, ???? BEN BÖYLE DEMOKRASİYİ SEVMİYORUM. Demokrasinin gereği olan seçme ve seçilme işi bazen demokrasiden soğutuyor beni. Hukukun üstünlüğü, insan hakları çoğulculuk, adalet, ahlak gibi diğer evrensel değerlerin üstünü örttüğümüz veya cılkını çıkarttığımız gibi seçme ve seçilme işinin de içine ettik. ?? Mazallah bir adem, genel başkan veya başbakan seçilmeyi görsün kıçı tutkalla yapıştırılmış gibi ..Onu koltuğundan sökmek mümkün olmuyor.. Parti içi demokrasi imiş, delege imiş, kongre imiş hepsi hikaye. Partiyi ele geçiren kişi delegeleri seçiyor, delegeler de onu. Ebedi genel başkansınız artık. Siz ölseniz bile oğullarınız sürdürür saltanatınızı.?? Bir de iyi nutuk atıyor, imamların, tarikat ve cemaatlerin desteğini almışsanız adeta kutsal bir kimliğe bürünüyorsunuz. Her türlü olumsuzluğa, yoksulluğa, işsizliğe, ülkenin geri gitmesine, enflasyonun patlamasına rağmen " erenlerin vardır bir bildiği" çıkarımı ile kutsanıyorsunuz ve sizi kimse yıkamıyor.Dahası din adamları kendilerinin rey verdiği partiye rey vermenin bir iman işi olduğunu, başka bi siyasi partiyi tercih ederek ahiretlerini tehlikeye atmamalarını söyleyebiliyorlar.?? 4 yılda bir diye kararlaştırılan seçim, şartlar değişiyor, istekler kabarıyor ve her yıl yapılan bir seçime dönüşüyor. Bedeli trilyonları bulan bir sürü masraf, bir sürü israf. Seçmen profilimiz genel de çok cahil ve eğitimsiz. Bırakın dünyadan haberdar olmayı kendi ülkesini bile tanımıyor. Rey verdiği partinin programından kesinlikle haberi yok Parti genel Başkanı milletvekilini listesini hazırlıyor seçmeni onaylıyor. Ağam tanımıyor bile seçtiği milletvekilini. Hanım beyinin verdiği partiye, adam şeyhinin dediği yere oyunu veriyor. Oh ne güzel demokrasi...! Oy vermede en az lise mezunu olma şartına iyice inanmaya başladım. Aksi takdirde eğiitimsiz ve cahil insan sürülerinin tercihinin sonucuna yıllarca katlanacağız. Oyun kalitesi olmayınca seçilenin de kalitesi olmuyor.?? Ya o seçimlerdeki kirliliklere ne dersiniz: Birbirine hakaretler, iftira atmalar, teröristlikle suçlamalar.?? .. gibi söz, duygu ve düşünce kirlilikleri. Her tarafa saçılan afiş, pankart, yazı... gibi görüntü kirlilikleri. . En çok ta megafonlardan yayılan, bizi yerimizden hoplatan marşlı, şarkılı gürültü kirliliği canımızı yakıyor. Ya ekranlardaki kirliliği ne dersiniz..?. Ekran kirliliği çok fena. Kakafoninin dibini buluyoruz.?? Uffff. Sevmediğiniz, onaylamadığınız bir lideri aynı anda bütün tv. kanallarında izlemenin dayanılmaz işkencesi. Haber proğramları ayrı bir çeşni....Muktedirleri savunmaya teşne kadrolu troller, rektörler, dekanlar, sözde fikir adamları, hukukçular. Birbirini dinlemeyen, gerçekleri örtmek için yalan söyleyen, falanca lidere yalakalık için 4 takla atan zavallılar guruhu.?? Kendinizi kuşatılmış hissediyorsunuz. Birileri cendereye almış, sıkıyor sizi. Bir yere gidemiyorsunuz, bir yere kaçamıyorsunuz. Ülke sizin ülkeniz. Seviyorsunuz, gerekirse uğruna ölüyorsunuz. Nereye gideceksiniz ki..? Neylersiniz...? Oturup ağlarsınız..???? Yok yok. Demokrasi bu olmamalı. Ben böyle demokrasiyi sevmiyorum. Ahmet Yavaş
Kendi doğruları üzerine kapalı,dışla kavgalı ,barışçılıktan uzak ,farklılılara tahammülü olmayan totaliter bir anlayışın karşısında ,Demokrasi ancak kendi kısmiliğini içseleştirmiş grupların barışçı bir arada yaşama iradesi halinde mümkündür.
Zarflar sandığa titizlikle atılır. Sayılırken eksik,fazla yazılır. Dürüstlük olmadıktan sonra ister adı demokrasi olsun ,isterse bilmem ne....ne fark eder?!
Hiç bir demokraside egemen güç toplumu 'adam etmeye''çağdaşlaştırmaya' modernleştirmeye kalkışmaz.Toplum varlığını egemen güce borçlu değildir ,ege-men güç varlığını topluma borçludur.
insan hakları ile tam olarak kardeşleşmiş; içini boşaltmak için nice çaba sarfedilmişse de hepsi başarısızlıkla sonuçlanmış; olumlu sonuç doğurmak isteyen her disiplinin temel değişmez kaidelerinden olan bir ögedir..
demokrasi günümüzde toplumların uyutulmasında kullanılan bir masaldır.oligarşinin(kapitalisler) l sınıfsal çıkarlerını yansıtan sandıktan geçirerek 'halkın iradesidir'diyerek gizlemelerine yarayan bir göz boyamadır.
((...kaplancılar demokrasinin en büyük deccal olduğunu yıllar önce ilan etmişlerdi.dahası orta ve küçük deccallerdende haber vermişti.sırasıyla:
demokrasi:en büyük deccal? devrimci liderler: orta deccaller? cumhurbaşkanı ve başbakanlar:küçük deccaller?
...ve belkide onun için metin kaplan alelacele almanyadan istenmişti.kimlerce:(kaplancılara göre 'küçük deccallerce')
...ümmet-in yetmiş üç fırkaya ayrılacak olması ve bunların 72 sinin güruh-u şeytan olacağını hesaplarsak.vede kur'anın: 'çoğunluğun görüşü zandan ibarettir' vurgusu islam'a göre, post modern demokrasi 'batıldır' o zaman?
...2.raşit halife ömer-ül-faruk:'başınıza getireceğiniz kişinin çok namaz kılıp oruç tuttuğuna bakmayın...sadece onun emanete hıyanet edip etmediğine bakın...der:(...zira,'emanete hıyanet' münafıklığının alametlerindendirki,en azından 'münafıklarda namaz kılmaktadır' demek istemektedir o münafıkların korkulu rüyası halife ömer?)
...o bakımdan ömer döneminde olsaydık bugün belkide başımızdakilerden birçoğunu 'yönetim kabinesinde' göremiyecektik o zaman?
...mevdudi diyor ki:'eğer o zaman post-modern anlamda bir seçim yapılsaydı muhakkak hz.ali halife seçilirdi? ' nitekim ebu bekirde bunu tasdiken:'ümmetin en hayırlısı değil iken,beni halife seçtiniz.' demektedir ki,birçok analist o hayırlı kişinin kısa vadede hz.aliye uzun vadede hz.mehdiye işaret olduğunu söylemiştir.zira,resulullah efendimiz hz.mehdiden bahsederken onun önemli bir sıfatını bizlere bildirir ve derki:'o ümmetin en hayırlısıdır? '
...yehova şahitleriyle kaplancıları aynı noktada düşünebiliriz bu deccaliyet açısından ki,tekse marss illuminati adlı kitabında bir kutsal metinden bahsetmiş ve ordan bir alıntı yaparak demişki:'@llah dünyanın sonlarında iktidarı bir saatliğine şeytana verecektir.' ve bizde tasdiken dedikki işte o saat start vermiş tüm dünyada,ortadoğuda ve türkiyede 'şeytan,deccal,süfyan koalisyonu' iktidar olmuştur.nitekim bunun en belirgin işareti harun yahya'nın da haber vermesine göre 'o süfyan' ortadoğuda çok gezecek ve boy gösterecektir?
...cübbeli ahmet hoca kendine has kılık ve kıyafetleriyle tv ekranlarında artık boy gösterir olmuştur.nice süfyani ehlisünnet alimleride çeşitli kanallarda farklı programlarla kendi ilimlerini ispat etmeye çalışmaktadır ki,biz bütün bunların mesih öncesi deccalin boy göstermesi gibi mehdi öncesi süfyanilerin boy göstermesine benzetiyoruz...teşbihte hata ve kusur yok?
...şimdi peki mehdi geldimi ne olur veya geliş ve çıkış öncesi ne gibi fitne olur dersiniz...ümminebi fitne mescidden çıktı (mescid-i dırarda) yine oraya geri dönecektir diyor.evet mesela ben şimdi bir camiye gidiyorum ve benim kızılbaş olduğumu bilen diyor ki:'buraya fitne çıkarmaya mı geldin? ' bende diyorum ki ben şimdi bir kişiyim üçer beşer gelsek ne yaparsınız o zaman? işte belkide budur fitne ordan çıktı oraya geri dönerin manası?
...seçim döneminde bir partinin ki,yüzde ellisi olan bir partidir bu? seçim bürosunda bir tartışma çıktı ve alevilerin mutlaka camiye gideceği söylendi bende dedim ki: 'eğer aleviler cami yaptırıp dedelerinide imam yapıp günde beş vakit namaz kılacak olsalar bile bilmediğiniz bir şey vardır oda alevilerin ezanı arapça değil türkçe okutturacakları meselesidir...' bunun üzerine birisi dedi ki:'provokasyon yapıyorsun? ' evet aynen öyledir aleviler ezanı türkçe okuttururlar ve buna manide yoktur kanunen yani yasak değildir...işte buda fitne mecidden çıktı yine oraya geri dönecektirin alametleri ve habercisidir vesselam?
...şimdi cübbeliye dönersek malum kılık ve kıyafetine muhalefetende alevi kızılbaşlar kızılcübbeleriyle kızıltaçlarıyla (12dilimlibaşlık) kızlarıda kızılbaşörtüleriyle karşınıza çıkarsa ne yapacaksınız derim...ve işte buna ben 'cübbeli ve sarıklı demokrasi' derim kimse kıvırmasın o zaman?
ZİKR-İ HAKİKAT: ============= MEHDİ HABER AJANSI:***HABERİN ((EN)) MERKEZİ? *** EN'AM,67:***HER HABERİN KARARLAŞTIRILMIŞ BİR ZAMANI VARDIR? ***'
– ALEVİ İSLAM DİN HİZMETLERİ BAŞKANLIĞINA ADAYIM DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM:
Demokrasi bu milletin dilinde olan, fakat cumhuriyet kurulalı elinde olamayan, kendilerini demokrat olarak tanımlayan bir zümrenin ardına sığındığı,,, aslında milletimizin ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verecek tek çıkar yoldur.....
… giderek bir çoğunluk diktasına dönüşüyor.. hatta durum bundan da beter.. yapılan araştırmalar, demokratik rejimlerin uygulandığı ülkelerde iktidâra gelen siyasî partilerin oy oranlarının çoğunlukla % 50 nin altında olduğunu göstermektedir.. yani gerçek durum; azınlığın çoğunluk üzerinde egemenliği şeklinde ortaya çıkmaktadır..
çoğunluk veya azınlık olsun, siyasal, sosyal veya etnik bir gurup, birey üzerinde egemen olma hakkını nerden alıyor? ister çoğunluğun azınlık üzerinde, isterse azınlığın çoğunluk üzerinde egemenliği şeklinde olsun, sonuçta bir siyasal topluluk.. ötekisi üzerinde egemen olmaktadır..
Hiç bir demokraside egemen güç toplumu 'adam etmeye''çağdaşlaştırmaya' modernleştirmeye kalkışmaz.Toplum varlığını egemen güce boerçlu değildir,ege-men güç varlığını yopluma borçludur.
Türkiye'ni hayli hetorejen bir toplum olduğu bütün açıklığıyla ortadadır.Türkiye,etnik,dini,kültürel sınıfsal hatlar boyunca kendini gösteren zengin farklılık ve çeşitliliği bünyasinde barındırmaktadır.Bu çeşitlilik bazen ülkenin zaafı gibi görünüyorsa da,aslında hür ve adil toplumun ve istikrarlı bir demokrasinin ortaya çıkmasında etkili bir teşvik unsuru olabilir.
ARTIK DEMOKRASİ YETERSİZ KALIYOR YENİ BİR YÖNETİM ŞEKLİ GELİŞTİRİLMELİ
Ülkemiz Demokrasi ile yönetilmektedir... Nedir Demokrasi?
• En kısa tabiriyle “Halkın İktidarı” demektir. • Tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. • Halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasi yönetim biçimidir. • Halkın kendi seçtiği temsilciler eliyle kendi kendini yönettiği devlet sistemidir, • Halkın kendi kendisini yönetmesi sistemine dayanan bir yönetim şeklidir.
Tariflerden görüldüğü gibi Demokrasi “insanın yönetilmesi” dir.
Demokrasi, Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bir ülkenin yönetilmesi değil o ülkede yaşayan insanların yönetilmesi ön plânda tutulmaktadır.
Bir fabrikanın yönetilmesinde sadece personelin yönetilmesinin ele alınması gibi bir şey. Hâlbuki fabrikada sadece personelin yönetilmesi yetmez. Personel ile birlikte yönetilmesi gereken değerler vardır. Nedir bunlar? :
Bütün bunlar birbirinden ayrılamaz ve bu sebeple de aynı anda birbirleriyle ilişkileri göz önünde bulundurularak yönetilmelidirler. Eğer bir fabrikada fabrika müdürü sadece personelin yönetilmesiyle ilgilenir ve diğer değerlerin yönetilmesini ihmal ederse Mesela Pazarlamayı ve satışı iyi yönetemezse ve ihmal ederse o fabrika satış yapamadığından bir gün kapanmak zorunda kalacaktır. Personeli ne kadar iyi yönetmiş olursa olsun fabrikanın kapanmasıyla personel de işsiz kalacak ve hayatını idame ettiremez duruma düşecektir. Fabrika yönetiminde başarılı olmak için tüm yukarıdaki değerlerin yönetiminde başarılı olmak zorundasınız.
Bir ülkenin yönetiminde sadece insanın yönetimini ele alır ve o ülke toprağını, o ülke sularını, o ülke havasını, o ülke hayvanlarını ve o ülke bitkilerini ihmal ederseniz bir gün yaşanamayacak bir ortamda bulabilirsiniz kendinizi.
Kuran’dan bazı ayetlerle konuma devam etmek istiyorum.
“Yeryüzünü sizler için bir döşek yaptık” “Sizi belirli bir süreye kadar yeryüzüne yerleştirdik” “Yeryüzündeki her şey (toprak, su, hava, bitkiler, hayvanlar) sizin yararınızadır” “Toprağı bereketle doldurduk” “Sizi, birinizi diğerinin yerine geçen yeryüzünün yöneticileri yaptık”
Altını çizdiğim ayette Allah, İnsanları yeryüzünün yöneticileri yaptığını söylemektedir. Bence Allah tarafından insanlara verilmiş en önemli görev budur; YERYÜZÜNÜ YÖNETMEK.
Doğa insansız yaşayabilir; Yeryüzünden insanları alı götürün göreceksiniz ki Yeryüzündeki doğa İnsansız da yaşayacaktır. Hem de yaşarken bereketi artacak ve temizlenecektir. İnsan ise doğasız yaşayamaz; Yeryüzündeki bitkileri kaldırın insan yaşayamaz, Yeryüzündeki hayvanları kaldırın insan yaşayamaz, Yeryüzündeki suları kaldırın insan yaşayamaz, Yeryüzündeki havayı kaldırın yine insan yaşayamaz…
İnsan doğasız yaşayamıyorsa o halde doğanın korunması insanlık için hayati önem taşımaktadır. Doğa denilince de aklımıza Hava, toprak, su, bitki ve hayvanların tamamı gelmektedir.
Bu değerlerin korunması ise Bu değerlerin kollanması ve akıllıca yönetilmesiyle mümkün olabilecektir.
İnsanlar, bitkiler, hayvanlar, sular, hava ve toprak ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır, Sanki zincirin bir halkaları gibi….. Tavana asılmış 6 zincir halkası. En alttaki halka ”insan”
İnsanların yeryüzünde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için Zincirin bütün halkalarının sağlam kalması gerekmektedir. Bu halkalardan biri bile kopsa yeryüzü insanlar için yaşanmaz hale gelir.
Sadece insanları ele alır ve Demokrasi ile onları yönetmeye kalkarsanız İnsanlar bir gün yaşanamayacak bir Ülke ve Dünyada bulurlar kendilerini Bu sebeple Demokrasi, bu bütünün yönetilmesinde yetersiz kalmaktadır. Çünkü demokraside yönetilen insandır.
Yönetilen, insanlarla birlikte doğa da olmalıdır. Bunu yaparken de İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak, su ve hava eşdeğer tutulmalıdır.
Neticesinde; Allah tarafından insanlara verilen en önemli görev de göz önünde bulundurulduğunda Yeryüzünün yönetilmesinde Demokrasi yetersiz kalmaktadır… Yeryüzünde yeni bir yönetim şekli geliştirilmelidir. Bu yönetim şeklinde insanlar ve doğa aynı anda yönetilmeli ve bu yapılırken de İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak, hava ve su eşit tutulmalıdır.
Bunun adına ……………………………………… denebilir.
Her ülke bu yönetimi benimsemeli ki Neticesinde dünyadaki doğa insanlarla birlikte akıllıca yönetilerek yarınlara Daha sağlıklı, gelişmiş, korunmuş, sayısı artmış olarak devredilsin. Böylece insanlık, Allah tarafından kendilerine verilen en önemli görevi başarı ile tamamlamış olsunlar.
, ???? BEN BÖYLE DEMOKRASİYİ SEVMİYORUM.
Demokrasinin gereği olan seçme ve seçilme işi
bazen demokrasiden soğutuyor beni.
Hukukun üstünlüğü, insan hakları çoğulculuk, adalet, ahlak gibi diğer evrensel değerlerin üstünü örttüğümüz veya cılkını çıkarttığımız gibi seçme ve seçilme işinin de içine ettik. ??
Mazallah bir adem, genel başkan veya başbakan seçilmeyi görsün kıçı tutkalla yapıştırılmış gibi ..Onu koltuğundan sökmek mümkün olmuyor..
Parti içi demokrasi imiş, delege imiş, kongre imiş hepsi hikaye.
Partiyi ele geçiren kişi delegeleri seçiyor, delegeler de onu. Ebedi genel başkansınız artık. Siz ölseniz bile oğullarınız sürdürür saltanatınızı.??
Bir de iyi nutuk atıyor, imamların, tarikat ve cemaatlerin desteğini almışsanız adeta kutsal bir kimliğe bürünüyorsunuz. Her türlü olumsuzluğa, yoksulluğa, işsizliğe, ülkenin geri gitmesine, enflasyonun patlamasına rağmen " erenlerin vardır bir bildiği" çıkarımı ile kutsanıyorsunuz ve sizi kimse yıkamıyor.Dahası din adamları kendilerinin rey verdiği partiye rey vermenin bir iman işi olduğunu, başka bi siyasi partiyi tercih ederek ahiretlerini tehlikeye atmamalarını söyleyebiliyorlar.??
4 yılda bir diye kararlaştırılan seçim, şartlar değişiyor, istekler kabarıyor ve her yıl yapılan bir seçime dönüşüyor. Bedeli trilyonları bulan bir sürü masraf, bir sürü israf.
Seçmen profilimiz genel de çok cahil ve eğitimsiz. Bırakın dünyadan haberdar olmayı kendi ülkesini bile tanımıyor. Rey verdiği partinin programından kesinlikle haberi yok Parti genel Başkanı milletvekilini listesini hazırlıyor seçmeni onaylıyor. Ağam tanımıyor bile seçtiği milletvekilini. Hanım beyinin verdiği partiye, adam şeyhinin dediği yere oyunu veriyor.
Oh ne güzel demokrasi...!
Oy vermede en az lise mezunu olma şartına iyice inanmaya başladım. Aksi takdirde eğiitimsiz ve cahil insan sürülerinin tercihinin sonucuna yıllarca katlanacağız. Oyun kalitesi olmayınca seçilenin de kalitesi olmuyor.??
Ya o seçimlerdeki kirliliklere ne dersiniz:
Birbirine hakaretler, iftira atmalar, teröristlikle suçlamalar.?? .. gibi söz, duygu ve düşünce kirlilikleri.
Her tarafa saçılan afiş, pankart, yazı... gibi görüntü kirlilikleri. .
En çok ta megafonlardan yayılan, bizi yerimizden hoplatan marşlı, şarkılı gürültü kirliliği canımızı yakıyor.
Ya ekranlardaki kirliliği ne dersiniz..?. Ekran kirliliği çok fena. Kakafoninin dibini buluyoruz.??
Uffff. Sevmediğiniz, onaylamadığınız bir lideri aynı anda bütün tv. kanallarında izlemenin dayanılmaz işkencesi.
Haber proğramları ayrı bir çeşni....Muktedirleri savunmaya teşne kadrolu troller, rektörler, dekanlar, sözde fikir adamları, hukukçular.
Birbirini dinlemeyen, gerçekleri örtmek için yalan söyleyen, falanca lidere yalakalık için 4 takla atan zavallılar guruhu.??
Kendinizi kuşatılmış hissediyorsunuz. Birileri cendereye almış, sıkıyor sizi. Bir yere gidemiyorsunuz, bir yere kaçamıyorsunuz. Ülke sizin ülkeniz. Seviyorsunuz, gerekirse uğruna ölüyorsunuz. Nereye gideceksiniz ki..?
Neylersiniz...?
Oturup ağlarsınız..????
Yok yok. Demokrasi bu olmamalı. Ben böyle demokrasiyi sevmiyorum.
Ahmet Yavaş
Kendi doğruları üzerine kapalı,dışla kavgalı ,barışçılıktan uzak ,farklılılara tahammülü olmayan totaliter bir anlayışın karşısında ,Demokrasi
ancak kendi kısmiliğini içseleştirmiş grupların barışçı bir arada yaşama iradesi halinde mümkündür.
"...d e m o k r a s i / halkın kendikendisine / milletvekili kullanarak d e ğ d i r m e s i !..."
Zarflar sandığa titizlikle atılır. Sayılırken eksik,fazla yazılır. Dürüstlük olmadıktan sonra ister adı demokrasi olsun ,isterse bilmem ne....ne fark eder?!
demokraside çare tükenmezmiş!!
Hiç bir demokraside egemen güç toplumu 'adam etmeye''çağdaşlaştırmaya' modernleştirmeye kalkışmaz.Toplum varlığını egemen güce borçlu değildir ,ege-men güç varlığını topluma borçludur.
Türkiye"deki mevcut partiler,hasadı kendi çıkarları doğrultusunda kaldırsa bu ülke insanı demokrasi ve adaletin oluşmasını daha çok bekler.
Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir. (John F. Kennedy)
zarfı sandığa atana kadardır. sonrası kara kayıp :))
birey değil, biat kavramının dayatıldığı toplumlarda
esamesi okunmaz,
ülkemizde var olduğu sanılan şey
Özgürlük ve demokrasi foyaları çoktan ortaya çıkmış gürültülü sözlerdir.
demokrasi ve insan hakları tatavasını ağzına sakız etmemiş siyasetçi yok dimi? bence varsa ona oy verin..
insan hakları ile tam olarak kardeşleşmiş; içini boşaltmak için nice çaba sarfedilmişse de hepsi başarısızlıkla sonuçlanmış; olumlu sonuç doğurmak isteyen her disiplinin temel değişmez kaidelerinden olan bir ögedir..
görürsem söylerim,
Yalanın saklandığı söz...
şu anda ülkemize ileri demokrasi gelmiştir önümüdeki seçimleri yine akp kazanırsa daha ileri demokrasiyi ebemizinki ile birlikte gösterecekler bize :)
Demokrasimiz o kadar ilerledi ki başladığı yere geri geldi...
Demokrasi, kendini çölde hayal edenlerin serabıdır. Yaşanmaya değer hayatı bul ve ölümsüzlüğe geç! ....NFK
demokrasi günümüzde toplumların uyutulmasında kullanılan bir masaldır.oligarşinin(kapitalisler) l sınıfsal çıkarlerını yansıtan sandıktan geçirerek 'halkın iradesidir'diyerek gizlemelerine yarayan bir göz boyamadır.
'MEHDİ HABER AJANSI ANALİZ:
((...kaplancılar demokrasinin en büyük deccal olduğunu yıllar önce ilan etmişlerdi.dahası orta ve küçük deccallerdende haber vermişti.sırasıyla:
demokrasi:en büyük deccal?
devrimci liderler: orta deccaller?
cumhurbaşkanı ve başbakanlar:küçük deccaller?
...ve belkide onun için metin kaplan alelacele almanyadan istenmişti.kimlerce:(kaplancılara göre 'küçük deccallerce')
...ümmet-in yetmiş üç fırkaya ayrılacak olması ve bunların 72 sinin güruh-u şeytan olacağını hesaplarsak.vede kur'anın: 'çoğunluğun görüşü zandan ibarettir' vurgusu islam'a göre, post modern demokrasi 'batıldır' o zaman?
...2.raşit halife ömer-ül-faruk:'başınıza getireceğiniz kişinin çok namaz kılıp oruç tuttuğuna bakmayın...sadece onun emanete hıyanet edip etmediğine bakın...der:(...zira,'emanete hıyanet' münafıklığının alametlerindendirki,en azından 'münafıklarda namaz kılmaktadır' demek istemektedir o münafıkların korkulu rüyası halife ömer?)
...o bakımdan ömer döneminde olsaydık bugün belkide başımızdakilerden birçoğunu 'yönetim kabinesinde' göremiyecektik o zaman?
...mevdudi diyor ki:'eğer o zaman post-modern anlamda bir seçim yapılsaydı muhakkak hz.ali halife seçilirdi? ' nitekim ebu bekirde bunu tasdiken:'ümmetin en hayırlısı değil iken,beni halife seçtiniz.' demektedir ki,birçok analist o hayırlı kişinin kısa vadede hz.aliye uzun vadede hz.mehdiye işaret olduğunu söylemiştir.zira,resulullah efendimiz hz.mehdiden bahsederken onun önemli bir sıfatını bizlere bildirir ve derki:'o ümmetin en hayırlısıdır? '
...yehova şahitleriyle kaplancıları aynı noktada düşünebiliriz bu deccaliyet açısından ki,tekse marss illuminati adlı kitabında bir kutsal metinden bahsetmiş ve ordan bir alıntı yaparak demişki:'@llah dünyanın sonlarında iktidarı bir saatliğine şeytana verecektir.' ve bizde tasdiken dedikki işte o saat start vermiş tüm dünyada,ortadoğuda ve türkiyede 'şeytan,deccal,süfyan koalisyonu' iktidar olmuştur.nitekim bunun en belirgin işareti harun yahya'nın da haber vermesine göre 'o süfyan' ortadoğuda çok gezecek ve boy gösterecektir?
...cübbeli ahmet hoca kendine has kılık ve kıyafetleriyle tv ekranlarında artık boy gösterir olmuştur.nice süfyani ehlisünnet alimleride çeşitli kanallarda farklı programlarla kendi ilimlerini ispat etmeye çalışmaktadır ki,biz bütün bunların mesih öncesi deccalin boy göstermesi gibi mehdi öncesi süfyanilerin boy göstermesine benzetiyoruz...teşbihte hata ve kusur yok?
...şimdi peki mehdi geldimi ne olur veya geliş ve çıkış öncesi ne gibi fitne olur dersiniz...ümminebi fitne mescidden çıktı (mescid-i dırarda) yine oraya geri dönecektir diyor.evet mesela ben şimdi bir camiye gidiyorum ve benim kızılbaş olduğumu bilen diyor ki:'buraya fitne çıkarmaya mı geldin? ' bende diyorum ki ben şimdi bir kişiyim üçer beşer gelsek ne yaparsınız o zaman? işte belkide budur fitne ordan çıktı oraya geri dönerin manası?
...seçim döneminde bir partinin ki,yüzde ellisi olan bir partidir bu? seçim bürosunda bir tartışma çıktı ve alevilerin mutlaka camiye gideceği söylendi bende dedim ki: 'eğer aleviler cami yaptırıp dedelerinide imam yapıp günde beş vakit namaz kılacak olsalar bile bilmediğiniz bir şey vardır oda alevilerin ezanı arapça değil türkçe okutturacakları meselesidir...' bunun üzerine birisi dedi ki:'provokasyon yapıyorsun? ' evet aynen öyledir aleviler ezanı türkçe okuttururlar ve buna manide yoktur kanunen yani yasak değildir...işte buda fitne mecidden çıktı yine oraya geri dönecektirin alametleri ve habercisidir vesselam?
...şimdi cübbeliye dönersek malum kılık ve kıyafetine muhalefetende alevi kızılbaşlar kızılcübbeleriyle kızıltaçlarıyla (12dilimlibaşlık) kızlarıda kızılbaşörtüleriyle karşınıza çıkarsa ne yapacaksınız derim...ve işte buna ben 'cübbeli ve sarıklı demokrasi' derim kimse kıvırmasın o zaman?
ZİKR-İ HAKİKAT:
=============
MEHDİ HABER AJANSI:***HABERİN ((EN)) MERKEZİ? ***
EN'AM,67:***HER HABERİN KARARLAŞTIRILMIŞ BİR ZAMANI VARDIR? ***'
– ALEVİ İSLAM DİN HİZMETLERİ BAŞKANLIĞINA ADAYIM DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM:
Demokrasi bu milletin dilinde olan, fakat cumhuriyet kurulalı elinde olamayan, kendilerini demokrat olarak tanımlayan bir zümrenin ardına sığındığı,,, aslında milletimizin ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verecek tek çıkar yoldur.....
Bu ülkede henüz tam manasıyla yasama geçiremiyen bir terim.
öööğğğhhhh
kusasım var!
… giderek bir çoğunluk diktasına dönüşüyor..
hatta durum bundan da beter..
yapılan araştırmalar, demokratik rejimlerin uygulandığı ülkelerde
iktidâra gelen siyasî partilerin oy oranlarının
çoğunlukla % 50 nin altında olduğunu göstermektedir..
yani gerçek durum;
azınlığın çoğunluk üzerinde egemenliği şeklinde ortaya çıkmaktadır..
çoğunluk veya azınlık olsun,
siyasal, sosyal veya etnik bir gurup,
birey üzerinde egemen olma hakkını nerden alıyor?
ister çoğunluğun azınlık üzerinde,
isterse azınlığın çoğunluk üzerinde egemenliği şeklinde olsun,
sonuçta bir siyasal topluluk.. ötekisi üzerinde egemen olmaktadır..
bir tek bireyin bile farklılıkları korunamıyorsa,
halkın kendi kendini yönetmesi savı..
ne kadar aldatıcı!
Türkiye'nin ülke ve millet bütünlüğünü korumak istiyorsak; demokrasiyi,hak ve özgürlükleri genişletmek ve geliştirmekten daha iyi bir yol bulamayız.
Hiç bir demokraside egemen güç toplumu 'adam etmeye''çağdaşlaştırmaya' modernleştirmeye kalkışmaz.Toplum varlığını egemen güce boerçlu değildir,ege-men güç varlığını yopluma borçludur.
Türkiye'ni hayli hetorejen bir toplum olduğu bütün açıklığıyla ortadadır.Türkiye,etnik,dini,kültürel sınıfsal hatlar boyunca kendini gösteren zengin farklılık ve çeşitliliği bünyasinde barındırmaktadır.Bu çeşitlilik bazen ülkenin zaafı gibi görünüyorsa da,aslında hür ve adil toplumun ve istikrarlı bir demokrasinin ortaya çıkmasında etkili bir teşvik unsuru olabilir.
ARTIK DEMOKRASİ YETERSİZ KALIYOR
YENİ BİR YÖNETİM ŞEKLİ GELİŞTİRİLMELİ
Ülkemiz Demokrasi ile yönetilmektedir...
Nedir Demokrasi?
• En kısa tabiriyle “Halkın İktidarı” demektir.
• Tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.
• Halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasi yönetim biçimidir.
• Halkın kendi seçtiği temsilciler eliyle kendi kendini yönettiği devlet sistemidir,
• Halkın kendi kendisini yönetmesi sistemine dayanan bir yönetim şeklidir.
Tariflerden görüldüğü gibi Demokrasi “insanın yönetilmesi” dir.
Demokrasi,
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bir ülkenin yönetilmesi değil
o ülkede yaşayan insanların yönetilmesi ön plânda tutulmaktadır.
Bir fabrikanın yönetilmesinde
sadece personelin yönetilmesinin ele alınması gibi bir şey.
Hâlbuki fabrikada sadece personelin yönetilmesi yetmez.
Personel ile birlikte yönetilmesi gereken değerler vardır. Nedir bunlar? :
*Satın almanın yönetilmesi,
*Stokun yönetilmesi,
*İmalâtın yönetilmesi,
*Personelin yönetilmesi,
*Argenin yönetilmesi,
*Risklerin yönetilmesi,
*Sevkiyatın yönetilmesi,
*Pazarlamanın yönetilmesi,
*Satışın yönetilmesi,
*Finansın yönetilmesi,
*Müşteri ilişkilerinin yönetilmesi,
*Müşteri şikayetlerinin yönetilmesi gibi,...
Bütün bunlar birbirinden ayrılamaz ve
bu sebeple de aynı anda birbirleriyle ilişkileri göz önünde bulundurularak yönetilmelidirler.
Eğer bir fabrikada fabrika müdürü sadece personelin yönetilmesiyle ilgilenir ve
diğer değerlerin yönetilmesini ihmal ederse
Mesela Pazarlamayı ve satışı iyi yönetemezse ve ihmal ederse
o fabrika satış yapamadığından bir gün kapanmak zorunda kalacaktır.
Personeli ne kadar iyi yönetmiş olursa olsun fabrikanın kapanmasıyla personel de işsiz kalacak ve hayatını idame ettiremez duruma düşecektir.
Fabrika yönetiminde başarılı olmak için tüm yukarıdaki değerlerin yönetiminde başarılı olmak zorundasınız.
Bir ülkenin yönetiminde sadece insanın yönetimini ele alır ve
o ülke toprağını, o ülke sularını, o ülke havasını, o ülke hayvanlarını ve o ülke bitkilerini ihmal ederseniz bir gün yaşanamayacak bir ortamda bulabilirsiniz kendinizi.
Kuran’dan bazı ayetlerle konuma devam etmek istiyorum.
“Yeryüzünü sizler için bir döşek yaptık”
“Sizi belirli bir süreye kadar yeryüzüne yerleştirdik”
“Yeryüzündeki her şey (toprak, su, hava, bitkiler, hayvanlar) sizin yararınızadır”
“Toprağı bereketle doldurduk”
“Sizi, birinizi diğerinin yerine geçen yeryüzünün yöneticileri yaptık”
Altını çizdiğim ayette Allah,
İnsanları yeryüzünün yöneticileri yaptığını söylemektedir.
Bence Allah tarafından insanlara verilmiş en önemli görev budur;
YERYÜZÜNÜ YÖNETMEK.
Doğa insansız yaşayabilir;
Yeryüzünden insanları alı götürün göreceksiniz ki
Yeryüzündeki doğa İnsansız da yaşayacaktır.
Hem de yaşarken bereketi artacak ve temizlenecektir.
İnsan ise doğasız yaşayamaz;
Yeryüzündeki bitkileri kaldırın insan yaşayamaz,
Yeryüzündeki hayvanları kaldırın insan yaşayamaz,
Yeryüzündeki suları kaldırın insan yaşayamaz,
Yeryüzündeki havayı kaldırın yine insan yaşayamaz…
İnsan doğasız yaşayamıyorsa
o halde doğanın korunması insanlık için hayati önem taşımaktadır.
Doğa denilince de aklımıza
Hava, toprak, su, bitki ve hayvanların tamamı gelmektedir.
Bu değerlerin korunması ise
Bu değerlerin kollanması ve akıllıca yönetilmesiyle mümkün olabilecektir.
İnsanlar, bitkiler, hayvanlar, sular, hava ve toprak ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır,
Sanki zincirin bir halkaları gibi…..
Tavana asılmış 6 zincir halkası. En alttaki halka ”insan”
İnsanların yeryüzünde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için
Zincirin bütün halkalarının sağlam kalması gerekmektedir.
Bu halkalardan biri bile kopsa yeryüzü insanlar için yaşanmaz hale gelir.
Sadece insanları ele alır ve Demokrasi ile onları yönetmeye kalkarsanız
İnsanlar bir gün yaşanamayacak bir Ülke ve Dünyada bulurlar kendilerini
Bu sebeple Demokrasi, bu bütünün yönetilmesinde yetersiz kalmaktadır.
Çünkü demokraside yönetilen insandır.
Yönetilen, insanlarla birlikte doğa da olmalıdır.
Bunu yaparken de İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak, su ve hava eşdeğer tutulmalıdır.
Neticesinde;
Allah tarafından insanlara verilen en önemli görev de göz önünde bulundurulduğunda
Yeryüzünün yönetilmesinde Demokrasi yetersiz kalmaktadır…
Yeryüzünde yeni bir yönetim şekli geliştirilmelidir.
Bu yönetim şeklinde insanlar ve doğa aynı anda yönetilmeli ve bu yapılırken de
İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak, hava ve su eşit tutulmalıdır.
Bunun adına
……………………………………… denebilir.
Her ülke bu yönetimi benimsemeli ki
Neticesinde dünyadaki doğa insanlarla birlikte akıllıca yönetilerek yarınlara
Daha sağlıklı, gelişmiş, korunmuş, sayısı artmış olarak devredilsin.
Böylece insanlık, Allah tarafından kendilerine verilen en önemli görevi
başarı ile tamamlamış olsunlar.
Saygılarımla
Kenan Fırat
varım, varmısın.benim dediğim doğru,senin yaptıkların çok yanlış, benden sonrakiler beni beğenmez eee buna alış. oysa
herkesin, her zeminde geçer sayacağı hukuk kuralları olmalı