Halbuki kısa net bir kaç kelime Ve samimiyet kokan bir susuş Anlaşılmak için algılara yeterliydi. Cümle mühendisliğine soyunmak, Ifadeyi bellekte kıyıp öldürmekten Başkaca hiç bir şey de değildi.
İnsan, konuşarak, tartışarak, ikna etmeye çalışarak, retorik, diyalektik, demagoji ile anlayacağını, üstün geleceğini zannetti… Oysa insan, ancak susarak, içine çekilerek, yaşayarak duyabilirdi… Ağlayarak anlayabilirdi…
Bugün yine bir şey yaptım, Sana söyleyecekmiş gibi yazdım sayfalar dolusu, İçimde kopan fırtınaları anlattım bir bir. Eski bir şarkıya tutundu yine aklım, Adını sen koydum, Karşımdaymışsın gibi yine mırıldandı yüreğim gözlerine bakıp, Susturduğum herşeyi anlattım, Gözlerinden öptüm,o hiç bilmediğim kokuna sarıldım. Bugün de yaşadım hayalini karanlık gökyüzümde. Sen vardın ve hiç olmadığın kadar yoktun yanımda.
“İnsan ilişkileri kendimizi tatmin etmek için değil,kendimizi tanımak içindir. İnsanlar,özellikle gerçek arkadaşlar kendimizi keşfettiğimiz aynalardır.” ~ F.Weekly
Yapılması gerekenleri inkar etmiyoruz. İşten kaçmıyoruz. Tabi ki kabullenmeyeceğiz ama imkansızlıklarıyla mevcut durumumuzu reddetmiyoruz. Fakat aradaki farkı kapatmak için insanüstü bir gayretle çalışmak zorunda olduğumuzun idrakine varmalıyız. Çok olmasının yanısıra stratejik ve planlı çalışma esas alınmalı.
Ruhun ve bedenin, yapman gerekenleri aslında sana söylüyor, fakat çok sessiz ve nahif olduğundan büyük bir farkındalıkla dikkat kesilmen gerekiyor. Sessizliğin sesi…. İnce bir iplik gibi, bir tül gibi, zar gibi, ılık bir meltem gibi… Haliyle doğru ve yanlışı ve yapılması gerekenleri herkes biliyor. Çok yediğinde, zamanını hunharca tükettiğinde ya da öfkelendiğinde sana haykırıyor aslında ruhun ve bedenin, ama belki nazlı bir kız çocuğu gibi, belki mahzun bir kadın gibi…
Sorunlar, yukarılarda bir yerlerde, bir şekilde çözülüyor olsa bilse, köküne inmeden, temeli olmadan asla sürdürülebilir ve kalıcı olmaz. Her zaman kenarda kendini çekirdekten inşa ederek ilerlemelisin stratejiyi gözardı etmeden
Halbuki kısa net bir kaç kelime
Ve samimiyet kokan bir susuş
Anlaşılmak için algılara yeterliydi.
Cümle mühendisliğine soyunmak,
Ifadeyi bellekte kıyıp öldürmekten
Başkaca hiç bir şey de değildi.
İnsan, konuşarak, tartışarak, ikna etmeye çalışarak, retorik, diyalektik, demagoji ile anlayacağını, üstün geleceğini zannetti… Oysa insan, ancak susarak, içine çekilerek, yaşayarak duyabilirdi… Ağlayarak anlayabilirdi…
Beklenti, insanı aldatır ve beklenti, insana yön verir
Düştüm bile,düştüğümde bana gülmelerinden evvel kendime kahkahayı ben basmak...
D/üşüyorum..
Kusura bakmamak gibi büyük bir kusurum var...
Sizi anlıyorum sayın kediler,
Muhterem köpekler,
Saygıdeğer kuşlar
Hepinizi anlıyorum
Bende sizin gibiyim
İnsanları çözemiyorum.
yüz de eskir
astar da
ama bizde hep taze
Bilgi size güç verir. Ancak saygıyı karakterinizle kazanırsınız.
Bruce Lee.
Saygı Bilgi. Kara Kaza Karakter.
Bugün yine bir şey yaptım,
Sana söyleyecekmiş gibi yazdım sayfalar dolusu,
İçimde kopan fırtınaları anlattım bir bir.
Eski bir şarkıya tutundu yine aklım,
Adını sen koydum,
Karşımdaymışsın gibi yine mırıldandı yüreğim gözlerine bakıp,
Susturduğum herşeyi anlattım,
Gözlerinden öptüm,o hiç bilmediğim kokuna sarıldım.
Bugün de yaşadım hayalini karanlık gökyüzümde.
Sen vardın ve hiç olmadığın kadar yoktun yanımda.
“İnsan ilişkileri kendimizi tatmin etmek için değil,kendimizi tanımak içindir. İnsanlar,özellikle gerçek arkadaşlar kendimizi keşfettiğimiz aynalardır.”
~
F.Weekly
İnsanı gördüklerinden ibaret sanma
Görmediklerinde ara
İçidir hakikatin resmi
Dışı sadece manzara.
Mevlana
Yara, en çok iyileşirken sızlar.
İstemsizce dolan yüreğimi (ha yüze) döksem..
Düşünceler farklı olmasaydı ... Hoşgörü kavramına gerek kalmazdı
Bir birimizin eksiklerini tamamlamasaydik .... Fedakarlık kavramida olmazdi
Davranışlar farklı olmasaydı ... Farkındalık kavramida olmazdi
Hepimiz aynı düşünüp, aynı davransaydik .... Düşünsenize hayat ne kadar yaşanmaz olurdu .
Binlerce renk çiçeklere bu yüzden dağılmış olabilir . Kırlar bu yüzden seyirlik olur.
Dervişin sükûtundan bilmeyen kelâmından anlamaz.
Nasip, kendisine gelmeyene de gider.
Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz
Tarihe not niteliğinde hayatlar yaşanıyor,
Talihsizliklerin eşiğinde, talihimize doğru.
Az daha sabır hele, az daha.
Bazı insanlar bulutlar gibidir. Sadece olmamaları bile iyi bir gün geçirmeniz için yeterlidir...
“Her şey bir yanıyla güzel,samimiyet bütünüyle.”
~
İsmet Özel
Hayatın mutlak doğrusu yok,
içinize sineni olsun…
Mülk adaletin temelidir!!!
hasretin bir gece vaktinde gelir
aklımda saklıdır sanki yıldızın
özlemin kararmış buluttu oysa
inanki yağmuru umrumda değil
sensiz pencerenin yokki lezzeti
gözümde kaybolur olan gizemi
içtiğim kadehin yoktur hikmeti
inanki sarhoşluk umrumda değil
mtu
Belki de senin rızkın kalbinin yumuşaklığıdır.
Bir "düş"tüm, kendi içimdeki boşluğa düştüm..
“İnsan geciktirebilir
İnsan engelleyebilir
İnsan yolu tıkayanilir
Fakat insan İlahi Plan’ın gerçekleşmesine
engel olamaz.”
~
Silver Birch
Başkalarını kırarak kendinizi tamir edemezsiniz.
Yapılması gerekenleri inkar etmiyoruz. İşten kaçmıyoruz. Tabi ki kabullenmeyeceğiz ama imkansızlıklarıyla mevcut durumumuzu reddetmiyoruz. Fakat aradaki farkı kapatmak için insanüstü bir gayretle çalışmak zorunda olduğumuzun idrakine varmalıyız. Çok olmasının yanısıra stratejik ve planlı çalışma esas alınmalı.
Ruhun ve bedenin, yapman gerekenleri aslında sana söylüyor, fakat çok sessiz ve nahif olduğundan büyük bir farkındalıkla dikkat kesilmen gerekiyor. Sessizliğin sesi…. İnce bir iplik gibi, bir tül gibi, zar gibi, ılık bir meltem gibi… Haliyle doğru ve yanlışı ve yapılması gerekenleri herkes biliyor. Çok yediğinde, zamanını hunharca tükettiğinde ya da öfkelendiğinde sana haykırıyor aslında ruhun ve bedenin, ama belki nazlı bir kız çocuğu gibi, belki mahzun bir kadın gibi…
Sorunlar, yukarılarda bir yerlerde, bir şekilde çözülüyor olsa bilse, köküne inmeden, temeli olmadan asla sürdürülebilir ve kalıcı olmaz. Her zaman kenarda kendini çekirdekten inşa ederek ilerlemelisin stratejiyi gözardı etmeden