Karanlığa küstüğüm yerdeyim
Çağrışımların soluğuma savruluyor
derinlik kaplamış her yanını
bir anaforun portresinden ayrıksı değil yüzün
Savrulmuş gece kuşlarına benzeyen dakikalar
Hiçliğin yoğunluk varlığın kesintisiz aralık
geçtiğimiz yazın sıcağıyla gel
yarının baharına
eski taş köprüden geç
güneş ardında kalsa da olur
GERGEDAN’ı okuyanlarımız vardır mutlaka…
Yapıt hakkında bilgiler şöyle :
‘’ Gergedan
Eugène Ionesco’dan acımasız bir konformizm ve totalitarizm eleştirisi.
Küçük bir taşra kentinde sakin bir pazar günü iki arkadaş, Bérenger ile Jean bir kafenin bahçesinde oturup laflamaya başlarlar. Birden, gittikçe artan bir gürültü duyulur: Hızla gelip gözden kaybolan bir gergedanın çıkardığı sestir bu. Sonra bir başka gergedan aynı hızla geçip gider. Mahallenin sakinlerinden bir ev hanımı, yaşlı bir beyefendi, bir mantıkçı,kafenin sahibi ve garson kız büyük bir şaşkınlık içinde olup biteni anlamaya çabalar, birtakım sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Kısa süre içinde kentte gergedanların sayısının arttığı görülür, ancak bunlar kente dışarıdan gelmiş gergedanlar değildir, halk gergedanlaşmaktadır…
Ionesco akıldışı olanı, kendi dışında hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymayan özerk bir güç olarak ciddiye alan nadir yazarlardandı. Ancak yalnızca, aklın en sonunda her zaman bir şekilde üstün geleceği yollu aldatıcı bir güven duygusuna kendilerini kaptırmayanların, aklın can düşmanlarına karşı başarılı bir şekilde direnme şansı vardır. – Richard Herzinger – Die Welt
.
billur bir kumsalın kızgın yastığında
teni empirme
dili yanardağ sesi çok davetkar
gamzesi olgun zerdali
Gündüzden kalma gölgelerin
Üstüne düştü gece
Sonra yıldızla karışık yağdı durdu yağmur
Üşüyenler oldu
Kadimliğini unuttu su
nasıl acıdığını gizlerdi ova yerde dikenli otlardan
güler gibi yapardı,anlardım kaybedince güzelliğini
bir çocuğun çevirdiği çembere
takılı kalırdı gözleri güya
Geçip giden yılları bir bir geri çekiyorum.
Derdim tasam kuşkusuz bu değil.Merak işte,
Kaç ufku gücendirmişim,hangi yalıyı takmamışım…
En son dün’e ‘demin’ derken içimde dizginlenemeyen
Pişmanlıklar mı var?Bir adım sonrası yarın.
Rulet masası kaç bacaklı,kaça kaç pay eder zaman!
istersen
doğduğun yönü değiştiriver
çekiminde değil miyim
oradan vurur alnıma ışığın
Bir gün bile geçmeden
Başka hınzırlıkla ama hep
İçimdeki sessizliği ayartan…
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti