hem tarihçe sabit olan 1932 den 1950 ye kadar 18 yıl bir nesle Allahu Ekber lafzının söylemesinin yasak eden bir şahıstan bahsediyoruz bir zihniyetten bahsediyoruz.
uzun zaman oldu yazmayalı anto da gördüm ki fetö ve artıkları akahpe soysuzları işgal etmişler ülkemin dört bir yanını olduğu gibi. HESAP VAKTİ gelecek...
“Berrak bir gönülden kirli su akmaz Güzel bir ruhtan kötü söz çıkmaz Hayatta her şey ters gidiyorsa , bil ki sen ters yöne girmişsin.” . Şems-i Tebrizi
Sonra dedim ki bundan sonrası yok bir zamanlar biz idik eksildik bir olduk pürü pak idik islendik kir olduk dün baksan genç idik bugünü gördük pir olduk.
ecnebi feylosof(!) ları rehber ittihaz etmek ancak ecnebilere yakışır.Halbu ki bu kadim islam coğrafyasının 1400 yıldan beri rehber ve üstad edindiği ve bıkmadan usanç duymadan tekrarla ve latif bir lezzetle okuduğu kitap ve bu kitabın doğruluğun ve ihbarını tasdike medar hakikatler var ki iş bu hakikatler karşısında ecnebilerin ve ecnebileri rehber ittihaz edenlerin 1400 yıldan beri kabullenemediği ve çareyi yegane olarak ya dikta ya da muharebe yolunu seçtiği tarihçe sabittir.
Kırağı Şair: Ülkü Tamer Kırağı taşıdım güne. Yaprakları, otları araştırdım Bir kırağı seçtim kendime Güneş dağına tuttum ısınsın diye Cebime koydum keyifle Çıkardım, hava aldırdım Büyüttüm, misket yaptım Okuma öğrettim bir anda gazoz içirdim, limonata içirdim Sinemaya götürdüm, renkleri beğendi Maça götürdüm, topu beğendi Kıyıya götürdüm, denizi beğendi Ama biraz da korkup elimi tuttu İstasyona götürdüm, bavuları beğendi Eve götürdüm perdeleri beğendi Kitapları karıştırdı, yemek yedi Plak çaldım, müzik dinledi Uyudu, güzel bir rüya gördü.
Ertesi sabah erkenden kalktık Kırağı taşıdık güne.
Eger kış, 'Baharı yüreğimde saklıyorum' deseydi, ona kim inanırdı?Her tohum bir özlemdir.Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim, durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.Hayır, boşuna yaşamadık biz! Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?Özel ve ayrımcı olmayalım. Unutmayalım ki, şairin aklı da, akrebin kuyruğu da gururla aynı yeryüzünden yükselir.Evim der ki, 'Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.' Yolum der ki, ' Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.' Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, 'Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.'Daha dün, yaşam küresi içinde uyumsuzca titreşen bir kırıntı olduğumu düşünürdüm. Şimdi biliyorum ki, ben kürenin ta kendisiyim, ve uyumlu kırıntılar halinde tüm yaşam içimde devinmekte.Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde, ve nedenini bilmeden kederlendiğinde, işte o zaman büyüyen her şeyle beraber büyüyecek ve üst benliğine uzanacaksın.Ağaçlar yeryüzünün gökkubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz.Güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır.Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.En büyük sarkıcı, sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.Eğer ağzın yemekle doluysa nasıl şarkı söyleyebilirsin? Ve eğer elin altınla yüklüyse, şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?Sözler zamansızdır. Onları zamansızlıklarını bilerek söylemeli ya da yazmalısın.Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır..
Bir kızakla taşıyoruz acılarımızı, Yamaçlardan hız kazanarak iniyoruz kendi içimize, Kurt izleri arasında bir çılgınlığın yıkıntılarına rastlıyoruz. Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri, Bağışlayan edebiyatı, Dorukları okyanus yapan yağmuru.
ya Rabbi yani ey bizi hayır ve şerle açlıkla yoklukla musibetle nimetle bela ile Safa ile terbiye eden bize hakikati gösterdikten sonra ki-zira hakikatlerin hiç birisi senden gizli kalmaz-sabrından sabır ver ne zaman ki senin sabrın tükendi o zaman bizim sabrımızı da tüket zira hem senin hükümlerin hükümlerin en güzelidir hem senin sabrın sabırların en üstünüdür amin.hem habibin yani alemin şerefi beni ademi 1400 yıl evvelinde adeta bizi muhatap alarak diyor ki hiç kimseye sabırdan daha genis nimet verilmemistir.Bizi bu nimete layık kıl sabır afiyet ver.amin.
korkarım ki bu millete öyle bir askerlik yazıldı ki ya ALLAHIN KULU VE ASKERİ OLUP ONUN İZNİ VE İRADESİ YOLUNDA İRADESİNİ VE TERCİHİNİ ORTAYA KOYACAK. YADA HAŞA KULLARININ UŞAĞI KÖLESİ MEMLÜKÜ OLACAK. KISACASI BU ASKERLİK BİTMEZ.
sapa kulpa kapağa itibar etme dostum yani işin özüne manaya odaklan. şekilden çok içeriğe odaklan lafzına değil ruhuna bak gibi. rahmetle anıyorum.Son asrın tartışmasız mütevazi ender zatlarından biri.
Alemin efendisini bilmeyen tanımayan alemin efendisine itibar etmeyen kendine tarzına karakterine tercihine uygun cahilane bir efendi arar. ancak efendimizin efendi tabiri şudur ki kavmine milletine nesline hizmet eden kavminin efendisidir diyor bu bağlamda baktığımızda bu coğrafyada milletinin ;Allahın bizleri yoktan var ettiğine iman edip bu iman ahirinde alemin yegane tartışmasız efendisine ve değer ve tariflerine birebir zıt olarak İslam'a beyni sulanmış hafızların dini demek hadsizliğinde terbiyesizliğinde bulunan kişi veya kişlerin ister fötr taksın ister zahiren smokin taksın ister kravat taksın ister baloya gitsin ister dans edip hoplayıp zıplasın medeniyet diye insanlara bunları dikte etmeye ne kadar çabalarsa çabalasın bırakın bizim efendimiz olmayı haşa bizim hizmetçmiz dahi olamaz zira biz öylelerinin ne hizmetine ne efendiliğne ne da varlığına ne de rehberliğine ihtiyacımız yoktur ekseri bu zevatlar ya cahilleri kandırırlar yada cahil olmayanlara bu tarzı ancak dikte ederler ki tarihte de bu yolu yasa ve kanun diyerek efendi diye tabir ettiği milletinin tabi olduğu islam dinin değerlerinin dışında bir değerler manzumesi(!)ni ancak dikte etmişlerdir ki bu durum cumhuriyet ve demokrasi anlamında eğer cumhuriyet demek halkın kendi kendisini yönetmesi ise başındaki Frenk şapkasına kadar karışılan bir zihniyet ve temsilcilerinin cumhuriyet ve demokrasiden ancak bir diktatörlük anladıkları hatta o zamanda cumhuriyeti içlerine dahi sindiremeyip yukarıda izah edilen değerleri halkın rızasına sunmadan direk kanun ve yasa yoluyla adeta dikte edercesine köylü ve efendi dediği milletine dikte ettiği gün gibi açık ve tarihçe inkar dahi edilemez gerçektir.gecmis olsun.
ne olursan ol beş kuruşluk parayı üç defa sektirmeden 50 metreden aynı yerden vursan da ilimden bir şey sektirme yoksa vur derler vurursun kır derler kırarsın nereye kadar, saygım var ama neden vuruyorum niçin vuruyorumu sor ve gerekçelerini sıraladıktan sonra gerçek çözüm yolunun sence vurmaktan ve kırmaktan mı geçiyor diye düşünme fırsatın ve zamanın varsa düşün.Bu şekilde düşünme yetini tek başına kaldığında daha net değerlendirip daha net çözümler üreteceğine eminim. Kolay gelsin efendim.
hicr suresi 21.ayetinde Allah: ''herşeyin hazineleri bizim yanımızdadır.'' diyor madem ki hazinelerin dağıtanı hazinenin gerçek sahibidir.O halde Allah'a secde et ve ona yaklaş ve ilk önce ondan iste ve sonrasında gayret et.Zira köpekleri dahi doyuran zat, seni dahi doyurur besler yedirir,içirir.gayrıya tenezzül dahi etme.
“ severim
yaralandığında bile
ruhu derin kalanı ve
küçük bir hadiseden bile
yok olup gideni:
böylece köprüden seve seve geçer o..''
.
" nietzsche _
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun.
Sana sadece sen lazımsın...
Kudüs le yan yana anılması dahi komiktir.
hem tarihçe sabit olan 1932 den 1950 ye kadar 18 yıl bir nesle Allahu Ekber lafzının söylemesinin yasak eden bir şahıstan bahsediyoruz bir zihniyetten bahsediyoruz.
senden başka sığınacak limanım yok......
Ah benim dağ gibi durup, dal gibi kırılan kalbim.
Ben de dedim ki:
Şimdi ki Nesil'in Mizanı Yoktur
Uyaklı Beyitler, Dizeni Yoktur
Mürşid-i, Aydını, yazarı yoktur
Eski Geleneğin, Tozu Kalmadı.
Cazı, Popu, Rapı Çağladı Çoştu
Gencimiz Batının, peşinden koştu
Yobazı, Aymazı Şavulu Aştı
Mürşid-i Kâmilin, Özü Kalmadı.
Çakıroğlu Yazdı, Ozan Dilinden
Ayrılma dı İlim, İrfan Yolundan
Memleket çok çekti, cahil elinden
Medeniyet Çöktü, İzi Kalmadı... Saygı ve Selamlar.
Vezir PEHLEVAN
uzun zaman oldu yazmayalı anto da
gördüm ki fetö ve artıkları akahpe soysuzları
işgal etmişler
ülkemin
dört bir yanını olduğu gibi.
HESAP VAKTİ gelecek...
“Berrak bir gönülden kirli su akmaz
Güzel bir ruhtan kötü söz çıkmaz
Hayatta her şey ters gidiyorsa , bil ki sen ters yöne girmişsin.”
.
Şems-i Tebrizi
Sonra dedim ki;
Yaşadığınız hayatın anlamını verin, Hapşirmakla çok yaşanmıyor...
Sonra dedim ki bundan sonrası yok bir zamanlar biz idik eksildik bir olduk pürü pak idik islendik kir olduk dün baksan genç idik bugünü gördük pir olduk.
ecnebi feylosof(!) ları rehber ittihaz etmek ancak ecnebilere yakışır.Halbu ki bu kadim islam coğrafyasının 1400 yıldan beri rehber ve üstad edindiği ve bıkmadan usanç duymadan tekrarla ve latif bir lezzetle okuduğu kitap ve bu kitabın doğruluğun ve ihbarını tasdike medar hakikatler var ki iş bu hakikatler karşısında ecnebilerin ve ecnebileri rehber ittihaz edenlerin 1400 yıldan beri kabullenemediği ve çareyi yegane olarak ya dikta ya da muharebe yolunu seçtiği tarihçe sabittir.
Kırağı
Şair: Ülkü Tamer
Kırağı taşıdım güne.
Yaprakları, otları araştırdım
Bir kırağı seçtim kendime
Güneş dağına tuttum ısınsın diye
Cebime koydum keyifle
Çıkardım, hava aldırdım
Büyüttüm, misket yaptım
Okuma öğrettim bir anda
gazoz içirdim, limonata içirdim
Sinemaya götürdüm, renkleri beğendi
Maça götürdüm, topu beğendi
Kıyıya götürdüm, denizi beğendi
Ama biraz da korkup elimi tuttu
İstasyona götürdüm, bavuları beğendi
Eve götürdüm perdeleri beğendi
Kitapları karıştırdı, yemek yedi
Plak çaldım, müzik dinledi
Uyudu, güzel bir rüya gördü.
Ertesi sabah erkenden kalktık
Kırağı taşıdık güne.
"Aşkın da payı var güneşin parıltısında."
Sappho
bizim için ölüm bayramın taa kendisidir.Elhamdülillah.
Eger kış,
'Baharı yüreğimde saklıyorum'
deseydi, ona kim inanırdı?Her tohum bir özlemdir.Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
Arkasındaki gerçeği görürsün,
ama cam seni gerçekten ayırır.Haydi seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer,
seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun
ardına gizlenirsen,
seni bulmaya çalışmak
bir işe yaramaz.Neşeli yüreklerle birlikte
neşeli şarkılar söyleyen
kederli bir kalp ne kadar yücedir.Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.Hayır, boşuna yaşamadık biz!
Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?Özel ve ayrımcı olmayalım.
Unutmayalım ki, şairin aklı da,
akrebin kuyruğu da gururla
aynı yeryüzünden yükselir.Evim der ki, 'Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim.'
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
'Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış.Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değiştirebilir.'Daha dün, yaşam küresi içinde
uyumsuzca titreşen bir kırıntı
olduğumu düşünürdüm.
Şimdi biliyorum ki,
ben kürenin ta kendisiyim,
ve uyumlu kırıntılar halinde
tüm yaşam içimde devinmekte.Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,
ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,
işte o zaman büyüyen her şeyle
beraber büyüyecek ve
üst benliğine uzanacaksın.Ağaçlar yeryüzünün
gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.
Ama biz onları devirir ve
boşluğumuzu kaydedebilmek için
kağıda dönüştürürüz.Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,
çölün ortasında tek başına olsan bile
bir dinleyicin olacaktır.Esin daima şarkı söyler;
asla açıklamaya çalışmaz.En büyük sarkıcı,
sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.Eğer ağzın yemekle doluysa
nasıl şarkı söyleyebilirsin?
Ve eğer elin altınla yüklüyse,
şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek
söylemeli ya da yazmalısın.Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır..
Kum ve Köpük - 1926
Bir kızakla taşıyoruz acılarımızı,
Yamaçlardan hız kazanarak iniyoruz
kendi içimize,
Kurt izleri arasında
bir çılgınlığın yıkıntılarına rastlıyoruz.
Anmamak olmaz yazılmış güzel şiirleri,
Bağışlayan edebiyatı,
Dorukları okyanus yapan yağmuru.
Ü.T.
Ne desen boş...
Desen ki tebdil-i kalpte ferahlık var
zor olan yeniden sevebilmek değil
kurtulmak geçmişin esaretinden.
Seyyid Ensar
ya Rabbi yani ey bizi hayır ve şerle açlıkla yoklukla musibetle nimetle bela ile Safa ile terbiye eden bize hakikati gösterdikten sonra ki-zira hakikatlerin hiç birisi senden gizli kalmaz-sabrından sabır ver ne zaman ki senin sabrın tükendi o zaman bizim sabrımızı da tüket zira hem senin hükümlerin hükümlerin en güzelidir hem senin sabrın sabırların en üstünüdür amin.hem habibin yani alemin şerefi beni ademi 1400 yıl evvelinde adeta bizi muhatap alarak diyor ki hiç kimseye sabırdan daha genis nimet verilmemistir.Bizi bu nimete layık kıl sabır afiyet ver.amin.
Biz Allah'a asker olup Allah'a secde ettiğimiz sürece başımız şerefli ve dik olacaktır.Zira bütün şeref ve izzetin sahibi ancak Allah'tır.
korkarım ki bu millete öyle bir askerlik yazıldı ki ya ALLAHIN KULU VE ASKERİ OLUP ONUN İZNİ VE İRADESİ YOLUNDA İRADESİNİ VE TERCİHİNİ ORTAYA KOYACAK. YADA HAŞA KULLARININ UŞAĞI KÖLESİ MEMLÜKÜ OLACAK. KISACASI BU ASKERLİK BİTMEZ.
sapa kulpa kapağa itibar etme dostum yani işin özüne manaya odaklan. şekilden çok içeriğe odaklan lafzına değil ruhuna bak gibi. rahmetle anıyorum.Son asrın tartışmasız mütevazi ender zatlarından biri.
Alemin efendisini bilmeyen tanımayan alemin efendisine itibar etmeyen kendine tarzına karakterine tercihine uygun cahilane bir efendi arar. ancak efendimizin efendi tabiri şudur ki kavmine milletine nesline hizmet eden kavminin efendisidir diyor bu bağlamda baktığımızda bu coğrafyada milletinin ;Allahın bizleri yoktan var ettiğine iman edip bu iman ahirinde alemin yegane tartışmasız efendisine ve değer ve tariflerine birebir zıt olarak İslam'a beyni sulanmış hafızların dini demek hadsizliğinde terbiyesizliğinde bulunan kişi veya kişlerin ister fötr taksın ister zahiren smokin taksın ister kravat taksın ister baloya gitsin ister dans edip hoplayıp zıplasın medeniyet diye insanlara bunları dikte etmeye ne kadar çabalarsa çabalasın bırakın bizim efendimiz olmayı haşa bizim hizmetçmiz dahi olamaz zira biz öylelerinin ne hizmetine ne efendiliğne ne da varlığına ne de rehberliğine ihtiyacımız yoktur ekseri bu zevatlar ya cahilleri kandırırlar yada cahil olmayanlara bu tarzı ancak dikte ederler ki tarihte de bu yolu yasa ve kanun diyerek efendi diye tabir ettiği milletinin tabi olduğu islam dinin değerlerinin dışında bir değerler manzumesi(!)ni ancak dikte etmişlerdir ki bu durum cumhuriyet ve demokrasi anlamında eğer cumhuriyet demek halkın kendi kendisini yönetmesi ise başındaki Frenk şapkasına kadar karışılan bir zihniyet ve temsilcilerinin cumhuriyet ve demokrasiden ancak bir diktatörlük anladıkları hatta o zamanda cumhuriyeti içlerine dahi sindiremeyip yukarıda izah edilen değerleri halkın rızasına sunmadan direk kanun ve yasa yoluyla adeta dikte edercesine köylü ve efendi dediği milletine dikte ettiği gün gibi açık ve tarihçe inkar dahi edilemez gerçektir.gecmis olsun.
Kişi sevdiğinin sevdiği gibi davranır.
Allah, yar ve yardımcınız olsun amin.
ne olursan ol beş kuruşluk parayı üç defa sektirmeden 50 metreden aynı yerden vursan da ilimden bir şey sektirme yoksa vur derler vurursun kır derler kırarsın nereye kadar, saygım var ama neden vuruyorum niçin vuruyorumu sor ve gerekçelerini sıraladıktan sonra gerçek çözüm yolunun sence vurmaktan ve kırmaktan mı geçiyor diye düşünme fırsatın ve zamanın varsa düşün.Bu şekilde düşünme yetini tek başına kaldığında daha net değerlendirip daha net çözümler üreteceğine eminim. Kolay gelsin efendim.
Allah bize lütfunu arttırsın amin.
hicr suresi 21.ayetinde Allah: ''herşeyin hazineleri bizim yanımızdadır.'' diyor madem ki hazinelerin dağıtanı hazinenin gerçek sahibidir.O halde Allah'a secde et ve ona yaklaş ve ilk önce ondan iste ve sonrasında gayret et.Zira köpekleri dahi doyuran zat, seni dahi doyurur besler yedirir,içirir.gayrıya tenezzül dahi etme.