Sen
Bulutu ağlatma,
Bulut ol ağlan..
Sen
Rüzgârı kovalatma,
İstanbul’u yitirdik
Ankara yollarında.
Ses gibi,
Rüzgâr gibi,
Su gibi..
Sabahın ilk aydınlığında
Sonbaharların
En sihirli,
En esintili,
En doyumsuz sabahlarındayız;
Üstelik bir de İstanbul’da
Cennet Boğaz’dayız..
Renkler,
Çözülseler birer birer..
Mavi
Gök yüzünde;
Siyah
Kederlerin elinde;
Ruh yaralandı,
Kilitlendi hayal kapısı,
Terk etti aşk ümitleri;
Fakat, kalb gene durmadı..
Görünmeyen sonsuzlukta
Karanlık
Bulutlar sarmış etrafımızı,
Gözümüz görmez
Sesimiz duyulmaz olmuş;
Ellerimiz boşlukta kalmış
Seçemiyor, tutamıyor eşyayı.
Yapraklar döküldü,
Çiçekler,
Birer - birer
Dallarda öldü,
Kuşlar da göçtü,
Uzaklara gitti diye üzülme.
Terketsen de tüm aydınlık yolları,
Kilitli kapıların önünde kalsan da;
Kovalamak istediğin özlem dolu anları
Yitirdikçe hatırlasan ve sarılsan da...
Koklayabileceğini mi sanıyorsun?
Işık,
Işığını yitirdi,
Tüm karanlık
Çöktü aydınlıklara;
Yaşantı,
Yaşamını bitirdi,
Sonsuz düşünceler arasında
Kaldık, bütün bir ömür boyu..
Sonsuz yarınların arkasında
Saklandık, her geçen gün boyu..
??^o^