışmış toplu intiharlara bezirgan,
    İsrail noterciliğinin zulüm hükümlü savaşları, sömürüleri ve saldırıları makul münasip görüp
    Her türlü cellatlıktan notercilik ettiği ve yön verdiğinin
    Kapıp kaçanlara resmen damgalı mühürlü pazar kurduğu açık artırmayla suriye param parça ve kapış kapış
    Acısı sefaleti zulmü sürgünleri katliamları ve azap öyküleri hiç dinmeyen silsile kıyamette ötekilerden akıbetli Suriye
    Despot kuklaların özel keyfiyetine kul kurban kan gövdeyi götürmelerine heba edilerek
    Dünyanın her yerinden suikastçı sabıkalı yığma toplamaları
    Bundan evvelcelerden mezuniyet sahibi olmuş
    Ve kiralık tecrübelerle vekaletlendiği siparişler faturasının her gereğini her provadan yeterince ispatlamış bilenmişlerini
    Pekaka ile karşılıklı paslaşmalarda ganimetten mal kırışıyor, iskambil karıyor, kumar desteliyor, oyun nöbetleşiyor
    Define bölüşüyor
    Tarım toprak aşiret devlet ve insanlık ölüsü bölüşüyor, suriyedeki acılar içinde kapış kapış kıtlık kabus kıvranarak
    Yerlerde sürüklenen hayatın aklına her türlü lanet ve linç işliyor, durmaksızın kan ve gözyaşı akıyor
    Ezilmiş bozulmuş kırpılıp kesilmelerin kenarına itilmiş dünyasına ve ayaz kalbine sonsuz evrenin
    Ardında vahşetin dehşetin acımasızlığın kıran kırane ve kıyasıya cinnet cinayetlerini bıraktığı insanlık dışı moloz viranesinden
    Sevrden sonraki sevre
    Says pikodan sonraki says pikoya, fransız çin japon yuroamerikan geri planlı patron tanrılar kurgusundaki
    Bop Eşbaşkanlığı derme çatmasından kaynaklı yapım çevrim çark ve ekseniyle
    Koptukça azıp kuduran kızılca kıyamet

    Seyfi Karaca….. Aralık/24