GÖNÜL ÜSTÜNE Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır. Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır. Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu… “İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır” Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca… Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler. Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim. Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz. Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs. Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs. Dizelerimde yürek: “Seni yüreğime beynime kazdın.” “Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor” “Kar mı yağmış yüreğinin başına.” “Yüreğimi acı, keder dalıyor.” “Yüreğim yürektir, paha biçimez Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.” “Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.” “Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır. “Gör beni! Bir yarım hasret türküsü Bir yarım inat Sade yürek kalmışım Sade yürek Yüreğim paramparça Yüreğim kan revan, Dayan yüreğim dayan!” Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz. “Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.” Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim… “Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim… “Deli gönül ayva ister, nar ister Her mevsim bulunmaz güz ile gelir Al yanaklı şeker dilli yar ister O da minnet ile naz ile gelir” ------------------------- “Her dilde düşünür, lisanı bilmez Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez Akortdan anlamaz, notayı bilmez Yârin meclisine saz ile gelir” Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir. Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür. Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur. Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır. Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum “Anlamadım sırrın, nice yolun var. İnanandan, inanmazdan kulun var Dört kitabın her birinde yerin var Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül” “ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.” Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu … “Gönül dağı yağmur, boran olunca Akar can özümden sel gizli gizli” ------------------------- “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli” ----------------------------- “Aşk denilen bir deryaya/ Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel “Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana “Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli “Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana “Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım. “Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır. Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır” ---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
GÖNÜL ÜSTÜNE Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır. Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır. Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu… “İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır” Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca… Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler. Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim. Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz. Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs. Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs. Dizelerimde yürek: “Seni yüreğime beynime kazdın.” “Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor” “Kar mı yağmış yüreğinin başına.” “Yüreğimi acı, keder dalıyor.” “Yüreğim yürektir, paha biçimez Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.” “Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.” “Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır. “Gör beni! Bir yarım hasret türküsü Bir yarım inat Sade yürek kalmışım Sade yürek Yüreğim paramparça Yüreğim kan revan, Dayan yüreğim dayan!” Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz. “Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.” Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim… “Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim… “Deli gönül ayva ister, nar ister Her mevsim bulunmaz güz ile gelir Al yanaklı şeker dilli yar ister O da minnet ile naz ile gelir” ------------------------- “Her dilde düşünür, lisanı bilmez Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez Akortdan anlamaz, notayı bilmez Yârin meclisine saz ile gelir” Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir. Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür. Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur. Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır. Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum “Anlamadım sırrın, nice yolun var. İnanandan, inanmazdan kulun var Dört kitabın her birinde yerin var Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül” “ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.” Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu … “Gönül dağı yağmur, boran olunca Akar can özümden sel gizli gizli” ------------------------- “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli” ----------------------------- “Aşk denilen bir deryaya/ Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel “Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana “Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli “Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana “Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım. “Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır. Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır” ---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
GÖNÜL ÜSTÜNE Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır. Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır. Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu… “İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır” Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca… Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler. Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim. Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz. Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs. Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs. Dizelerimde yürek: “Seni yüreğime beynime kazdın.” “Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor” “Kar mı yağmış yüreğinin başına.” “Yüreğimi acı, keder dalıyor.” “Yüreğim yürektir, paha biçimez Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.” “Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.” “Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır. “Gör beni! Bir yarım hasret türküsü Bir yarım inat Sade yürek kalmışım Sade yürek Yüreğim paramparça Yüreğim kan revan, Dayan yüreğim dayan!” Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz. “Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.” Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim… “Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim… “Deli gönül ayva ister, nar ister Her mevsim bulunmaz güz ile gelir Al yanaklı şeker dilli yar ister O da minnet ile naz ile gelir” ------------------------- “Her dilde düşünür, lisanı bilmez Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez Akortdan anlamaz, notayı bilmez Yârin meclisine saz ile gelir” Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir. Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür. Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur. Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır. Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum “Anlamadım sırrın, nice yolun var. İnanandan, inanmazdan kulun var Dört kitabın her birinde yerin var Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül” “ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.” Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu … “Gönül dağı yağmur, boran olunca Akar can özümden sel gizli gizli” ------------------------- “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli” ----------------------------- “Aşk denilen bir deryaya/ Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel “Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana “Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli “Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana “Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım. “Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır. Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır” ---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
Defalarca sağanak yağmur yağmasından dolayı, sular altında kalan bir şehirde,... Her defasında onca zarar açan su baskınlarımı, yoksa statik norma uygun doğru düzgün alt yapıyla su baskınlarının önüne geçmekmi daha maliyetli?
Arkadaşlar GÜZELLİK VE DEVLETİ üst başlığı altında ŞİİR ve DUA Kitabım Cinius Yayınlarından çıkmıştır okumak isteyenler cinius shoptan edinebilirler.HERKESE İYİ AKŞAMLAR SELAMETLE.
Geçmişini unutan... Geleceğini çizemez yolunu bulamaz...Osmanlı dışardan yıkılmadı içerde ki hainlerin fitneleriyle yıkıldı... 700 asırlık evlâdı Fatihan öncesi Selçuklu evveliyat orta asya türküz biz... Çınarın kökleriyiz...
Önce insan olun BİR insan vatanını satmaz hainlik yapmaz... Kaçıp gidin amerika israil savaş açacak türkiye 'ye onlar sizi iyi kullanır piyonlar bir müslüman bunlar ALLAH 'tan korkmazlar kuldan utanmazlar... muhalefetinde düşmanında merti can dır... Bunların ne olduğu belli değil... Kurumlarda içerde dışarda kim varsa tek tek ifşa olacaksınız... Tüm Türkiye bilecek Türkün Türkten başka dostu yoktur... az kaldı havlaya durun...
Müslümanlar şehit olur cennete giderler .... kâfirler cehenneme.. Bir de küresel güçlerin itleri var ki bunlardan bir cacık olmaz. Vatana milleti bırak kendilerine bile faydası olmaz
Cahilliğe vurulmuş cesaret Cesaretin esareti farz et Hayatın sembolizesi dört element Su hem durur hem akar Toprak bakar Ateş yanar Hava senkronik hayatta tutar Hepsi gereken şu gidişatta Hiç biri olamadım kendimden başka Hayatın akımına kapılıp Kendini tanımayanlar başka Kayıp olunca Şu ucsuz bucaksız zihnin diyarında Sarhoş edicidir Aşk Kayıp olunca Cesarette ne bulunmuş onca
*** Ben bunca yıldır, Hatunlar güzel gözükmek için, kendilerine neden işkence yaparlar bir türlü anlamış değilim. Eğer ki sevgili eşlerine hoş ve güzel görünmek için bunca badanaya maruz kalıyorlarsa? Ehh akşam olunca Herifi badanasız halini görmüyor mu? Eğer ki başkaları için süsleniyorsa bu hem günah, hem de Şeytan-i bir davranış değil mi dir. ---Ayrıca o uğruna süslendikleri Herifler tarafından mütemadiyen şiddete maruz kalmıyorlar mı? Zaman-zaman aldatılmıyorlar mı? Hor görülmüyorlar mı? Ehh o zaman, ne bu perhiz ne bu lahana turşusu demezler mi? ---Benim ergen dönemlerim de MODA Elbise den ve süs takılarından ibaretti. Şimdiyse MODA ne kadar soyunursan o kadar moda oluyor. Tabii bu arada Reklam ve moda sektörü boş durmuyor. Memleket Sathında Tekelci Burjuvaziye dönüştü. Bu Kapitalist sistemin en çok İnsan ((Özellikle Kadın)) sömüren locası haline geldi. Gencecik Kızlarımızı yine hemcinsleri vasıtasıyla kandırıyorlar ve geleceklerini karatıyorlar. Sektöre ters düşenleri, ilgi duymayanları gerici-cahil ve yobazlıkla itham ediyorlar. ---Son zamanların en karanlık ve her türlü kirli çarkın döndüğü Dergah, Kıl kuyruk Adnan Oktar Asitanesi'ydi. Yetkili mercilerce bay-pas edildi. İnşallah Yasa dışı faaliyet gösteren illegal dernekler de kapatılır. Bunlar her dönem Patates gibi törüyorlar. Her türlü şekil ve şemayla karanlık deliklerde siniyorlar. ---Bu tuzaklar Telefon, internet ve benzeri teknik aletler kullanılarak kuruluyor. Şimdi ki neslimizin nereye doğru evrildiğini anlamak mümkün değil. Yaradan Ana-Atalarına sabır ve selametler ihsan eylesin...VESSELAM. ------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Adam davadan bahs ediyor, sel felaketi olmadan şu an ne dinliyoruma "Yağmur" şarkısı paylaşılmışdı ama, neden silindiki. Tekrar paylaşıyımda rahmetle anıp güncelliğini kayıp etmesin!
Vâaw, tarihte ilk aşk şiirini yazan kadınmış, kadın olması ne halt ederki? Kimmiş o şaire? Adını bi söyleyinde bilelim. Tarihte kayıtlarda resmiyette geçen ilk şair "Homerus" değilmiydi?
Dava da ve savaşta kucumsediklerinizi piyon edemezsiniz heba edemezsiniz feda edemezsiniz. Hiç bir müslümanı da kucumseyemezsiniz. Garipleri içeri pc dışarıda bırakamazsınız. Gorevdekiler kaçın gidin burdan hepiniz ifşa...infilak... Davada Herkes eşittir. Burda sizi ayiklarlar yoksa bunun ahireti de var orda çok fena olur. Kul ve kamu hakkı yiyen ler... cok kiymetli sayin dava adamları
***Hanımefedi, çok güzel ve oldukça önem arz eden bir toplumsal ahlak erozyonundan bahsetmişiniz. Ancak konunun önemine binaen daha fazla detaylı ve etkin bir şekilde çarşaflanmalıdır. Bütün meselelerin müsebbibi susmaktır. Özellikle sanat camasın da bir kesimin, bu kadar toplumun değer yargılarını ve kültürel yapısın hiçe sayarak kuralsız ve nizamsız eylemsel tavır ve davranış sergilemeleri , genç neslimizin aklını bulandırıyor ve gidi- şatını yanlış yollara yönlendiriyor. ---Yasaların boşluğundan faydalanıp her türlü densizlik ayyuka çıktı. Özel- likle bu aymazlık, gevşeklik ve ilkesizlik belli Siyasi çevrelerin, moda ve reklam sektörünün işine gelmektedir. Gariban Halk Çocuklarını türlü oyun ve entrikalarla etkileyip istedikleri gibi kullanıyorlar. ---Anadolu Felsefesiyle açılan dernekler nerdeler hani? Milliyetçi olgularla kurulan vakıflar nerede hani? Çağdaş düşünce dernekleri nerede hani? Sosyal demokratlar, Milliyetçi Turancılar, Cumhuriyetçi aydın yazarlar ve benzeri kurum ve kuruluşların hiç sesleri çıkıyor mu? Kafalarını kuma gömmüşler, ne sağını ne de solunu görüyorlar. Din ve mezhepleri siyasi kervanlarına alet eden zihniyet, kaç yıldır Ülkemiz de faal olan o, ismini burada telaffuz dahi edemediğim Ar-namus sa,,,,lan evleri neden kapatmadı. Verilen sözlerin tamamı seçim ertesinde unutulmaktadır...VESSELAM
****Son 22 yılık Siyasi devinime baktığımızda, yönetimin neresinde Halk vardır. Özelikle Eski Cumhur Başkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer döneminden sonra çıkan yasaların neresinde işçi, Memur, Çiftçi ve Köylü vardır. Devletin aktif çalışan ve devamlı üreten Kurumlarını 2007 yılından önce bir sayınız, bir şimdi sayınız. --- Osmanlının iki türlü geliri vardı. Biri zorunlu Halk vergisi, diğeri Savaş ganimeti. Savaşlarda duraksama olunca, vurun abalıya misali, vurun Köylüye, çiftçiye ve cümle ahaliye ağırlaştırılmış vergiyi. Şimdi ha-işte oraya doğru evriliyoruz. --- Yüce Yaradan Misak-ı milliye ve içerisinde yaşayan gerçek Türkiye''liye yar ve yardımcı olsun...VESSELAM.
Yeni ana yasa çalışması ve millet evet milletin en az yüzde 90 onayından geçmeyen bir anayasa sakıncalıdır.Referandum onayı olmadan yapılan anayasa ise ben yaptım oldu sizde kafa yok akıl yok herşeyi biz biliriz ukalalığıdır.Bence.
Bazen zamanın sahibi olan Allah'tan zamanı geri sarmasını en azından cuma namazlarını tam kıldığımız ve 5 vakit namazlarımızı tam ve ihlâslı kıldığımız her türlü dünyevi çekişme ve ön yargıdan uzak,ibadetlerimizin olduğu günleri özlem ile istiyoruz
Bugün 1932 den 1950 ye kadar Allahu Ekber lafzını yani Allah en büyüktür lafzını millete yasak edilmesinin kaldıran yani millete Allahu Ekber lafzını yani Allah en büyüktür lafzını iade eden ve bu kadim topraklarda yeniden ezan sesinin işitilerek kulakların şereflenmesine sağlayan ve bu hayrın bedelini niyayette cunta ile herdamla kanı ve nefesiyle ödeyen Adnan Menderes ve arkadaşlarının vefat yıldönümü Allah onlara rahmet etsin amin.huzunlu bir millet hüzünlü bir gün 27 Mayıs
"Ey Muhammed!" Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı, sanı ,soyu ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
Suret-i haktan görünen halkı aşağılayan kul hakkı kamu hakkı yiyen iki yüzlü lulerle aynı ortamı paylaşmak istemiyorum. Ne burda ne camide ne mahallede.. Hala körü körüne direten mahlukları gördükçe insanlıktan müslümanlıktan utanıyorum. milletin içine dinamit attınız zehr-i saldınız iflah olmazlarla dolu kurumlar özeller yereller kentler . Bir müslüman takiye nasıl yapar. Ecnebi gibi farklı nasıl gözükür. Kapalı açık içki sigara .Dosdoğru yol varken insan bataklığa nasıl girer. başkalarını bataklığa nasıl iter. Iftira atar yalan söyler... her terane de bunlar caminin yolunu bilmez şimdi camiler emekli dava adamları yla dolu. esnafı memuru bunlarla dolu. Tum cemaatlere karşılar aşağlar sevmezler şimdi kimi suleymancı kimi erbakancı kimi menzil nurcu ismail ağacı solcu liberal vatansever yolcu. Hayret ki ne hayret. Biraz yürekli olun mert olun. Itiraf edin. Ahrette tüm azalar konuşturulacak. ALLAH büyüktür her şeye gücü yetendir. Bir hakkıyla giren memur amir helaliyle kazanan esnafı varsa alnından öpeceğim. Yazık ki ne yazık vay ki ne vay vah ki ne vah. Elif lam mim vav hay sin şın sad dad gaf ayn. Hadi eyvallah bi iznillah la havle vela kuvvete illa billah bismillah Allahu-ekber hasbunallahu ve nimel vekil .......
Malı muhalefet götürüyor... Hazır a hazineye konuyor yağmacılar yağcılar din tüccarları ... Hizmet yok hezimet var... ama hepiniz ifşa olacaksınız TEK TEK. Ya itiraf edip biat edeceksiniz yada yok olup gideceksiniz. Israilin amerikanın yavsaklari... kim müslüman göre size göre Erbakan Hocayı sevmezler cubbeliyi sevmezler mısırlıyı sevmezler suleymancilari menzilcileri sevmezler şimdi hepsi bunlarci oldu... sizin müslümanlık anlayışınıza hayraniz. Kapalisi açığı açığı saçığı... Kur-an bir bakın ayetlere müslüman dostlar kim. Faizden haram paradan hizmet hayr olmaz iflah olmaz. Dava adamını tekrar okuyun çakma dava adamları. Bir şehit olun bir de siz ölün ölenler garipler hapse girenler hep garipler itler dış arda görevde onlarda ifsa olacak IFSA sinemalarda... %80 memursunuz Memleketi bir düze cikaramadiz neden acaba çünkü kaostan besleniyorlar ahtopot gibiler kendini gizler başkasına iftira atarlar... içinde iyiler çok var ama inşaallah onlar anlarlar bu vahim hassas durumu...
GÖNÜL ÜSTÜNE
Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır.
Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır.
Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu…
“İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır”
Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca…
Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler.
Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri
Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim.
Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz.
Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs.
Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs.
Dizelerimde yürek:
“Seni yüreğime beynime kazdın.”
“Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor”
“Kar mı yağmış yüreğinin başına.”
“Yüreğimi acı, keder dalıyor.”
“Yüreğim yürektir, paha biçimez
Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.”
“Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.”
“Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır.
“Gör beni!
Bir yarım hasret türküsü
Bir yarım inat
Sade yürek kalmışım
Sade yürek
Yüreğim paramparça
Yüreğim kan revan,
Dayan yüreğim dayan!”
Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz.
“Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.”
Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim…
“Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek
Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim…
“Deli gönül ayva ister, nar ister
Her mevsim bulunmaz güz ile gelir
Al yanaklı şeker dilli yar ister
O da minnet ile naz ile gelir”
-------------------------
“Her dilde düşünür, lisanı bilmez
Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez
Akortdan anlamaz, notayı bilmez
Yârin meclisine saz ile gelir”
Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir.
Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür.
Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur.
Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır.
Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum
“Anlamadım sırrın, nice yolun var.
İnanandan, inanmazdan kulun var
Dört kitabın her birinde yerin var
Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül”
“ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.”
Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu …
“Gönül dağı yağmur, boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli”
-------------------------
“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli”
-----------------------------
“Aşk denilen bir deryaya/
Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel
“Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana
“Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli
“Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana
“Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre
Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım.
“Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır.
Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır”
---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
GÖNÜL ÜSTÜNE
Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır.
Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır.
Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu…
“İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır”
Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca…
Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler.
Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri
Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim.
Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz.
Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs.
Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs.
Dizelerimde yürek:
“Seni yüreğime beynime kazdın.”
“Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor”
“Kar mı yağmış yüreğinin başına.”
“Yüreğimi acı, keder dalıyor.”
“Yüreğim yürektir, paha biçimez
Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.”
“Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.”
“Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır.
“Gör beni!
Bir yarım hasret türküsü
Bir yarım inat
Sade yürek kalmışım
Sade yürek
Yüreğim paramparça
Yüreğim kan revan,
Dayan yüreğim dayan!”
Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz.
“Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.”
Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim…
“Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek
Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim…
“Deli gönül ayva ister, nar ister
Her mevsim bulunmaz güz ile gelir
Al yanaklı şeker dilli yar ister
O da minnet ile naz ile gelir”
-------------------------
“Her dilde düşünür, lisanı bilmez
Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez
Akortdan anlamaz, notayı bilmez
Yârin meclisine saz ile gelir”
Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir.
Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür.
Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur.
Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır.
Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum
“Anlamadım sırrın, nice yolun var.
İnanandan, inanmazdan kulun var
Dört kitabın her birinde yerin var
Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül”
“ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.”
Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu …
“Gönül dağı yağmur, boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli”
-------------------------
“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli”
-----------------------------
“Aşk denilen bir deryaya/
Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel
“Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana
“Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli
“Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana
“Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre
Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım.
“Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır.
Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır”
---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
GÖNÜL ÜSTÜNE
Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır.
Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır.
Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu…
“İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır”
Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca…
Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler.
Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri
Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim.
Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz.
Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs.
Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs.
Dizelerimde yürek:
“Seni yüreğime beynime kazdın.”
“Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor”
“Kar mı yağmış yüreğinin başına.”
“Yüreğimi acı, keder dalıyor.”
“Yüreğim yürektir, paha biçimez
Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.”
“Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.”
“Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır.
“Gör beni!
Bir yarım hasret türküsü
Bir yarım inat
Sade yürek kalmışım
Sade yürek
Yüreğim paramparça
Yüreğim kan revan,
Dayan yüreğim dayan!”
Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz.
“Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.”
Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim…
“Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek
Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim…
“Deli gönül ayva ister, nar ister
Her mevsim bulunmaz güz ile gelir
Al yanaklı şeker dilli yar ister
O da minnet ile naz ile gelir”
-------------------------
“Her dilde düşünür, lisanı bilmez
Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez
Akortdan anlamaz, notayı bilmez
Yârin meclisine saz ile gelir”
Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir.
Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür.
Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur.
Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır.
Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum
“Anlamadım sırrın, nice yolun var.
İnanandan, inanmazdan kulun var
Dört kitabın her birinde yerin var
Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül”
“ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.”
Neşet Ertaş ne güzel ifade eder bu çetin yolu …
“Gönül dağı yağmur, boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli”
-------------------------
“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli”
-----------------------------
“Aşk denilen bir deryaya/
Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel
“Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın.” Mevlana
“Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli
“Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana
“Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre
Bu gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım.
“Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır.
Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizan’dır”
---------------------------------Tahir Eker 1. 6. 2024
Defalarca sağanak yağmur yağmasından dolayı, sular altında kalan bir şehirde,...
Her defasında onca zarar açan su baskınlarımı, yoksa statik norma uygun doğru düzgün alt yapıyla su baskınlarının önüne geçmekmi daha maliyetli?
?feature=shared
Arkadaşlar GÜZELLİK VE DEVLETİ üst başlığı altında ŞİİR ve DUA Kitabım Cinius Yayınlarından çıkmıştır okumak isteyenler cinius shoptan edinebilirler.HERKESE İYİ AKŞAMLAR SELAMETLE.
Sizin ki hainlikten öte ahmaklık kendini vatanını milletini bilmemezlik...
Geçmişini unutan... Geleceğini çizemez yolunu bulamaz...Osmanlı dışardan yıkılmadı içerde ki hainlerin fitneleriyle yıkıldı... 700 asırlık evlâdı Fatihan öncesi Selçuklu evveliyat orta asya türküz biz... Çınarın kökleriyiz...
Önce insan olun BİR insan vatanını satmaz hainlik yapmaz... Kaçıp gidin amerika israil savaş açacak türkiye 'ye onlar sizi iyi kullanır piyonlar bir müslüman bunlar ALLAH 'tan korkmazlar kuldan utanmazlar... muhalefetinde düşmanında merti can dır... Bunların ne olduğu belli değil... Kurumlarda içerde dışarda kim varsa tek tek ifşa olacaksınız... Tüm Türkiye bilecek Türkün Türkten başka dostu yoktur... az kaldı havlaya durun...
Müslümanlar şehit olur cennete giderler .... kâfirler cehenneme.. Bir de küresel güçlerin itleri var ki bunlardan bir cacık olmaz. Vatana milleti bırak kendilerine bile faydası olmaz
Israil çok yakın zamanda yok olacaklar... Ordu geliyor kaçacak delik bulamicaklar...
Antropozen'e göre Çiçekleşme safhasından emin olmasam bile Maydonozgiller(Yoncagiller) belki Çiçekleşmeden bir önceki veya bir sonraki aşama...
1.) Yosunlaşma
2.) Çiçekleşme [2.) 3.)]?
3.) Bozkırlaşma (Yoncagiller, Maydonozgiller, Çimengiller v.s!) [2.) 3.)]?
4.) Sebzeleşme
5.) Çalılaşma
6.) Ağaçlaşma
vs...
Thanks ..... tom hanks arkedeş.....
Cahilliğe vurulmuş cesaret
Cesaretin esareti farz et
Hayatın sembolizesi dört element
Su hem durur hem akar
Toprak bakar
Ateş yanar
Hava senkronik hayatta tutar
Hepsi gereken şu gidişatta
Hiç biri olamadım kendimden başka
Hayatın akımına kapılıp
Kendini tanımayanlar başka
Kayıp olunca
Şu ucsuz bucaksız zihnin diyarında
Sarhoş edicidir Aşk
Kayıp olunca
Cesarette ne bulunmuş onca
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar…
Farzet ki bir rüzgardım
Yada bir yağmur
Sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu
Kaybolup gittim..
*** Ben bunca yıldır, Hatunlar güzel gözükmek için, kendilerine neden işkence
yaparlar bir türlü anlamış değilim. Eğer ki sevgili eşlerine hoş ve güzel görünmek
için bunca badanaya maruz kalıyorlarsa? Ehh akşam olunca Herifi badanasız
halini görmüyor mu? Eğer ki başkaları için süsleniyorsa bu hem günah, hem de
Şeytan-i bir davranış değil mi dir.
---Ayrıca o uğruna süslendikleri Herifler tarafından mütemadiyen şiddete maruz
kalmıyorlar mı? Zaman-zaman aldatılmıyorlar mı? Hor görülmüyorlar mı? Ehh
o zaman, ne bu perhiz ne bu lahana turşusu demezler mi?
---Benim ergen dönemlerim de MODA Elbise den ve süs takılarından ibaretti.
Şimdiyse MODA ne kadar soyunursan o kadar moda oluyor. Tabii bu arada
Reklam ve moda sektörü boş durmuyor. Memleket Sathında Tekelci Burjuvaziye
dönüştü. Bu Kapitalist sistemin en çok İnsan ((Özellikle Kadın)) sömüren locası
haline geldi. Gencecik Kızlarımızı yine hemcinsleri vasıtasıyla kandırıyorlar ve
geleceklerini karatıyorlar. Sektöre ters düşenleri, ilgi duymayanları gerici-cahil
ve yobazlıkla itham ediyorlar.
---Son zamanların en karanlık ve her türlü kirli çarkın döndüğü Dergah, Kıl kuyruk
Adnan Oktar Asitanesi'ydi. Yetkili mercilerce bay-pas edildi. İnşallah Yasa dışı
faaliyet gösteren illegal dernekler de kapatılır. Bunlar her dönem Patates gibi
törüyorlar. Her türlü şekil ve şemayla karanlık deliklerde siniyorlar.
---Bu tuzaklar Telefon, internet ve benzeri teknik aletler kullanılarak kuruluyor.
Şimdi ki neslimizin nereye doğru evrildiğini anlamak mümkün değil. Yaradan
Ana-Atalarına sabır ve selametler ihsan eylesin...VESSELAM.
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Sevene kadar iyi olup sevdikten sonra bağrı yanan toprak gibi edince insanları sevmiş olmuyoraun bidaha sevmemek için ant içtiriyorsunuz
Adam davadan bahs ediyor, sel felaketi olmadan şu an ne dinliyoruma "Yağmur" şarkısı paylaşılmışdı ama, neden silindiki. Tekrar paylaşıyımda rahmetle anıp güncelliğini kayıp etmesin!
?feature=shared
COVER
?feature=shared
Vâaw, tarihte ilk aşk şiirini yazan kadınmış, kadın olması ne halt ederki? Kimmiş o şaire? Adını bi söyleyinde bilelim.
Tarihte kayıtlarda resmiyette geçen ilk şair "Homerus" değilmiydi?
Şiir Kadın Tarih Şair Söyle
Dava da ve savaşta kucumsediklerinizi piyon edemezsiniz heba edemezsiniz feda edemezsiniz. Hiç bir müslümanı da kucumseyemezsiniz. Garipleri içeri pc dışarıda bırakamazsınız. Gorevdekiler kaçın gidin burdan hepiniz ifşa...infilak...
Davada Herkes eşittir. Burda sizi ayiklarlar yoksa bunun ahireti de var orda çok fena olur. Kul ve kamu hakkı yiyen ler... cok kiymetli sayin dava adamları
***Hanımefedi, çok güzel ve oldukça önem arz eden bir toplumsal ahlak
erozyonundan bahsetmişiniz. Ancak konunun önemine binaen daha fazla
detaylı ve etkin bir şekilde çarşaflanmalıdır. Bütün meselelerin müsebbibi
susmaktır. Özellikle sanat camasın da bir kesimin, bu kadar toplumun değer
yargılarını ve kültürel yapısın hiçe sayarak kuralsız ve nizamsız eylemsel
tavır ve davranış sergilemeleri , genç neslimizin aklını bulandırıyor ve gidi-
şatını yanlış yollara yönlendiriyor.
---Yasaların boşluğundan faydalanıp her türlü densizlik ayyuka çıktı. Özel-
likle bu aymazlık, gevşeklik ve ilkesizlik belli Siyasi çevrelerin, moda ve
reklam sektörünün işine gelmektedir. Gariban Halk Çocuklarını türlü oyun
ve entrikalarla etkileyip istedikleri gibi kullanıyorlar.
---Anadolu Felsefesiyle açılan dernekler nerdeler hani? Milliyetçi olgularla
kurulan vakıflar nerede hani? Çağdaş düşünce dernekleri nerede hani?
Sosyal demokratlar, Milliyetçi Turancılar, Cumhuriyetçi aydın yazarlar ve
benzeri kurum ve kuruluşların hiç sesleri çıkıyor mu? Kafalarını kuma
gömmüşler, ne sağını ne de solunu görüyorlar. Din ve mezhepleri siyasi
kervanlarına alet eden zihniyet, kaç yıldır Ülkemiz de faal olan o, ismini
burada telaffuz dahi edemediğim Ar-namus sa,,,,lan evleri neden kapatmadı.
Verilen sözlerin tamamı seçim ertesinde unutulmaktadır...VESSELAM
****Son 22 yılık Siyasi devinime baktığımızda, yönetimin neresinde Halk vardır.
Özelikle Eski Cumhur Başkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer döneminden sonra
çıkan yasaların neresinde işçi, Memur, Çiftçi ve Köylü vardır. Devletin aktif çalışan
ve devamlı üreten Kurumlarını 2007 yılından önce bir sayınız, bir şimdi sayınız.
--- Osmanlının iki türlü geliri vardı. Biri zorunlu Halk vergisi, diğeri Savaş ganimeti.
Savaşlarda duraksama olunca, vurun abalıya misali, vurun Köylüye, çiftçiye ve
cümle ahaliye ağırlaştırılmış vergiyi. Şimdi ha-işte oraya doğru evriliyoruz.
--- Yüce Yaradan Misak-ı milliye ve içerisinde yaşayan gerçek Türkiye''liye
yar ve yardımcı olsun...VESSELAM.
Yeni ana yasa çalışması ve millet evet milletin en az yüzde 90 onayından geçmeyen bir anayasa sakıncalıdır.Referandum onayı olmadan yapılan anayasa ise ben yaptım oldu sizde kafa yok akıl yok herşeyi biz biliriz ukalalığıdır.Bence.
Bazen zamanın sahibi olan Allah'tan zamanı geri sarmasını en azından cuma namazlarını tam kıldığımız ve 5 vakit namazlarımızı tam ve ihlâslı kıldığımız her türlü dünyevi çekişme ve ön yargıdan uzak,ibadetlerimizin olduğu günleri özlem ile istiyoruz
Bugün 1932 den 1950 ye kadar Allahu Ekber lafzını yani Allah en büyüktür lafzını millete yasak edilmesinin kaldıran yani millete Allahu Ekber lafzını yani Allah en büyüktür lafzını iade eden ve bu kadim topraklarda yeniden ezan sesinin işitilerek kulakların şereflenmesine sağlayan ve bu hayrın bedelini niyayette cunta ile herdamla kanı ve nefesiyle ödeyen Adnan Menderes ve arkadaşlarının vefat yıldönümü Allah onlara rahmet etsin amin.huzunlu bir millet hüzünlü bir gün 27 Mayıs
"Ey Muhammed!" Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı, sanı ,soyu ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
Suret-i haktan görünen halkı aşağılayan kul hakkı kamu hakkı yiyen iki yüzlü lulerle aynı ortamı paylaşmak istemiyorum. Ne burda ne camide ne mahallede.. Hala körü körüne direten mahlukları gördükçe insanlıktan müslümanlıktan utanıyorum. milletin içine dinamit attınız zehr-i saldınız iflah olmazlarla dolu kurumlar özeller yereller kentler . Bir müslüman takiye nasıl yapar. Ecnebi gibi farklı nasıl gözükür. Kapalı açık içki sigara .Dosdoğru yol varken insan bataklığa nasıl girer. başkalarını bataklığa nasıl iter. Iftira atar yalan söyler... her terane de bunlar caminin yolunu bilmez şimdi camiler emekli dava adamları yla dolu. esnafı memuru bunlarla dolu. Tum cemaatlere karşılar aşağlar sevmezler şimdi kimi suleymancı kimi erbakancı kimi menzil nurcu ismail ağacı solcu liberal vatansever yolcu. Hayret ki ne hayret. Biraz yürekli olun mert olun. Itiraf edin. Ahrette tüm azalar konuşturulacak. ALLAH büyüktür her şeye gücü yetendir. Bir hakkıyla giren memur amir helaliyle kazanan esnafı varsa alnından öpeceğim. Yazık ki ne yazık vay ki ne vay vah ki ne vah. Elif lam mim vav hay sin şın sad dad gaf ayn. Hadi eyvallah bi iznillah la havle vela kuvvete illa billah bismillah Allahu-ekber hasbunallahu ve nimel vekil .......
Nesli tükenen hayvanlar gibi soyu tükenen insanlar var .Naiflikten ,vijdandan ve merhametten yoksun
Kral çıplak, kralın çocukları da çıplak...
Malı muhalefet götürüyor... Hazır a hazineye konuyor yağmacılar yağcılar din tüccarları ...
Hizmet yok hezimet var... ama hepiniz ifşa olacaksınız TEK TEK. Ya itiraf edip biat edeceksiniz yada yok olup gideceksiniz. Israilin amerikanın yavsaklari... kim müslüman göre size göre Erbakan Hocayı sevmezler cubbeliyi sevmezler mısırlıyı sevmezler suleymancilari menzilcileri sevmezler şimdi hepsi bunlarci oldu... sizin müslümanlık anlayışınıza hayraniz. Kapalisi açığı açığı saçığı... Kur-an bir bakın ayetlere müslüman dostlar kim. Faizden haram paradan hizmet hayr olmaz iflah olmaz. Dava adamını tekrar okuyun çakma dava adamları. Bir şehit olun bir de siz ölün ölenler garipler hapse girenler hep garipler itler dış arda görevde onlarda ifsa olacak IFSA sinemalarda...
%80 memursunuz Memleketi bir düze cikaramadiz neden acaba çünkü kaostan besleniyorlar ahtopot gibiler kendini gizler başkasına iftira atarlar... içinde iyiler çok var ama inşaallah onlar anlarlar bu vahim hassas durumu...
Hesaplar burda başlar... AHİRETTE son bulur... Bu imtihan dünyası... kimine ekmek dünyası...