Bir adam çok adamdı, herkes onu bir sandı. Kalabalıktı, kalabalık. Sığamıyordu içine, zordaydı, çekemiyordu buyum dediğini kendine. Kırmızı kiremitli bir evde yaşardı. Karısı, çocukları, kendi, bir de kulağını ağrıtan eli. Bir eliyle severdi sevdiklerini, gizlice saklardı diğerini. Geceleri kendi başına kaldığında, yastığının altına alırdı, kulağını ağrıtan elini. Sabahları, fırınların vardiya kapılarından dağılan ekmek kokusunu yükleyerek ceketine, işe yürürdü, elini bağlayarak bileğine. Merhaba bahşişli sokaklardan geçerdi, caddelerde fakirleşirdi dili. O hep düşünürdü, hep elini, hep elini...
Göğünü arıyor zeytin dalları
Gördün mü Asia
Herkesin bir kimsesi var akşamın kollarında
Sə n dağların arxasındaykə n
Sisli və qara olmaq
Ağrıtdı göz bulaqlarımı
Sonra uyur kuşluk vakti uyanırız,
Plak halâ dönüyordur iğnenin altında,
Şarkı akşamda kalmıştır her şarkı gibi,
Uyandıkça hatırlarız.
Yağmurlar başlamıştı, çamurlardan önceydi.
Yaşıyor olmamız bir şeyi değiştirmiyordu,
Zaman, zaman içinde kayboluyor,
Bizde ne arıyorlarsa bulunmuyordu.
Firketeli günlerdi ve akşamüstüler,
Herkesin, sular gibi çekildiğinin öncesi,
Ey uykusunu gecemden alan
Yeniden öfkeye dönüşen kin
ya da milat
Kimindin!
Gidersen
Güllü poşumu dikenlerin dibine soyunur
Yalınayak girerdim bahçelerine
Eteklerimin rüzgârı dokunurdu kumdan kalelerine
Susmalar
İmzasıdır yaşananların
Yaşayacakların soluğunu kefen gibi saran
Yüzlerce kurgu sürüklendi
Kaldırım plakalarından suskuyla
Ölmedim işte,
Civa gibi yaşamak için
Beni bir gün
Kulağına damlatacaklar senin.
Sen de anlatamadın beni Maria
Ellerime baktığımdan tanıdım elleri
Yalnızlığıma baktığımdan koşmuştum sana
Düştüm hiç önemli değil
Aşktan söz et bana
Aşktan söz et bana Maria
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!