9 Şubat 1959 tarihinde İstanbul'da doğan Necla Maraşlı'nın şiirlerinin yanısıra prozaları ve belgesel çalışmaları bulunmaktadır.
Şimdi hangi kolların yalnızlığındasın bensiz?
Ağladığında gözyaşlarını öpen var mı?
Üşüdüğünde ısındığın tenden bir liman,
Her sevgi bendeki kadar mı?
Var mı kederlerini gizlice senden çalan?
Şimdi hangi kolların yalnızlığındasın bensiz?
Hiç görmedin ki beni
Hiç sevmedin ki beni
Hiç yaşamadın ki beni
Nereden bileceksin seni.
Papatya falına bakacak zamanlar geçti,
Yağmur yağınca toprak kokmuyor.
Artık tükendim ben, gençliğim gitti,
Elim tutulunca kalbim durmuyor.
Damarlarımdaki kan dondu sanırım,
Diyelim ki aylardan eylül
mesela on sekizi
Ağaçları darmadağın etmiş kendini kıramayan rüzgâr
Belki de Şemsiyesiz Yürümene Âşık Oldum Senin
Hiç sarışın şiirlerim olmadı benim
Dağlar şahidim olsun sende erimek istedi
Doruklarımda ayaz kesen her zerrem.
Dudaklarında ad,
İçinde can olmak istedim can.
Seninle karışmak istedi her parçam.
Sen dizime yattığında beni yaşlanmış görüyorsun
İğde ağacının altında
Dalgalar genç, köpükler beyaz
Yorgun çakılların soluğu
Türküler yaşlı
Sen dizime yattığında çocuklar oluyorsun
O upuzun boyuyla salınan kavak
Nasıl durur ayakta dik ve mağrur olarak!
Nasıl kurumaz dalları, yemyeşil yaprakları
Güç almasa güneşten, kök salmasa toprakta.
Yağmurlar bulutlardan ayrılınca yağmaz mı,
Irmaklar kol bulmasa bir köşede kalmaz mı?
Hani bilir misiniz, görünmez olmak, yok olmak, tüm varlığını tüm varlıklardan çekmek ister bazen insan. Kim bilir, belki yaşadıklarındaki acının sesini karşı dağa duyuramamaktan yorgun düşünce; saklanmakla, yitip gitmekle ses çıkarabileceğini sanmanın işkencesini aslında kendisine yaşattığı anlar vardır bazen insanın. Ne acı, çığlıklarının garipliğini fark ettiğinde onu susturmuştur.
İşte öyle bir andı. Sesime ağlıyordum. Acınıyordum. Yükümü yüklenmiş bir dağ yoluna çıkmıştım, zirveden kendimi bırakacaktım ufuklarıma, umudum sonsuzdu. Ayaklarım hedefe yaklaşanın o kulak ardı edilen acısıyla sızlarken 'O' nu gördüm.
Adam. Gözlerinden kan akıyordu. Zirveden bana akan ışık, geldi onun kirpiklerinde durdu. Durdum. Öylece ona baktım, sadece kirpiklerini gördüm, üzerinde benim ışığım olan kirpiklerini, ve gözleri kanıyordu.
Hiç konuşmadı, konuşmadık. Önünde bir çocuk cesedi vardı, çocuğa bakamadım, gözlerim adamın gözlerinde kalakaldım.
Çıplak çocukluğu koynunda bir kadın yatıyor yanımda
Memeleri kesik
Sırtı sırtımda
Yabancı bir dil bizi söylüyor duvarın gerisinde
Her uykumuz yarım yamalak
Düşlerimiz boşuna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!